Bi susun artık!
Türk Milliyetçileri Hayır Diyor Platformu'nun önceki gün Ankara'dan resmen başlattığı referandum kampanyasına destek vereceğini ilan eden isimler:
***
Mevcut MHP yönetiminin de büyük bölümünün, hayatlarının bir döneminde elini illaki öptüğü, önünde illaki ceket iliklediği Prof. Dr. Mustafa Kafalı Hoca "HAYIR" diyor;
"Hayır" diyenleri insafsız bir sınıflandırmayla itibarsızlaştırmaya çalışanlara soruyorum:
Kafalı Hoca, referandum literatürüne yeni eklenen tanımla "paçavra" mıdır?
***
Ramazan Mirzaoğlu, Hüsnü Yusuf Gökalp, Enis Öksüz, Abdülkadir Akcan, Şuayip Üşenmez, Sadettin Tantan...
Bu isimler MHP'nin de ortağı olduğu koalisyon hükümetinde, kimi MHP'li olarak bakanlık yaptı.
"Terörist" olabilirler mi?
De ki olabilirler, MHP'ye sormazlar mı;
Sen nasıl potansiyel teröristleri bakan yaptın?
***
Cihan Paçacı...
Adi bir kumpasla tasfiye edilene kadar MHP Genel Başkanı'nın en yakınındaki isimler arasındaydı...
Partinin genel sekreteriydi...
"Hain" olabilir mi?
De ki olabilir, MHP'ye sormazlar mı;
Onca yıl neden bu haini besledin?
***
Durmuş Yılmaz...
Eski Merkez Bankası Başkanı...7 Haziran 2015 seçimlerinde milletvekili adayı yapılmak üzere neredeyse davul zurnayla getirildi MHP'ye...
Nuri Okutan; "devletin valisi"ydi, aynı tantanayla MHP kadrolarına dahil edildi.
İsmail Ok; vekil yapılmadan önce partinin belediye başkanlığını yaptı.
Bu insanlar gaflet içinde olabilirler mi?
De ki olabilirler, MHP'ye sormazlar mı;
Vatan söz konusu olduğunda gaflete düşebilecek kadar idraksiz bu kişileri niçin TBMM'ye taşıdın?
***
Yılma Durak...
Her şeyi diyebilirsiniz bu çilekeş adam için, zaman içinde bambaşka dilimlerine savrulmuş olabilirsiniz ideolojiler yelpazesinin. Ama, "vatan, millet, devlet düşmanı" diyebilir misiniz ona?
***
Osman Pamukoğlu...
"Efsane Komutan"...
Emekli Tümgeneral...
HEPAR'ın onursal genel başkanı...
O kalleş terör örgütüyle mücadelede "unutulanlar dışında yeni bir şey olmadığını" onun sayesinde öğrendi Türkiye...
Sayesinde "Kan Uykusu"ndan açtı gözlerini gerçeklere...
Bu kahraman Türk askeri PKK'yla aynı cephede olabilir mi?
***
Engin Alan...
"Efsane Komutan"...
Eski Özel Kuvvetler Komutanı...
Emekli Korgeneral...
Eski MHP İstanbul Milletvekili...
Balyoz şeref madalyası(!) sahibi...
"Devletim öyle istiyorsa yatarım" dedi; yıllarını, mevcut iktidarın şimdi FETÖ dediği yapıya yol vermesiyle kurulan kumpas yüzünden zulümhanelerde geçirdi.
Bu kahraman Türk askerine "PKK da hayır diyor" uydurmacasıyla "terörist" yaftası mı yapıştıracaksınız bir kere daha!
***
Çağrı Türkeş...
Tuğrul Türkeş kadar... Ahmet Kutalmış Türkeş kadar...
O da evladı değil mi "Başbuğ"un?
"Soysuz" dediğinizde mesela "Hayır"cılara; alınmaz mı? Kırılmaz mı?
***
Ve Yusuf Halaçoğlu...
MHP Kayseri Milletvekili...
Ama ondan önce Türk Tarih Kurumu'nun eski Başkanı. Bu görevi sırasında belki de en büyük desteği MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den almıştı.
O nedenle, hiç kimse bilmese Sayın Bahçeli bilir Yusuf Hoca'nın "Türklüğün bekası" hilafına bir tavır almayacağını, alamayacağını...
Onca hizmeti Türk tarihine silip atacak mıyız şimdi bir kalemde?
***
Bir kere daha yazıyorum:
Bir de 17 Nisan sabahı var.
Sonuç ne çıkarsa çıksın; biz hepimiz aynı ülkenin evlatlarıyız.
Sonuç ne çıkarsa çıksın; 17 Nisan sabahı hepimiz aynı mahallede oturmaya devam ediyor olacağız; yüz yüze bakacağız, istesek de istemesek de bir gün yeniden kesişecek yollarımız, değecek gözlerimiz birbirine...
Bu sebepten dolayı...
Ne olur...
Allah rızası için...
Yapmayın!
Hiçbir temeli olmayan, mesnetsiz, ayıplı ithamlarla, bu ülkenin milliyetperver insanlarını, sırf "hür iradeleriyle" karar vermek istiyorlar diye itip kakmayın.
Bir susun...
Susun ki duyabilsin millet vicdanının çığlığını...
***
Çocuk gözüyle soykırım
-------
25 yıl oldu;
Koca koca adamlar beceremediler anlatmaya dünyayı.
Beceremiyoruz yazıya dökmeyi, hangi sözcüğü kullansak tarifte çaresiz kaldığı o acıyı.
Çocuklar nasıl yaptılar, nasıl yapabildiler bilmiyorum ama "Hocalı Soykırımı"nı resmetmişler.
Azerbaycan İstanbul Başkonsolosluğu'nun organize ettiği "Çocukların gözüyle Hocalı Soykırımı" sergisi, yarın 16.00'da, İstanbul Deniz Müzesi'nde açılıyor...
Gidiniz.
Masumiyet de açığa çıkar, vicdanımıza batar belki; masumiyetin nasıl katledildiği!