Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sadi SOMUNCUOĞLU
Sadi SOMUNCUOĞLU

"Bölge ittifakı" ve normalleşme

Her şey BOP çerçevesinde 1991'de başladı. 2003'te Irak'ın işgali ile zalim Saddam devrildi; ama en eski medeniyet merkezlerinden Irak mahvoldu; bir buçuk milyon insan hunharca katledilip milyonlarcası yerinden yurdundan oldu. İnsanlığın yüzünü kızartacak vahşet ve tecavüzler yaşandı. Irak üçe bölünecekti; önce Bağdat'ta sözde "federal" rejim ile Erbil'de "Bölgesel Yönetim" kurulup ülke ikiye bölündü; sonra İran'ın önünü kesecek yönetimle uğraşılırken, IŞİD vahşeti Suriye'ye sıçradı; dünyanın teröristleri bölgeye toplandı; iç savaşta 100 binlerce insan öldü, 6-7 milyonu göçebe ve sığınmacı oldu.

Bütün bunlar, İsrail'in ve enerjinin güvenliği ile bölgede nüfus hakimiyeti kurmak uğruna, ABD ve İngiltere ikilisinin öncülüğünde gerçekleşti. Emsali görülmeyen bu insanlık faciası nihayet, bölge devletlerini uyanışa ve ortak direnişe sevk etti. Uzak ülkelerden, Atlantik ötelerinden gelen ırkçı Haçlıların işi, gelinen noktada zora girmeye başladı; sanki rüzgâr yön değiştiriyordu.

Bölge ittifakı

Babası gibi fırsatçı olan Barzani'nin bağımsızlık referandumu bardağı taşırdı. Uzak diyarlardan gelip, ağır silahlarla donattıkları teröristlerle ülkeyi "insan mezbahasına" çeviren emperyalistlerin müttefik değil, düşman olduğu nihayet anlaşıldı. Bölgenin güvenliğini, istikrarını ve barışını sağlamak bizim varlık sebebimizdir diyen devletler çareyi ittifakta aradılar. Bu ittifak tarihte bir ilkti; dirilişti ve bağımsızlık demekti. Amacı ve içeriği bakımından, Sovyetler Birliği'nin güneye inişini engellemek için kurulan Bağdat Paktı ile 'CENTO'dan çok farklıydı.

Devam edelim; tehlike çok boyutlu olduğundan; Irak, İran ve Türkiye arasında, yoğun ve anlamlı görüşmeler başladı. Cumhurbaşkanları, Başbakanlar ve Genelkurmay Başkanları arasında gerçekleşen görüşmeler ve sağlanan mutabakatlar bölgede heyecanla karşılandı. Çarşamba günü Ankara'ya gelen Irak Başbakanı İbadi ile görüşen Cumhurbaşkanı Erdoğan; "PKK terör örgütünün Irak'ta bir yapılanmasının olduğunu biliyoruz. Kandil gibi, Sincar gibi, bu bölgelerde PKK'nın bir varlığı söz konusu. Bütün buralarda da bizler her türlü dayanışma içerisinde ortak mücadeleyi sürdürmeye, Türkiye olarak varız. Her şey bir mutabakat içerisinde yürüyecek, merkezi yönetime endeksli olarak bu adımları atacağız" diye konuştu.

Buna karşılık "Referandumun ertelenmesi değil, tamamen iptali gerekir" diyen İbadi; "Türkiye ile çok güçlü bir iş birliğimiz var. Türkiye'nin referanduma karşı Irak'ın toprak bütünlüğünden yana tavrı çok net ve bunu açık şekilde görüyoruz, hissediyoruz. Umarım bazı bölgelerde (tartışmalı bölgeler) güvenlik açığı yaşanmaz. Biz, Irak toprakları içerisinde hiçbir silahlı grubun faaliyet göstermesine izin veremeyiz. Bazıları bu referandumla toprağımızı parçalamak ve sınırlarımızı yeniden belirlemek istediler. Bizler ırkı, mezhebi ne olursa olsun, Irak Merkezi Federal Yönetimi olarak tüm Irak vatandaşlarını korumakla mükellefiz" ifadesini kullandı. Yine İran'la yapılan görüşmelerde de benzeri mutabakatlar sağlanmıştı.

Üç devlet arasında ve en üst düzeyde sağlanan mutabakatlar ve verilen demeçler dikkatlice incelendiğinde görüleceği gibi, bölgede yeni bir devletler ittifakı doğmaktadır. Bölgenin kaderini, yine bölgenin devletleri belirlemeli anlayışına yönelen bu ittifaka; Suriye, Suudi Arabistan ve Mısır gibi ülkelerin katılması kaçınılmaz olacaktır. Özellikle Suudi Arabistan'dan gelen bilgiler, "mezhep siyasetinden dünyaya açık siyasete dönüyoruz" açıklamaları, yeni ve gerçekçi bir döneme girilmekte olduğunu göstermektedir.

Barzaniseverler devrede

Türkiye'yi yönlendirme takımı görev başında: Diyorlar ki;

1) Haşdi Şabi (Halk yığınağı) terör örgütüdür, İran yanlısıdır; çok tehlikelidir. Gerçek ise: ABD, İsrail, IŞİD, PKK/PYD, Barzani cephesi için böyle. Haşdi Şabi (HŞ), ağırlıklı olarak Şii-Sünni Arap ve Türkmenlerden oluşuyor. Başbakan İbadi açıkladı; "Haşdi Şabi devletin resmi kuruluşudur." Ülkeyi, Irak ordusuyla birlikte Musul başta olmak üzere IŞİD belasından temizledi. HŞ Türkmen Tugayı, Kerkük ve Tuzhurmatı gibi Türkmen şehirlerini peşmerge ve PKK işgalinden kurtardı; Türkmenler nefes almaya başladı.

2) Türkiye, Barzani'ye sahip çıkmalı. Eğer Barzani giderse, yerine PKK/PYD gelir. ABD'nin ağır silahlarla donattığı örgüt, Türkiye için çok zararlı olur. Demek ki; 2003'ten beri PKK terör örgütünü topraklarında barındıran, PKK ile el ele Türkmen kıyımı yapan; "Ankara, Kerkük'e karışırsa biz de Diyarbakır'a karışırız" diyerek meydan okuyan; Türkmen şehirlerini işgal edip zulmeden Barzani'ye; PKK'dan ne farkı varsa, sahip çıkacağız öyle mi?

3) Barzani giderse İran'ın önü açılır; Irak ve Suriye üzerinden Akdeniz'e açılırmış. Bugün bölgenin parçalanmasına ve ikinci İsrail'in kurulmasına karşı ittifak eden Irak ve Suriye, normalleşme sağlandığında kendi egemenliğine sahip çıkmayıp, İran'a teslim edecek öyle mi?

SONUÇ: Irak'ın normalleşmesi: 1) IKBY'nin sınırlarına çekilmesi; ülke güvenliğinin ve sınır kapılarının Bağdat'a teslim etmesiyle başlayıp 2) Kerkük, Merkeze bağlı "Özel Statü" kazanması veya anayasa gereğince il yapılacak iki Türkmen şehriyle birleşip "Bölgesel Yönetim" kurmasıyla mümkün olacaktır.

Unutulmamalı ki, adil olmayan her düzenleme yeni sorunlara gebedir.

Yazarın Diğer Yazıları