'Bizim pastarlar'
Yeni KHK ile sivillerin "devrim muhafızlığı" yapacakları artık kesinlik kazandı. Yakında, üniformasız "bizim pastarlar"ın beklenmedik bir anda hakarete geçtiklerini görürseniz hiç şaşırmayın. Ayrıca başka neye hazırlanmanız gerektiğini aşağıda söyleyeceğim. Aman ha!.. Dehşete kapılmayın!
Adalet Bakanı, kararnamenin yayınladığı gün, tenkitlerden bunalmış olacak ki, "Gözden geçirilebilir." demişti. Sonraki konuşmalarında, "Siz okuduğunuzu anlamıyorsunuz!" deyip kestirip attı. Neden bu dönüş?
Sudan'dan telefon gelmiştir. ("Reis", "kardeşim" dediği Sudan Devlet Başkanı -kardeş ülke başkanları için "diktatör" diyemez!- Ömer el-Beşir'le Kızıldeniz'in kıyısında bir adanın imarı meselesini görüşüyorlardı.)
(Ara not: Sudanlılarla siz hiç karşılaştınız mı? Onlarla bir Arap ülkesinde bir arada kalmıştım. Aslında çok mülâyim, cana yakın insanlardır. Diktatörlüğe hiç lâyık değillerdir. Bir vesileyle yazmıştım. İbn Haldun ta 14. yüzyılda "Sudanlılar sıcak iklimde yaşadıklarından, sıcaklık onların tabiat ve mizaçlarına işlemiştir." diyerek mutedilliklerine dikkat çeker; Sudan'ı ayrıntılı tahlil eder. İbn Haldun'un dikkat çektiği bir husus da bu ülkedeki altın madenleridir. Ünlü tarihçi-sosyoloğun: "Altın ve gümüş madenlerinin yurtlarında çok olması zenginliği icap ettirmiş olsaydı, bunlar istihsal ettikleri maddeleri başka ülkelere götürüp satarak para elde etmek istemezler, başka milletlerin parasına ihtiyaç duymazlardı." yorumunu yapması şaşırtıcı. (Bizim Mukaddime üzerinde çalıştığımızı mecburen hatırlatacağım. Açıklayıcı 196 dipnot da verdik. İlgi Kültür Sanat Yayınları: (0212) 526 39 75)
Sudan'da şimdi durum nedir bilmiyorum ama İbn Haldun'un tespitleri üzerinde "devletlümüz" durmalı. Adına üniversite bile açtıklarına göre, yazdıklarını dikkate alacaklardır!)
Sudan'dan bir telefon da Binali Yıldırım'a gelmiş olacak ki, dün erken saatte Suudî Arabistan'a uçmadan önce "bizim pastarlar" kararnamesi için, "Dönüş yok!" dedi.
Ak Pati milletvekili Prof. Dr. Burhan Kuzu, dün verdim, "hukukçu" kimliğiyle çok net: "15 Temmuz benzeri bir darbe ve terör saldırısı yeniden gerçekleşirse bu ihanete müdahale edecek vatandaşlarımız kanuni olarak koruma altına alınacaktır." demişti.
Hükûmet edenler, bunun bir "ucu açık kararname" olduğunu bilmiyorlar mı? Bile bile bu kararname çıkarıldığına göre, dün dediğim gibi, ya bir "kalkışma" haberi aldılar ya da bu kararname ile ileriye dönük bir hesap içindeler. Bu hesap ne olabilir?
"Reis" ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmak zorunda... Bir tökezlemesi, başkan seçilememesi, haklı veya haksız, "eski defterleri"in karıştırılması yolunu açacak, "etrafındakiler" kendilerini mahkemelerde bulacaklardır. Haliyle iş gelip "Reis"e dayanacak.
Bu yüzden ya seçimde "hile"yi meşrulaştıracak bir sistem getirecekler ya da olay çıkacak/çıkartılacak; "olayların bastırılması" için "bizim pastarlar" devreye sokulacak, ardından bir yeni kararnameyle "Bu şartlarda seçim olmaz!" denilip ilânihaye hüküm sürülecek!
İleriyi gören herhâlde tek Devlet Bey! Saray'a verdiği desteği bir de bu yönden okuyalım.