Bir linç teşebbüsü
Halkımız sanalla gerçeği, doğruyla yanlışı, gerçekle yalanı karıştırıyor, ayıramıyor ki medyaya bir de sanal medya eklendi bu konuda.
Ünlü "Yeşil Kuşak Projesi" bizde 12 Eylül Darbesi ile hayata geçirilmeye başlandı.
12 Eylül 1980 askeri darbesi öncesi tüm ülke sağ-sol diye bölünmüş, binlerce gencimizi kaybetmiştik.
12 Eylül Darbesi bir kuşağın devlet tarafından ve devletin arkasındaki güçler tarafından yok edilmesine sebep olmuştu.
Bu kanlı projenin arkasında kimler var ise sağ-sol diye bölünmemizin arkasında da aynı güçlerin olduğunu çok iyi biliyor ve görüyoruz.
12 Eylül sonrası %10 barajı ile engellenen Meclis'e kaç dönemdir kaç parti girebiliyor bir düşünün.
Bugün sadece 4 partinin Meclis'te olması ve bunların da Türkçü, Kürtçü, İslamcı ve Laik gibi damgalanması 12 Eylül mirasıdır.
Gelelim bugünün siyasetçilerine. 2000'ler öncesi yapısından çıkarılmış durumda...
16 Nisan referandumu sonrası ise oluşturulmaya çalışılan ittifaklarla 2'li bir siyasi yapılandırılmaya çalışılıyor. "Cumhur ittifakı" AK Parti ile MHP arasında kuruldu bile.
Gerilim ve kutuplaşma böylece had safhada körükleniyor.
Oluşturulmaya başlanılan siyasi ve toplumsal yapı Türk siyasi tarihinin en tehlikeli girişimidir.
İttifak kurmaya zorlanan CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu 1980 sonrası kurulan siyasi tezgahlara en başından beri karşı çıkmakta, bu oyunu tüm gücüyle bozmaya ve başarısız kılmaya uğraşmaktadır.
Kılıçdaroğlu partisini Ekmeleddin İhsanoğlu, Mansur Yavaş ve Mehmet Bekaroğlu, gibi isimlere açarak kutuplaşmayı aşmaya çaba gösteriyor.
Türkiye'de 1980 darbesi öncesi sağ-sol çatışmasının küresel güçlerin bir tezgahı olduğunu fark edenlerden birisi de Büyük Birlik Partisi'ni kuran rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu idi.
Yazıcıoğlu'nun şüpheli bir kazayla ölümünün 9. yıl dönümü için geçtiğimiz hafta, BBP tarafından bir anma toplantısı düzenlendi ve CHP de davet edildi.
Cumhur İttifakı'na katıldığını açıklayan BBP'nin bu davetine katılıp, katılmamak için Kılıçdaroğlu'nun karar vermesi gerekiyordu ki, kutuplaşmayı aşmak, kirli oyunu ve tezgahı bozmak açısından CHP'nin bu anma gecesine partiyi temsilen Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu'nun katılmasını kararlaştırıldı.
Yazıcıoğlu'nun anma gecesine Hükümeti temsilen Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Ak Parti adına parti sözcüsü Mahir Ünal katıldı. Ayrıca Türk-İş Başkanı'ndan, Işık Ahmet'e, Kerkük'e, Kıbrıs'a, Mustafa Cemiloğlu'na kadar birçok sivil toplum temsilcisi ve büyükelçi de anmaya katılmışlardı.
CHP adına katılan Bülent Kuşoğlu, konuşmasında Muhsin Yazıcıoğlu'nun şu sözlerini hatırlatarak, büyük alkış ve sempati topladı;
"Bizim milliyetçiliğimiz ete, kemiğe, kana veya ırka değil, kültüre dayanır"...
"Firavuna karşı olmak yetmez! Musa'nın da yanında olmak gerekir"...
"Bu ülkede dürüst olmak başa beladır ama bu bela başımızın tacıdır"...
"Şehit vermekten daha acı bir şey varsa, o da şehit haberi almaya alıştırılmış bir toplum olmaktır"...
"Vatanı sevmenin çilesini biz çektik, edebiyatını onlar yaptı"...
CHP'nin kutuplaşmaya son veren bu kararı ile Kuşoğlu'nun konuşması kendisini solcu, emperyalizme karşı, hatta 80 öncesi sol-sağ kavgası hâlâ sürüyor sanan bazı sözde CHP'liler tarafından acımasızca eleştirildi.
Hatta Oda TV gibi bazı web siteleri de bu eleştirilere yer verdi.
Türkiye artık eski Türkiye değil, CHP de eski CHP değil, Saadet Partisi de eski Saadet Partisi değil...
Tıpkı MHP'nin eski MHP olmadığı gibi.
Ey aydınlar artık AK Parti'nin ve küresel güçlerin tuzağına düşmeyin.