Bir itirafçının ağzından!

Bazen diyorum ki Türkler Müslüman olmuş; bugün yaşayan halkın yüzde 99'u da Müslüman ama nüfusun büyük çoğunluğu hâlâ "taklidi iman" seviyesinde!

Eski dinlerden kalma falcılık, büyücülük, muskacılık toplum içinde yaygın olduğu gibi cansız maddeleri, parayı, mevkiyi, şan ve şöhreti veya canlı insanları putlaştırmak hâlâ devam ediyor.

Son somut örneği Malatya'da FETÖ soruşturması kapsamında etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak isteyen bir şüpheli anlattı ve örgütte Fetullah Gülen'in, "sanki Hazreti Muhammed'den bir nebze daha ileriymiş gibi" lanse edildiğini söyledi.

***

Anadolu Ajansı'nın Volkan Kaşık imzalı haberine göre itirafçı, şöyle ifade verdi:

"Örgüt içinde koşulsuz itaati hazmedemeyenler bazen suçlanarak, bazen de ötekileştirilerek bir şekilde uzaklaştırılır. Zaten üyeler özellikle uysal, sorgulamayan, uyumlu özelliklere sahip kişilerden seçilirdi. FETÖ'nün görüşlerinin tartışılamayacağı açık bir dille emir niteliğinde işlenirdi. Öyle stratejik bir şekilde bu konuyu işlerlerdi ki Fetullah Gülen, sanki Peygamber Efendimizden bir nebze daha ileriymiş gibi lanse edilirdi. Zaten ayet, hadis ve Allah'ın emirleri konusu işlenmez, sadece FETÖ'nün kitaplarından ve emirlerinden bahsedilirdi."

Diyebilirsiniz ki "Bu nedir ki? Hz. Peygamberden ileri olmak iddiasını bir tarafa bırakın, siyasi lideri için 'Allah'ın bütün vasıflarını üzerine toplamış' diyen bir milletvekilimiz var!"

Gerçekten de bir AKP milletvekili, Başbakan iken Tayyip Erdoğan için şöyle demişti:

"Türkiye olarak artık koşmaya başladık. İşte bu koşan arabanın tekerine bir şey sokma hedefi olanlarla karşılaştık. Bunun sebebi, Türkiye'nin Ortadoğu'da dünya ülkeleri arasına girmesini istememeleri. Çünkü başında öyle bir lider var ki dünya liderliği kabiliyetinde ve Allah'ın bütün vasıflarını üzerinde toplayan bir lider var. İşte bunun önünü kesmek istediler. Özellikle dış mihraklar. Türk halkı 2002'den bu yana bütün bunlara izin vermedi inşallah bundan sonra da izin vermeyecektir. Biz bundan eminiz."

***

İslâm, insanların ruhban taslakları tarafından sömürülmemesi için aracılık yapılmasını ortadan kaldırmıştır. Fakat Türk toplumu, bir siyasiye evliyalığın da ötesinde "Allah'ın bütün sıfatlarını taşıyor" yakıştırması yapılması karşısında hâlâ sessizdir. Bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan ve İlahiyat Fakülteleri'nden de bugüne kadar çıt çıkmamıştır. Tek bir imam, Cuma hutbesinde bunun şirk olduğunu söyleyememiştir!

Bir ülkede siyasilerden biri Allah'la eş koşuluyor, cemaat önderlerinden biri kendi yazdığı kitabı Kur'an yerine geçiriyor da yer yerinden oynamıyorsa, o ülkede İslâm'ın gerçekten anlaşıldığını söylemek mümkün müdür?

***

Fakat bütün bunların ne için yapıldığı yine o itirafçının ifadesinden ortaya çıkıyor!

İtirafçı diyor ki "FETÖ'cünün malıyla ve canıyla hizmet etmesinin karşılığının cennet olduğu, yüksek bir mertebede oldukları garantisi verilerek itaati sağlanırdı. Özellikle iş adamlarının, devlet kademelerinde bulunan FETÖ üyelerince desteklenerek rant sağlamaları, zengin olmaları sağlanırdı. Sonrasında da elde edilen ranttan nemalanmaya başlanır. Devletin bütün imkanlarından faydalanılması için örgüt üyelerinin kamuya ait yüz binlerce dönüm hazine arazisinin 49 yıllığına kiralanması sağlanır, rant sonucu bu arazilerden elde edilen kazancı da FETÖ'ye kazandırırlar. Yani tam kazanılmış bir FETÖ'cünün malı da canı da örgüte fedadır."

Demek ki asıl hedef, Allah'ın veya halkın rızasını kazanmak değil, liderini yücelterek siyasi veya ticari rant elde etmektir. Yani heva ve hevesini putlaştırmaktır!

Kavga da bu yüzden çıktı ya!

Asıl meselemiz işte bu açgözlülüktür!

Yazarın Diğer Yazıları