Bir ihtimal daha yok

Gündemi aşamadığım için dikkatimi çeken önemli bir konuya bugün kadar değinemedim, kısmet bugünmüş...

Yeni yılın ilk gününden bu yana televizyon kanallarının muhabirleri mikrofonlarını halka uzatıp duruyor; sordukları şu:

-Pahalılık konusunda ne düşünüyorsunuz....

Garibimde düşünecek ne hal bıraktılar, ne de bir çift laf edecek mecal...

Yurttaşlar sadece "Geçinemiyoruz, hiçbir şey alamıyoruz, aç yatıyoruz" diye yakınıyor...

* * *

Pazar kurulan semtler eskiden tıklım tıklım olurdu; cumartesi günü Pendik pazarına baktım, bomboştu...

Bugün AKP Genel Başkanı olan Erol Kaya Pendik Belediye Başkanı iken gezdiğim aynı pazarı anımsıyorum, cıvıl cıvıldı. Halk da pazarcı da mutluydu, alışveriş oluyor fileler doluyordu...

Bir de bugüne bakın; Safinaz Hanım pazara cebinde 50 lirayla çıktığını, 4 kişilik ailesinin karnını doyuracak doğru dürüst bir şey alamadığını anlatıyordu... Sadece Safinaz Hanım ve diğer hanımlar değil, pazarcı Hüsamettin ve arkadaşları da siftah bile edemediklerinden yakınıyordu.

* * *

Pahalanma rekoru patlıcanda, kilosu 7 lira, bostan patlıcanın ise 8 lira...

Domates de öyle 7 liraya da var, 8 liraya da...

Hangi birini sayalım; meyveye bakıyoruz, mahsul az diyen pazarcı mandalinayı 8 liradan satıyor, İzmir ürünü çekirdeklisi ise 5.99 liraya...

Ekmek 200 grama düşürülünce otomatikman zam görmüş oldu. Halk ne yiyecek, nasıl sağlıklı beslenip hastalıklardan uzak duracak biri anlatsın...

* * *

Enflasyon yüzde 12'ye dayandı, asgari ücret göstermelik arttı ama bütçeleri güçlendirmedi, vergiler, harçlar, elektrik, su, doğal gaz gibi ödemeler de yükseldi...

Mikrofonlara konuşan ve şikâyetçi olmayan tek yurttaşa rastlamadım...

Düşünüp duruyorum; herkes şikayetçi, herkes bu iktidara güvenini kaybetmiş durumda, herkes siyaset bezirgânlarını içinden yuhalayıp duruyor, peki nasıl oluyor da AKP, şikâyetçi halkımızdan oy alıyor...

Sosyolojik bir olay, mutlaka irdelenmeli...

* * *

İki ihtimal var, ya halk iki yüzlü, ya da AKP oy hırsızı...

Biz neyiz arkadaş

Kentlerimizin en büyük sorunlarından biri de düşünmeden yapılan üst geçitler...

Yaşlılar, engelliler, hamileler üst geçitleri kullanamıyor, bulundukları yerden karşıya geçişlerini ister istemez ve ağır aksak da olsa tehlikelerle dolu yolları kullanarak yapıyorlar...

Batı'da bazı ülkelerde üst geçit uygulaması var, çoğunda ise insanlar kurallara uymakta bizden çok önde olduklarından üst geçide ihtiyaç bırakmamışlar. Geçişler için yaya geçitlerini kullanıyorlar. Kişi adımını geçide attığı anda araç trafiği iki taraflı duruyor, geçiş hakkı yayalara verilmiş oluyor...

Bu güzelliğe acaba kaç yıl sonra kavuşuruz diye merak ediyorum...

* * *

Epey oluyor, bir üst geçitte kurulu asansöre sekiz akılsız tip binince kabin havada kilitlenip kaldı... Uzun süre inemediler. İtfaiye ve asansör tamircileri geldi de havasızlıktan boğulmaktan kurtuldular...

Muhabirliğim döneminde tanık olmuştum; lüks otelin servis asansörüne aşırı yükleme yapan iki bel boy yüzünden asansör düştü, ikisi de yaralandı...

Kim bilir daha ne kadar asansör kazası yaşanmıştır. Yine geçenlerde, bir hastamızı ziyaret amacıyla gittiğimiz hastanenin asansöründe kapasite fazlası karı kocayı inmeye ikna edemedik, eşimle inmeyi yeğledik...

* * *

Ne yolları, ne üst geçitleri, ne asansörleri kullanmayı biliyoruz. Kuzum biri söylesin, biz Hindistan mıyız!

Okullar gangster yatağı değil

Millî Eğitim'de neler oluyor Allah aşkına...

Öğretmen öğrenciyi dövüyor, öğrenci öğretmeni...

Kavga, darp, saldırı bitmiyor...

15 yaşındaki çocuk pompalıyla arkadaşını vuruyor; bir diğeri, reddedilince kız arkadaşını bıçaklayıp kaçıyor...

Bilim yuvaları gangster ruhlu bireyler yetişsin diye kurulmuş kurumlar değil ki...

* * *

Bu çirkin ve tehlikeli ortamı topla oynar gibi müfredatla oynayanların hazırladığı kanısındayım...

Hiçbir ana baba evlâdını okula, haydutluk yapsın diye göndermez, hiçbiri oğlunun sırtını sıvazlayıp "Aslanım benim, iki üç kişiyi devirmeden gelme" diye etkilemez, tetiklemez ...

Ama okul hayatı da, eğitim anlayışı da öyle değil; onlar müfredatla oynayarak kitapları kabadayılık efsaneleriyle doldurup yeniden yazdırdılar ve bugünkü iğrenç ortamı hazırladılar...

Bakalım pirincin taşını nasıl ayıklayacaklar...

CEVAP İŞTE BU

Okurlarım, "15 yıl öncesinde bugün yaşanan rezilliklerin, kepazeliklerin, hırsızlıkların, uğursuzlukların, zimmetin, rüşvetin, terörün zerresi yoktu, bugün hepsi var, neden" diye soruyor...

İlahi dostlar...

15 yıl önce hayatımızda AKP de yoktu

Yazarın Diğer Yazıları