Binali Bey'in itirafları!
Başbakan Binali Yıldırım, "Irak'ta otorite olmazsa, Suriye'de otorite olmazsa, devlet olmazsa biz güvende olamayız. Onun için işe ilişkilerimizi düzeltmekle başladık." dedi.
Aslında bu sözler itiraftır! Neyin itirafı? AKP iktidarı başından beri ABD'nin baskısıyla Suriye'deki devleti yıkmaya çalıştı! Öyle ki Şam'daki Emevi Camii'nde namaz kılmaktan bile söz ettiler. Bunun için dünyanın dört bir tarafından gelen istihbarat güdümlü teröristlerin, Türkiye üzerinden Suriye'ye geçmesine göz yumdular! Suriye'de kan gövdeyi götürürken, Türkiye'ye 3.5 milyon mülteciyle birlikte terör de ihraç edildi. Hatta Irak'ın kuzeyinde kurulan Barzani devletine Suriye'nin kuzeyine kurulan PYD kantonları eklendi, Türkiye güneyinden kuşatıldı!
***
Bu kuşatmanın yarılması gerekiyordu ve Fırat Kalkanı operasyonu artık bir mecburiyetti. Fakat bir Rus uçağı, Türk pilotları tarafından hava sahası ihlali gerekçesiyle düşürülünce operasyon gecikti. Sonunda Rusya ile ilişkiler yeniden kuruldu ve kuşatma yarıldı ama bu defa da "15 Temmuz kaos senaryosu" devreye sokuldu. Türk ordusu zaafa uğratılmak isteniyordu ki kuşatmaya müdahale edemesin! Türk ordusu buna rağmen kuşatmayı kırdı ve El Bab'a kadar yürüdü. Bunun üzerine terörün düğmesine basıldı.
Yıldırım, "Dünyada aynı anda bu kadar terör örgütüyle mücadele eden hiçbir ülke yok. Bunun sebebi ne? Bunun sebebi; emperyal hayallerin ülkemizin civarındaki komşularımız üzerindeki hesaplarıdır. Suriye'de, Irak'ta son 5-6 yıl içerisinde yaşanan istikrarsızlık, otorite boşluğu terör örgütleri için mükemmel bir ortam oluşturmuştur. Burada en büyük zararı gören ülke de Türkiye olmuştur." dedi.
Biz başından beri, uygulanan politikadan en çok zarar gören ülkenin Türkiye olacağını söylüyor ve uyarıyorduk; "Suriye'deki sözde muhalif, gerçekte terörist olan grupları desteklemeyin" diyorduk. Şimdi bu kadar tahribattan sonra aynı çizgiye geldiler!
***
Yıldırım, "Şimdi dünya, 'DEAŞ' diyor, DEAŞ yatıyor, DEAŞ kalkıyor... Onlar yalandan mücadele ediyor, lafını yapıyor. Mücadeleyi yapan, sadece Türkiye... Amerika'nın da bir halt ettiği yok, diğerlerinin de bir şey yaptığı yok. Laftan başka bir şey yok. YPG'ye PYD'ye açıkça silâh veriyorlar, 'Türkiye'de daha fazla anarşi olsun, daha fazla terör olsun' diye. Bu dostluğa sığmaz. Yeni yönetimden beklentimiz artık bu kepazeliğe bir son vermesi. Biz yeni yönetimi sorumlu tutmuyoruz bundan. Çünkü bu Obama yönetiminin marifetidir." diyerek terörün arkasında kimin bulunduğu da resmen açıklamış oldu.
Hatta "Terör örgütünü kullanarak terörle mücadele etmek, mafyayı kullanarak mafyayı alt etmek gibi bir şey" diyerek Amerika'nın nasıl bir "mafya devleti" olduğunu hatırlatmış oldu!
"Türkiye ile mi bir olacaksınız, bu alçak terör örgütlerine kucak mı açacaksınız?" diye de sordu.
***
Yıldırım, bütün bu değerlendirmelerini gölgeleyen sözler de söyledi ve "Sayın Kılıçdaroğlu, 'Bu bir rejim değişikliğidir' diye ısrar ediyor? Düşündüm, düşündüm, haklı olduğuna karar verdim bir ölçüde. Doğru, bu bir rejim değişikliği... İşte bu Anayasa değişikliği ile son vesayet kalıntılarını da Anayasa'dan temizliyoruz" diyerek, asıl kendilerinin Meclis'i devreden çıkarıp tek adam yönetimine giderek Türkiye'yi bir kişinin vesayetine bırakmak yolunu seçtiğini örtmeye çalıştı.
Yıldırım, sosyal medyada kin ve nefret söyleminde bulunan gençlere de ricalarda bulundu "istirham ediyorum" demek zorunda kaldı.
"Kindar gençlik" yetiştirirseniz, bu gençlerden altı binini, maaş vererek sosyal medyada muhalifleri sindirsinler diye görevlendirirseniz, işte böyle durumlara düşersiniz!