Baykal'dan tarihî ihtar!
CHP'nin eski Genel Başkanı Deniz Baykal'ın son Meclis konuşmasını dinlediniz mi?
Ben önceki akşam Halk TV'de tesadüfen dinledim. Tekrarını veriyorlardı. Konuşma ayrıntılarına kadar düşünülmüş, laf kalabalığına boğmadan, mücmel tarihî bir ikazın ötesinde, ileriye yönelik bir suç duyurusudur.
Ak Parti, istikrar ve birlik gerektiren bir zamanı kollayarak Yargıtay ve Danıştay'da dengeleri alt üst edecek, kendisine, daha açığı Saray'a bağlayacak, kanun değişikliğini, aldığı yüzde 49'a ve çıkardığı 317 milletvekiline güvenerek yapacak. Yürekleri kanatacak, vicdanları kanatacak, akılları durduracak, insanları çaresiz bırakacak bir düzenleme.
Kim kime güvenecek ve kim "Ankara'da hâkimler var!" diyebilecek?
Bir örnek MHP içinde yaşananlar... Delegenin kahir ekseriyetinin ötesinde, MHP'ye gönül vermiş milyonların yüzde 99'unun iradesi, ilgisiz kıyı-bucak hâkimlerinin iki dudağı arasına terk edilmiştir. Saray'la iş birliğine giren Balgat Mukîmleri, bazı hâkimlere istedikleri kararları çıkarttırabilmekte, kongre tutaklarını, karar verecek mercilerde bekletebilmektedir.
Bu hâlde bile hukuk dumura uğramışken, Ak Parti'nin mahkemeleri, Anayasa'ya aykırı, kökten değiştirmeleri, düşünün artık, nasıl facialara yol açacaktır.
Elimde gazeteci Altan Öymen'in "Öfkeli Yıllar" kitabı var. Merakla okuyorum. Yaşadıklarını, şahit olduklarını naklettiği kitabının üçüncüsü. 612 sayfa. İlk gazetecilik yılları Demokrat Parti'nin ilk dönemleri. CHP'li Altan Öymen, hâdiseleri olduğu gibi veriyor, şerhini düşmekle beraber, soğukkanlı tespitlerde bulunuyor. Cemiyette kırılma hat safhada, kayırma hat safhada... İnsanlar kahvelerini bile ayırmışlardı. Sonu çok kötü geldi. Darbe öyle damdan düşer gibi yapılmıyor, Türkiye'de yapılmış her darbenin bir zemini vardır.
Altan Öymen, kitabında, TBMM'deki kanun görüşmelerini, tartışmaları da sık sık veriyor. Bugünkü tartışmalara çok sayıdaki örneği bu kitapta bulabiliriz.
Deniz Baykal 6 yıldır, kürsüye çıkmıyormuş. Tecrübeli politikacı, tehlikeyi görüyor. Tecrübesini aktarma ihtiyacı duyuyor. AKP'liler (yani "Saray") Deniz Baykal'ın konuşmasını hayra yorabilecekler, kendilerine ders çıkartabilecekler mi? Onların tek derdi var: Bütün mahkemeleri, bütün müesseseleri ele geçirip ebediyen iktidarda kalmak. İktidardan düştükleri an, onları -kendileri açısından- öyle büyük bir tehlike bekliyor ki, mahkemelere çıkacaklar. Bütün dertleri 17/25 Aralık yolsuzluk-hırsızlık dosyalarını yedi kat yerin altına gömebilmek. Nereye gömersen göm, o yerlerin koordinatları birilerin elinde yine; eşeleyip çıkartacaklar, hesap soracaklardır.
Baykal, meseleyi baştan alıp zamanımıza getiriyor:
"Tabiî hâkim ilkesi tahrip edildi. Sulh Ceza Hâkimlikleri kuruldu. DGM- Özel Yetkili Mahkemeler, son olarak sulh ceza hâkimlikleri ihdas edildi. Masumiyet karinesi ihlal edildi. Tutukluluk tedbir olmaktan çıktı; cezaya dönüştü; delilden sanığa değil, sanıktan delile gitme yöntemine geçildi; gizli tanık üretildi (hükümlülerle pazarlık yoluyla); CD'ler ve ıslak imzalar imal edildi; iddianameler emniyette hazırlandı, emniyet savcılıkta ve hatta mahkemede davaları yönlendirdi. Sonucunda; Genelkurmay Başkanı terör örgütü yöneticisi olarak suçlandı ve müebbet hapse mahkûm oldu. Yargı, TSK, Deniz Kuvvetleri, aydınlarla hesaplaşmaya alet edildi."
Baykal'ın konuşmasını değerlendirmeye devam edeceğiz.