Bize 'gassal' lâzım!
R. Tayyip Erdoğan, CHP'ye yüklenmek için, ancak "gassal" bulunamayınca imam hatip açmak akıllarına geldi demeye getiriyor ve hatta diyor.
R. T. Erdoğan, meseleye yanlış yerden giriyor. Maksadı CHP'ye yüklenmekse, şimdiki CHP üzerinden gitmelidir. Eski CHP'nin fonksiyonuyla bugünkü CHP'nin fonksiyonu bambaşka... Evet, pekiştirerek söylüyorum: Bambaşka...
İsmet İnönü gide gide "soldayız" demiş, içini Bülent Ecevit doldurmuştur.
Türkiye'de sol deyince, akla gelen sosyalistler, komünistler, harf yığını bir sürü silâhlı örgüt...
Bakın şu andaki CHP'ye... Baskın olanlar, kendilerini gösterenler, solun en soluna kayan kesimdir. Her yerde zuhur ederler; her eylemde, her kıpırtıda başı çekerler. Sanırsınız ki, aşırı sol, hatta bölücüler, PKK payandaları CHP'de asıl söz sahibi... Bunun böyle olmadığını kime inandırabilirsiniz! CHP'de asıl söz sahibi olmaları gerekenlerin ya sesleri boğuluyor, ya ne neme lâzım, bir kenarda durayım, diyorlar.
R. T. Erdoğan bir ara "Dersim" diyor başka bir şey demiyordu. Tunceli'nin adını bile Dersim yapmayı kafasına koymuştu. Buradan CHP'yi vuracaktı. Maksadı "Dersimli" Kemal Kılıçdaroğlu'nu köşeye sıkıştırmaktı. Sıkıştırırken, "Sen CHP'li olamazsın. CHP Dersim'i bombaladı." demeye getiriyordu. Tutturamadı. Sonra "Dersim" inadından vazgeçti ama CHP'nin Tek Parti Dönemi'ne her fırsatta girişti!
"Din", "iman" diyenler Tek Parti dönemi icraatını dillerine doluyorlar.
Bu "dolama" öyle tehlikeli ki... "Ah padişah, vah padişah..." ağıtına dönüşüyor, Cumhuriyet'le hesaplaşmaya gidiyor. Sonra Kadir Mısıroğlu ve gibilerinin "Keşke Yunan işgal etseydi..." sapkınlığına savruluyor ve hatta Müslümanlıkla Türklük terazinin iki kefesinde tartıya konunuyor, Millî Mücadele Lideri'ne "Firavun" diyen "Yeminci"ye "En Tepe"den alkış geliyor.
R. T. Erdoğan, İstanbul'da, tedris gördüğü imam hatip lisesinin yenilenerek kendi adıyla açılması töreninde konuşurken yine sözü eski CHP'ye getirdi:
"İmam hatip okulları ile ilgili ilk adımlar tek parti döneminde atılmıştır. Tek parti CHP'sinin derdi bizim bildiğimiz anlamda imam hatipler açmak değil, cenaze namazı kıldırmayı bilecek kadar dini bilgiye sahip kişilerin yetiştirilmesiydi. Cenaze yıkayacak imam yoktu. Türkiye o hale gelmişti. Cenazelerimiz ortada kalıyordu. İşte onun için cenaze yıkayıcısı [gassal] yetiştirilsin diye böyle bir adım atıldı. Tek parti döneminde köklü dinî kurumların kapısına kilit vuruldu. Milletimiz bırakınız Kuran-ı Kerim eğitimini, cenazesinin ortada kalacağından korkmaya başlamıştı."
Bir dönem büyük sıkıntılar dönemidir. Geçmişte "din" adına hareket edenlerin nasıl bir "din" istedikleri görülünce, zihinlerde istifhamlar doğdu. Tek parti döneminde birtakım "arızalar"ı bu sebepler üzerinden tahlil etmek gerekir. Neden aşırıya gidildi? Bir düşünülse...
R. T. Erdoğan'ın -bir siyasetçiden ne derece beklenebilir bilemiyorum- tahlilî düşünmesi gerekir. Demek ki, "arıza" görülmüş ve neticede halkımız dinini öğrenmesi, din görevlilerinin yetiştirilmesi için yol açılmış.
Yoksa Cumhuriyet keşke kurulmasaydı, keşke ülkemiz işgale uğrasaydı noktasına gelinir.
Ve nitekim, bahsettiğimiz gibi, geliniyor.