“Bizim çocuklar”ın rütbeleri sökülüyor!
Cumhurbaşkanı adayları ile ilgili bir yazı için verileri değerlendirirken, Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın müebbet hapis cezasına çarptırıldığı haberi patladı. “Yazı konusunu değiştireyim mi?” diye tereddüt ederken, bugün yaşadığımız olayların bu arada Cumhurbaşkanlığı için karşımıza dayatma adayların çıkarılmasının asıl sorumlusunun 12 Eylül darbesini gerçekleştirenler olduğunu düşündüm!
ABD ve İngiltere açısından, 1980’de Türkiye’nin küresel sermayeye ve Yeşil Kuşak’a eklemlenmesi gerekiyordu! Türkiye Cumhuriyeti Anayasası başta olmak üzere “mevzuat” diye birçok yazarın yerden yere vurduğu yasalar buna geçit vermiyordu. 24 Ocak kararları alınmış ama sendikalar kıyameti koparıyordu. O halde, şartların olgunlaştırılması, ölü sayısının artması, halkın “yeter artık asker gelsin” demesi gerekiyordu ki asker gelsin!
H H H
Asker geldi... Kenan Evren ve arkadaşları, her iki taraftan binlerce genci işkenceden geçirdi, yüz binlerce gencin istikbalini yok etti... Bu arada Türkiye, Turgut Özal ile birlikte küresel sermayenin emrine tahsis edilmeye başlandı. “Türk dediğin nedir ki?” diyen Özal’dan sonra Türkiye, Türk milliyetçiliğini ayaklarının altına aldığını söyleyen Tayyip Erdoğan’a mahkûm edildi.
Şimdi ise Hikmet Çiçek’in fotoğraflı olarak ortaya koyduğu gibi “Türklükten istifa ediyorum. Tövbe yarabbi tövbe Türklüğüme, Beni Türk milletinden addetme” diyen bir kişi olan Mustafa Sabri ile Kahire’de aynı mezarlıkta yan yana yatan bir adamın oğlu, CHP ve MHP tarafından Türk Milleti’ne Cumhurbaşkanı adayı olarak sunuluyor. O Mustafa Sabri ki İngiliz mandasından yanaydı; “Teali İslâm” ve “İngiliz Muhipleri” derneklerinin kuruculuğunu yaptı. 25 Eylül 1919 tarihli İkdam gazetesinde Kuvayi Milliye’cileri “kudurmuş haydutlar” olarak gösteren bir bildiri yayınladı. Hükümet bu bildiriyi uçaklardan atarak halkı işgale karşı direnişten vazgeçirmeye çalıştı.
Mustafa Sabri, Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’in idamı için fetva verdi. 11 Nisan 1920’de başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere Kuvayi Milliye liderleri hakkında ölüm fetvası yazdı. Şimdi en yakın adamının oğlu, Türkiye Cumhuriyeti’nin başına geçecek öyle mi?
Kimlerin sayesinde peki? Kenan Evren ve arkadaşlarının Türkiye’yi getirdiği iklim sayesinde değil mi?
* * *
Geçen gün, bizim mahalledeki bakkal Yusuf ile konuşuyordum. Bir genç kadın gelmiş, meşrubat istemiş ama “Türk markalarından biri olsun” demiş. Yusuf dolaba bakmış bakmış, Türk markası diye bilinen meşrubatları üreten şirketlerin de hisselerinin yabancılara satıldığını hatırlamış. Sonra dükkanında sattığı diğer ürünleri incelemeye başlamış... Dondurmasından gazozuna, patates kızartmasından sigarasına kadar dükkanda ne varsa tamamı küresel sermayenin ürünü!
Yusuf “Beni bile küresel sermayeye hizmet ettiriyorlar, bu ülke nasıl toparlanır?” dedi...
Türkiye yazık ki artık sadece ekonomide değil, uluslararası ilişkilerde de küresel güçlere hizmet ediyor. Irak’taki Türkmenlerin katledilmesine seyirci kalan Türkiye de 12 Eylül’ün eseridir. Çünkü, bu Muaviye benzeri kadroların önünü açan 12 Eylül’dür... Diyarbakır’da ülkücüleri ortadan kaldırıp PKK’nın önünü açan 12 Eylül’dür!
2003 yılında ABD Büyükelçisi Pearson, “ABD gündemindeki öncelikli ilk 10 konunun merkezinde Türkiye bulunuyor” demişti.
Herhalde, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı’nın kim olacağı da ABD ve İngiltere siyasetinin önceliklerindendir. Tıpkı 12 Eylül sabahı uyandırılan ABD Başkanı Carter’a “Bizim çocuklar başardı” denilmesi gibi...
Fakat sonuçta kendi projelerinin eş başkanlığına tayin ettikleri bir siyasinin döneminde, Amerikan çocuklarının rütbeleri sökülecek ve tarihe böyle geçecekler.
Siyasetteki Amerikan çocuklarını bekleyen akıbet de budur!