Batı Ankara'yı sildi
İlk defa Türkiye Cumhuriyeti'nin bir bakanı Avrupa Birliği ülkesi Hollanda'dan sınır dışı edildi. İlk defa bakanların uçuşları engellendi, kendilerine otel odası bile verilmedi.
Olacak iş değil, diyeceksiniz. Ama oldu!
Hemen bütün Avrupa harekete geçti. Tavır Türkiye'ye mi, Ak Parti hükûmeti nezdinde Saray'a mı?
Şu zamanda millî birlikten dem vurulur, hepimizden Avrupa'ya karşı bir öfke seli beklenir.
Bizlerden Avrupa'ya karşı öfke seli bekleyenler, "hayır" diyecekleri "öteki" görüyor ve 40-50 milyonu teröristler, dinsizler diyerek İslâmı ifsat etmekten geri durmuyorlar. (Ak Parti fetvacısı bir Prof.'un akıllara seza fetvasını bu köşede vermiştim.)
Avrupa'ya arada öfkelenilir.
1998'de, PKK kurucusu Abdullah Öcalan İtalya'da bir villada ağırlanırken, Türkiye'de İtalya'yı protestolar birbirini takip ediyor, İtalyan malları sokaklara atılıyor, çiğneniyor, yakılıyordu.
Türkiye'den bakınca normal görüyorsunuz da, İtalya'dan bakınca bu tür protestolar tuhaf, hatta gülünç geliyor.
Önce Türkiye'den, sonra İtalya'dan neler olup bittiğini gözlemiş ve farkı aleyhimizde görmüştüm.
Daha şuurlu bir protesto nasıl yapılabilir? Onu da bilmiyorum ama protestonun eğitim ve gelişmişlikle ilişkisini bu kargaşa sırasında anladım; Batı'nın tavırlarına karşı sokaklara dökülmeleri, mallarını boykot etmeleri anlamsız buldum. (Benim protestom, İtalya'da, eski ve önemli bir gazeteye PKK'nın içyüzünü anlatan bir yazı yazmak olmuştu. Diğer Türk gazeteciler, ne yazık ki, A. Öcalan'dan röportaj kapma yarışına girmişlerdi.)
Ak Parti muktedirleri, Avrupa'da karşılaştıkları muamelelerle, Türkiye'de, "hayır" diyeceklerini açıklayanlara uyguladıkları muameleleri bir kıyaslasınlar.
Avrupa ülkelerinin Ak Partililere karşı tavrını şuuraltında Türklere karşı bir tavır olarak okusak da -bu hususu "Şark Meselesi" çerçevesinde sık sık dile getirdim- özelde Ak Parti yönetimine duyulan bir hınçtır. (Bu hıncı körükleyen saiklar var.)
Hatırlatayım: 2008'de, Avrupa'da, sandık koyulup oy atılması istenirken bir de kanun vaz edilmiş: "Yurt dışında ve yurt dışı temsilciliklerde seçim propagandası yapılamaz." denmiştir.
Avrupalılar, "Hani siz propaganda yapmayacaktınız?" diye mi engelledi, yoksa Ankara'yı sildiği için mi?
Ak Parti muktedirleri, Avrupa'nın tavrını kendi lehlerine çevirmeye çalışıyorlar.
Bütün bağlantımız Avrupa'yla... 16 Nisan, ya kopuşun ya normalleşmenin başlangıcıdır. "Tek adam" Türkiye'ye hâkim olursa, "Saddamlaşma"nın ötesinde, Anayasa'nın tamamen ortadan kalktığı, dünyada örneği olmayan bir yönetim gelecektir.
Ve Avrupa bu yönetimi sorgulayacaktır. Biz ne kadar "Ey Avrupa! Irkçısın, yabancı düşmanısın!" diye yaygara koparsak da, onlar, "Siz önce kendinize bakın!" diyecekler, bu defa "demokrasi"yi bahane ederek engeller çıkaracaklardır.