Bize 'hırsız' diyen gaspçı!

Medine savunucusu Fahrettin Paşa (1868-1948)'nın, "Kutsal Emanetler" meselesinden dolayı bu sıra adı sık anılır oldu.

Tam adı Ömer Fahrettin. (Sonra soyadı "Türkkan"). Rusçuk'da doğdu. 1888'de Harbiye'yi birincilikle bitirdi. Erkân-ı Harbiye'den 1891'de Kurmay Yüzbaşı olarak çıktı. Kafkaslarda 1904'te, Türk-Rus sınırında, piyade taburuna baskın yapan Ermeni çetelerini, bir süvari bölüğü ile Rus topraklarından geçerek çevirdi ve yok etti.

20 Haziran 1909'da Ayvalık'taki Rum ayaklanması sırasında Divan-ı Harb-i Örfî Reisliği'nde bulundu. (Ayvalık'ta, yöre aydınlarının çıkardığı "Ayvalık" gazetesi, tarihî konulara sık giriyor. Bu husus ele alırlar herhâlde.)

Fahrettin Paşa, M. Kemal ve Enver Bey dâhil bir avuç kahramanla Trablusgarp Harbi'nde, işgalci İtalyanlara karşı savaştı.

Balkan Savaşı'nda, Enver Bey'in öncülüğünde Edirne'nin geri alınmasında rol oynadı.

Ermenilerin tehciri sırasında hem göçürülenlerin iskânıyla uğraştı, hem Urfa, Zeytun, Haçin, Musadağı'nda Ermeni isyanlarını bastırdı.

Devlete başkaldırarak "masum insanları katleden" Ermenileri cezalandırmış olmasından dolayı İngiliz casusu Lawrence ve Fransız subayı Bremond tarafından "Ermeni düşmanlığı"yla itham edildi. Ermeni Komite Merkezi tarafından "kara listeye alınarak öldürülmesine karar verildi.

Medine'yi müdafaa eden ve "Kutsal Emanetler"i kurtaran Fahrettin Paşa'nın, bu emanetlerin çalındığı iddiasıyla üzerine gidilmesinin belki asıl sebebi, yukarıda "mücadele"sini anlatırken, çok kısa kaydettiğimiz "Rum" ve "Ermeni" unsurlara dair notlardır.

Arabistan'da bir Osmanlı tarihçisi hocayla karşılaşmıştım. Doktorasını İngiltere'de vermişti. Ama Türkçe bilmiyordu. Bu tarihçi belki iyi niyetlidir. Bilemeyiz. Ama Osmanlı tarihini hangi kaynaklardan öğrenecek ve okutacak? Osmanlı Arşivi'ne girmeyen bir "ilim adamı" neyi araştırabilir? (Üniversitenin bursuyla, İstanbul'a Osmanlı Arşivi'nde araştırma yapmak için gönderilen doktora öğrencilerini de tanıdım ve hatta yardımcı olmak istedim.)

Medine Müdafaası'nı Araplar hangi kaynaklardan okuyorlar? Bize "hırsız" diyen Birleşik Arap Emirliği (BAE) Dışişleri Bakanı'ymış. O makama kabiliyeti ve emeğiyle gelmiş değil; asıl kendisi gaspla gelmiştir. Aile olarak halka tahakküm kurmuşlar, İslâmda olmayan bir idare şekliyle babadan oğula "çiftlik" yönetiyorlar.

1916'da "Şerif" sıfatlı "Hüseyin" denen adam, Hicaz'da İngilizlerin desteğiyle Osmanlı'ya başkaldırmıştır. Teşkilât-ı Mahsusa'dan Kuşçubaşı Eşref'in anlattıklarını bir okusanız içiniz sızlar, kahrolursunuz. Bizde bir tarihçi çıkmış ahkâm kesiyor, Kutsal Emanetler'in çalındığını iddia edebiliyor.

Fahrettin Paşa, kuşatma altındayken, çoğu İstanbul'dan sürre alaylarıyla gönderilen hediyelerin çapulcu Hüseyin'in çapulcu bedevîleri elinde yok olmaması için sandıklara doldurup İstanbul'a göndermiştir. Yolda "kazaya" uğradığına dair bilgim yok. Belki ferdî teşebbüsler olmuştur.

O gaspçının söylediği bu değil; "Türkler Kutsal Emanetler'i çaldı." diyor.

Çok acı... Arapçada Türklere dair en bilinen kitap: "Er-Recülü's-Sanem" (Put Adam). Dr. Rıza Nur'un hatıralarından özet. "Put Adam" diye kimin kastedildiğini biliyorsunuz. Maalesef bu kitabın asıl yazarı da Necip Fazıl Kısakürek.

Yazarın Diğer Yazıları