Bankaların zararı da halkın sırtına binecek
Bankalar ekonominin kan damarlarıdır. Ekonomik krizler her zaman bankalardan başlamıştır.
En son örneği, 2008'de ABD'de başlayan dünya finansal krizinde yaşandı. ABD'de 5 büyük banka kurtarıldı, bir büyük banka da iflas etti.
2001 krizinde Türkiye'de 28 banka battı.
20 Temmuz'da, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Raiting, 24 Türk bankasının notunu düşürdü. Yabancı sahiplik ilişkisi olan bankaların notunu BBB-'den BB'ye indirdi. Devlet bankalarının notunu ise BB+'dan BB-'ye düşürdü.
BB+, BB ve BB- Fitch Raiting'in "yatırım yapılamaz spekülatif'" derecesidir. BB-'den sonraki not B+'dır ve ''son derece spekülatif '' demektir.
25 Eylül'de uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's Investors Service de 9 Türk bankasının uzun vadeli döviz cinsinden mevduat notunu "B1"den "B2"ye düşürdü.
Moodys'in B2 notu, ''yatırım yapılamaz son derece spekülatif '' kademesindeki 3 not arasında orta sırada yer alıyor.
Ekonomik sorunlar önce kredilerden başlıyor ve bankaları etkiliyor.
Önce siyasi iktidarın kamu bankalarını medya satışlarında kullanması ve sonra seçimlerde KOBİ kredilerine zorlaması şimdi de TL'nin yüzde 40 değer kaybetmesi bankaları zora sokmuştur.
1- Bankaların dış borçlanma imkanları zayıfladı.
* Dünyada likidite daralması ve borç verilebilir fonlarda azalma var.
* Bazı bankaların yurt dışındaki tahvillerinin yüksek oranda değer kaybettiği anlaşılıyor.
* Türkiye tahvillerinin dış borç risk swapı yüksektir. 4 Eylül'de 574 baz puana yükselmişti. Dün 379 baz puanda idi. Bu nedenle artık bankalar daha yüksek faizle dış kredi bulabiliyorlar.
* İlgililer döviz kredilerinin TL'ye çevrileceğini beyan ediyor. Eğer gerçekleşirse bankalar yurt dışına olan borçları için dövizi nereden bulacak
2- İçeride kredilerin dönme riski arttı.
* Yeni Ekonomi Programı verilerine göre, özel sektörün 216 milyar dolar borcunun yüzde 51'i bankalara olan borçtur. Bu borçların TL maliyeti kur artışından dolayı, aynı oranda arttı..
* Banka kredilerinde yapılandırma talebi arttı. Konkordatoya giden şirket sayısı arttı. Yetmedi bir de mevzuatta herkes ifadesinden dolayı özel şahısların da konkordatoya gidebilecekleri tartışılıyor.
* Kobilere seçim popülizmi için dağıtılan kredilerin de dönmeme olasılığı yüksektir. Devlet kefaleti de olsa, yüzde yüz değil ve sistem gecikmeli çalışır. Dönmeyen krediler likidite daralması yaratır.
* Bankalar kredileri kıstılar. Bizzat finansman sorunu özel sektör firmalarını ve üretimi daraltacak ve ekonomide durgunluğa neden olacaktır. Ekonomide durgunluk da ters döner ve dönmeyen kredi oranını artırır.
Bankalarla ilgili alınan birtakım önlemler var;
BDDK, 15 Ağustos 2018 tarihli resmi gazetede, "Finansal sektöre olan borçların yeniden yapılandırılması" konusunda yönetmelik yayınlandı. 2 yıl devam edecek uygulamada, BDDK'nın mali durumlarını inceleterek uygun gördüğü şirketler, yeniden yapılandırmaya gidebilecekler.
Bakanın belirttiğine göre, sorunlu krediler ayrı bir şirkette toplanacak. Karşılığında hazine kağıdı verilecek. Bunun anlamı siyasi popülizmle dağıtılan tüketime, eğlenceye, lüks harcamaya giden kredilerin maliyetinin 80 milyona sosyalize edilmesidir.
Bir toplumda zararlar sosyalize edilirse, o toplumun kârların da sosyalize edilmesini isteme hakkı doğar.