Başbakan Erdoğan’ın Ermeni mesajı

AKP Hükümetinin 2015 yaklaşırken, Ermenilerin bütün dünyada yapılacak Ermeni propagandasına karşı hiçbir önlem almadığı ilgili bürokratik makamlar tarafından şikayet edilerek dile getirilmekteydi. Bu durumun nedenini, 22 Nisan 2014’de www.21yyte.org’da yayınlanan, “2014 Türkiye: Küresel, Bölgesel ve Ulusal Jeopolitik Değerlendirme” başlıklı yazıda şu şekilde izah etmiştik:
“Öte yandan Türkiye’nin Ermeni psikolojik savaşı ile mücadele konusunda strateji yoksunluğu ve hazırlıksızlığı ciddi dış politik sorunları da beraberinde getirebilir. Ankara’nın hazırlıksızlığının da bir politika olduğunu düşündürecek gelişmeler vardır. AKP Hükümetinin 2013’de tehciri kınayan açıklamaları, derinden gelişen “Biz değil, İttihatçılar yaptı” söylemi 2015’de genel seçimlerden sonra Ankara’nın Ermeni soykırımı iddialarını “yumuşak geçiş” ile kabul etme ihtimalinin olduğunu göstermektedir.”
Bu tespitin açıklanmasından bir gün sonra Başbakan Erdoğan’ın Ermenilerden dolaylı bir özür niteliğinde yaptığı açıklama, bir gün önce yaptığımız tespiti doğrular niteliktedir. Bir süreden bu yana AKP Hükümeti ve hükümetin entelektüel zemini Ermenilerin sözde soykırım iddialarını kabul edebilecekleri bir zemin arayışı içindeler. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun açıklamaları da bu zemini temsil etmektedir. Bu arayışın zeminlerinden birisi de Dışişleri Bakanlığı’nın teşviki ile bir Ankara üniversitesinin “Ermeni Meselesinde Yeni Arayışlar” başlığı ile bir panel organize etmesiydi.
AKP Hükümeti’nin Ermeni meselesinde de “ezber bozarak” Erivan ile Azerbaycan’ı küstürmek pahasına girdiği müzakere süreci başarısız olunca, 2015 yaklaşırken Başbakan Erdoğan’ın içinde olduğu yeni arayışın ilk sonucu 23 Nisan 2014’de Ermenilere tehcirin yıldönümü vesilesi ile örtülü özür dilenmesi ile ortaya çıktı. Erdoğan mesajında, “Her din ve milletten milyonlarca insanın hayatını kaybettiği I. Dünya Savaşı esnasında, tehcir gibi gayr-ı insani sonuçlar doğuran hadiselerin yaşanmış olması, Türkler ile Ermeniler arasında duygudaşlık kurulmasına ve karşılıklı insani tutum ve davranışlar sergilenmesine engel olmamalıdır” dedi.
Başbakan Erdoğan’ın tehcir ile ilgili dolaylı özrü Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun 12 Aralık 2013’de Erivan’da katıldığı ve kapının önündeki protestolardan dolayı otelin arka kapısından girdiği Karadeniz İşbirliği Örgütü toplantısı vesilesi ile yaptığı açıklama ile birlikte düşünülmelidir. Davutoğlu bu açıklamasında “İttihatçıların yaptığı şey doğru bir olay da değil, gayri insanidir. Tehciri hiçbir zaman benimsemiyoruz. Ama alıp da o tehcirden geriye doğru tarihi yazınca bu sefer bu taraftakiler de Ermeniler tamamen vatana ihanet eden dolayısıyla da tehciri hak etmiş bir kitle olarak gören bir kolektif bilinç oluşuyor” diyerek, İttihatçılardan adeta NAZİ’lerden bahseden Federal Almanya Dışişleri Bakanı gibi bahsetmiştir. Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun tehcir için “gayri insani” kavramını kullanmış olmaları bir tesadüf değil, yeni bir siyasettir.
Sadece Davutoğlu’nun Erivan’da yaptığı bu açıklama doğru dürüst bir devlet mekanizmasının çalıştığı bir ülkede bir Dışişleri Bakanının istifasını getirmelidir. Ancak bu cümle öylesine söylenmiş bir cümle değildir. Zihin dünyasında İttihat ve Terakki ile PKK’yı bir tutan bir Dışişleri Bakanının “Ermeni soykırımını biz yapmadık, İttihatçılar yaptı” demesi hiç te zor değildir. Bu yaklaşımın Türkiye’nin Ermeni sözde soykırım iddialarına yönelik politikasına adım adım hakim olduğu görülmektedir.
