Biraz da mutfağa bakın!
Hani bir laf vardır; "Muz olsan yenmezsin". Ya da tam tersi "muz niyetine" deriz. İşte bu sınıfa girenler revaçta. Gırtlağımıza kadar politikaya battık. Aynı suratlar, aynı ifadelerle aynı şeyleri söylüyorlar, "Partilerin kadrolu adamları" var. Günleri paylaşıp nöbetleşe kullanılıyor. Ekran sayısı ve zamanlamaya vurursanız taraftarlık borsası tavan yapmakta. Bir de sinir olduklarım mevcut; ekonomist kimliği taşıyanlar. İşleri güçleri Wall Street veya Brezilya borsasından haber verip yorum yapmak. Hiçbirinin aklına Türkiye'de perakende satışın yüzde 90'ının gerçekleştiği herhangi bir markete uğramak gelmiyor.
Süt ürünleri bir yılda yüzde yüz zamlandı. Yağlar da aynı şekildi. Bu uzman geçinenlerin haberi yok.
Arada ayrıcalık yapıp, "Nusret'in tuz dökme hareketi"ne makaleler döşüyorlar. Bu zatı muhteremin New-York şubesindeki fiyatları pahalı bulan Amerikalı meslektaşlarını ağır bir dille eleştiriyorlar.
İthallere bakın
Biraz bize dönseler ne olur. Vatandaşın somunu sandviçe döndü tık yok. Çünkü hazır Fransız salatası yiyip haşhaşlı ekmek tüketiyorlar. Garibana Angus eti. Yerli malı hayvanlarımız için Romanya ve Bulgaristan'dan ithal saman. Erzincan'ın muhteşem koçbaşısı yerine Hindistan'dan nohut getiriyoruz. Kanada'dan da kırmızı mercimek. Türk Cumhuriyetleri olmasa ayçiçek yağının kilosu çoktan 50 liraya dayanmıştı. Hollanda kartelinin ünlü margarinin 500 gramı 5.85'e fırladı. Ekonomistlerimizin acaba haberleri var mı?
Onlar için önemli olan Rusya'ya domates ihracatımızın tekrar başlaması. Bu ülkeden ithal ettiğimiz enerjiye ödediğimiz paralar meydanda. Bizim onlara ihracatımızın tutarı, onlarınkinin yanında minik bir domates çekirdeği kadar.
100 liralık sadaka
Bugünlerde en acıklı lafı YÖK Başkanı Saraç'tan duyduk; "Yrd. Doç. Dr.'likten doktorluğa geçirileceklere 100 lira zam yapacağız". Anlayın halimizi. Verilen para, Migros'ta 5 litrelik zeytinyağı satın almaya yetmiyor. 100'ün üstüne 6.95 daha eklemek zorundasınız. Unutmadan başka bilgi verelim. Bu yağ sızma filan değil. Riviera, yani zeytinyağının en ucuzu.
***
Program revire dönüştü
CNNTURK'ün Gece Görüşü, en fazla malzeme çıkan program. Geçen hafta "ekip şefi" Hande Fırat hasta idi. Bu defa Gürkan Hacır ateşlenip gelmemişti. Bakalım önümüzdeki perşembe sıra kime gelecek?
Hande Fırat'ı, Nevzat Çiçek-İsmail Saymaz'ın söz düellosunu izlerken birine benzettim. Biraz dikkat edince yakaladım; "tenis hakemi". Kafa ve göz takibi aynen böyleydi. Zaten yüksek ve imtiyazlı yerde oturuyor. Herkese tepeden bakıyor...
Devamlılığı olmayan Erdem Gül'e ise bir önerim olacak. Kafasının üst tarafı benim gibi. Birkaç tel saçı kalmış. Belli ki onlara gözü gibi bakıyor. Oysa yakın çekimlerde ünlü çizgi karakter Profesör Nimbüs'ü hatırlatıyor. Gül'e tavsiyem o telleri makineyle aldırması. Böylece görüntüsü normalleşir, seyir zevki kaçmaz.
Bazı tespitler
Dört katılımcının ortak yanı ana muhalefeti hırpalamaktı. En esprili lafı İsmail Saymaz etti. "CHP bu haliyle tarihi bir demokrasi müzesi". Kurultay gözlemleri ise güzeldi. İç Anadolu ve Karadeniz delegelerinin Muharrem İnce'yi tercihi ortaya kondu. Kemal Kılıçdaroğlu'nu, İstanbul başta üç büyük şehrin kurtardığı sandık örnekleriyle anlatıldı. Demek ki Canan Kaftancıoğlu vefa borcunu ödedi.
Yine fikir birliğine varılan konu 2019'da da Erdoğan kazanırsa "Kemal Kılıçdaroğlu mutlaka çekilir"di. Burada hemen aklıma 2002 seçimleri geldi. Bahçeli "Barajı geçemezsem istifa ederim" sözü vermişti. 8.4'te kalınca hiçbir şey olmamış gibi devam etti. Demek ki bazılarında sözün hiçbir önemi yok.
Cevap bekleniyor
Hande Fırat'ın muavini Abdulkadir Selvi'nin bir takıntısı mı var? Ne zaman CHP yönetimindeki etnik ağırlıktan söz edilse susuyor. Merak ettim, araştırdım. Aldığım istihbarat aynı yapıdan olduğu şeklinde. Bunda anormallik yok ki. Peki Selvi niye açıklama yapmıyor? Ben olsam göğsümü gere gere "evet" derdim. Nasılsa çok iyi bir iktidar destekçisi.
***
İzin kağıdı alındı
Afrin Operasyonu'nda uçuşlarımız durdurulmuştu. Erdoğan'ın Putin'i arayıp izni uzattığı anlaşıldı. Hava bombardımanları tekrar başladı. İlginç olan müsaadenin Şam'dan değil de Moskova'dan alınması. Öbür taraftan en iyimser tahminle Nisan'da sıranın geleceği Membiç'te tablo sabitlendi. İki Amerikalı generalin meydan okumaları sürüyor.
...
Konuyla bağlantılı olarak yollanan mesajlar arasında Coşkun Telciler'inki çok hoş. Sizlerle paylaşacağım: "Hititler ve II. Ramses arasındaki Kadeş Savaşı, Suriye ile ilgimizi başlatır. 1920-46 arasında sadece 26 yıl manda rejimi altında Suriye'de kalan Fransa hak iddia ediyor. Bin yıldır bu topraklarda savaşan biz Türklerin söz hakkı olmayacak mı?"