Bedeli kim ödüyor, kim şehit oluyor?

Rusya Başbakanı Medvedev, Kırım'da emeklilerin zam talebine "Paramız yok, dayanın" diye cevap verince Rus mizahçı Semyon Slepakov, bu çağrıyı hicveden bir şarkı yazdı. Şarkı ilk gün 1 milyon 750 bin kişi tarafından izlendi.

Şarkıda, hükümetin aralıksız olarak çalıştığı fakat yine de parasının olmadığı belirtildikten sonra, "Paramız yok, dayanın" sözleri nakarat olarak tekrarlanıyor.

***

İstanbul'daki terör saldırısından sonra Tayyip Erdoğan da "Tabii ki şehitlerimiz var. Ciğerimiz bu noktada hakikaten kan ağlıyor ama her şeyin bir bedeli var. İlk insanla başlayan bu mücadele kıyamete kadar sürecek. Yani bunun öyle şu anda bitti, biter diye bir durum da yok. Bunun minimize edilmesidir aslolan" dedi.

Tıpkı maden kazalarını "Bu işin tabiatında var" veya "takdiri ilâhi" nakaratıyla izah etmeleri gibi değil mi? Türkler, kıyamete kadar terörle mi boğuşacak?

Erdoğan, "Çözümümüz yok. Şehit olacak gençler yetiştirmeye devam" demiş olmuyor mu?

Polis veya asker... Burada bedeli kim ödüyor? Milletin çocukları değil mi? Peki sizin çocuklarınız ne ödüyor?

Hayır, böyle bir mantık kabul edilemez.

***

PKK terör örgütüne çözüm sürecinde hazırlanma, bölgede yığınak yapma zamanı tanıyan güç, AKP iktidarıdır ve haklarında CHP tarafından teröre yardım ve yataklık etmekten suç duyuruları yapılmıştır!

IŞİD terörünün Türkiye'yi hedef almasında da "Esad'ı devirmek için şeytanla bile iş birliği yapmak" diye ifade edilebilecek AKP'nin dış politikasının payı yüksektir!

Terörle mücadele elbette sürmelidir, ancak terörün kıyamete kadar süreceğini iddia etmek, doğru değildir! Terörün kaynaklarını kurutursanız, ABD, Avrupa ve İsrail'i "İslâmi söylemlerle terör örgütleri kurup, İslâm dünyasını istikrarsızlaştırmak" politikasından vazgeçmeye mecbur ederseniz, IŞİD terörü o gün biter! Diğer örgütlerin arkasında başka ülkeler varsa, onları da köşeye sıkıştırmak mümkündür.

AKP iktidarının çizgisi "Ankara'nın şerrinden Brüksel'in veya Washington'un şefaatine sığınmak" idi. Bu yüzden, ABD, Avrupa ve İsrail karşısında millî bir politika takip edemezler! Yaptıkları gizli anlaşmalar açıklanır diye korkarlar!

Biliyorsunuz ABD Dışişleri Bakanı ile "iki sayfalık, dokuz maddelik gizli bir anlaşma" imzaladığını söyleyen Abdullah Gül idi.

***

AKP iktidarı ekonomiye Uganda'da çözüm arayacak kadar çaresiz değildi. Her sene, mutlaka, ülkeye sıcak para girmesini sağlarlardı. Bu defa Rusya ile krizi kendileri çıkardıkları için turizmden gelen para de kesildi.

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, İstanbul'daki terör saldırısını kınarken Rusya ile ilişkilerin şu andaki gibi sürdürülemeyeceğini belirterek "Bir şekilde, akılla bunun üstesinden geleceğiz" dedi.

Buradaki "bir şekilde" ifadesi, aslında Tayyip Erdoğan'ın ne yapacağını bilememenin yansımasıdır.

Fakat Zeybekçi aslında Türkiye'nin etrafında neler olup bittiğini ve çıkış yolunu çok iyi biliyor. İşte sözleri:

"Bu süreçte istiyorlar ki, 'siz kendi problemlerinizle uğraşın, biz de burada operasyonumuzu yapalım, yeni haritalar çizelim.' Kavga bu. Kavganın altında yatan diğer şeyler de 'Türkiye'nin gerek ekonomik gerek siyasi sürekli edilgen bir şekilde sömürülmeye devam edilmesi.' Biz etken bir ülke olmak zorundayız. Yoksa bizi Anadolu'da barındırmazlar, Türkiye'yi güvence altında, müreffeh bir ülke halinde tutmak istiyorsak, etrafımız da refah içinde olmalı, özgür olmalı. Bunları da sağlamak zorundayız."

Peki ama Türkiye'yi komşularıyla kavgalı hale getiren de aynı iktidar değil mi? Tayyip Erdoğan'ın dış politikası değil mi?

Yazarın Diğer Yazıları