Başbakan Erdoğan, 1915 olayları tehcir sırasında hayatını kaybeden diğer Osmanlı halklarından ayırarak, Ermeni halkına ayrıca taziye dileklerini iletmiştir. Erdoğan şöyle demiştir: “Kadim ve eşsiz bir coğrafyanın benzer gelenek ve göreneklere sahip halklarının, geçmişlerini olgunlukla konuşabileceklerine, kayıplarını kendilerine yakışır yöntemlerle ve birlikte anacaklarına dair umut ve inançla, 20. yüzyılın başındaki koşullarda hayatlarını kaybeden Ermenilerin huzur içinde yatmalarını diliyor, torunlarına taziyelerimizi iletiyoruz.”
Başbakan Erdoğan, Ermeniler tarafından gerçekleştirilen ayaklanmalarda katledilen Türklerden bahseder iken Türk Milleti yerine, Osmanlı kavramına vurgu yapmıştır. Erdoğan şöyle demiştir: “Aynı dönemde benzer koşullarda yaşamını yitiren, etnik ve dini kökeni ne olursa olsun tüm Osmanlı vatandaşlarını da rahmetle ve saygıyla anıyoruz.”
Başbakan Erdoğan’ın “Osmanlı vatandaşı” vurgusunu birkaç kez de tekrarlandığı görülmektedir: “Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarının hangi din ve etnik kökenden olursa olsun, Türk, Kürt, Arap, Ermeni ve diğer milyonlarca Osmanlı vatandaşı için acılarla dolu zor bir dönem olduğu yadsınamaz.”
Başbakan Erdoğan’ın mesajında, yine Türk Milleti kavramı yerine “Osmanlı vatandaşlarına” diyerek acıların yarıştırılamayacağından bahsetmiştir. Erdoğan, “Adil bir insani ve vicdani duruş, din ve etnik köken gözetmeden bu dönemde yaşanmış tüm acıları anlamayı gerekli kılar. Tabiatıyla ne bir acılar hiyerarşisi kurulması ne de acıların birbiriyle mukayese edilmesi ve yarıştırılması acının öznesi için bir anlam ifade eder. Atalarımızın dediği gibi ‘ateş düştüğü yeri yakar’. Osmanlı İmparatorluğu vatandaşı herkes gibi Ermenilerin de o dönemde yaşadıkları acıların hatıralarını anmalarını anlamak ve paylaşmak bir insanlık vazifesidir” demiştir.
Erdoğan, Türklerin acılarını Osmanlı kavramı içine gömer yanına Kürt ve Arap diyerek önemsizleştirirken, (tabii ki Kürt aşiretleri de Ermeni saldırılarından nasiplerini almışlardır. Ancak Ermenilerin saldırılarının esas hedefi silahlı Kürt aşiretleri değil, erkekleri askere gitmiş olan yerleşik Türkler olmuştur.) Ermenileri bir millet olarak ön plana çıkarmıştır. Mektupta Türklere yönelik katliamlar için Ermenilerin duyması gereken üzüntü ve dilemesi gereken özür konusunda en ufak bir ima yoktur. Bu mektup kapsamlı ve Ermeni tezlerini etkisiz hale getirmeyi planlayan bir stratejinin parçası değil, Kıbrıs’ta ve PKK ile müzakerelerde olduğu gibi 2014-2015 sürecinde verilecek üç temel tavizin Ermeni ayağının göstergesidir.
ABD Başkanı Obama 6 Nisan 2009’da TBMM’de yaptığı konuşmada, “Ermenistan ile sorunlarınızı çözün, Kürtlerin haklarını verin ve Barzani ile ilişkilerinizi düzeltin, Heybeliada Ruhban Okulunu açın” mesajlarını vermişti. Heybeliada Ruhban Okulu yakında açılacak. PKK ile müzakereler ilerliyor. Ermenistan süreci dün yapılan açıklamadan sonra görüldü ki ilerliyor. Kıbrıs konusunda Annan Planı ile toprak vermeye hazır olduğunu gösteren (Ege’de 2004’de Yunan işgaline giren Türk adalarından hiç bahsetmiyorum) AKP Hükümeti, Yunan-Rum direnişinden dolayı 2004’de veremediğini 2015’de fazlası ile vermeye hazırlanıyor.

Yazarın Diğer Yazıları