Balinaların karaya vurması örneği
Başkanlık seçimlerindeki gidişat bana doğanın en büyük canlılarını hatırlatıyor. Her parti ayrı başkan adayı çıkarma hesaplarında. Öncelik CHP'de. Delege olayını tamamlayan Kılıçdaroğlu'nun gönlünde yatanı ise iyice şekillendi. Yakın çevresindekilerin gazıyla başkan adaylığını ilan etme arefesinde. Hep yazdım; "İkinci tura kalır ama, neticede Erdoğan'a yem olur."
"Siyaset ileriyi görebilme sanatıdır". Başarılı olmanın yolu politik satrancı iyi oynamaktan geçer. Örneğin Muharrem İnce'nin nasıl Kemal Kılıçdaroğlu'na karşı başkanlık şansı yoksa, CHP Genel Başkanı'nın da Erdoğan karşısında kazanma ihtimali bulunmuyor. Demek ki, siyasi liderler öncelikle hadlerini bilecekler. Yol haritasını buna göre belirleyecekler. Burada bir Kafkas anekdotu yazacağım; "Nart -Anka Kuşu- kemiği iyice inceler. Ben bunu yutarım. Ammaa, sonra çıkar mı?" diye kendine sorar. Önemli olan bu.
Kızsak da kızmasak da bu muhasebeyi iyi yapan küçük oluşumlar var. Örneğin BBP. MHP'nin minik versiyonu. Her kritik dönemde iktidarın yanında yer alıyor. 2-3 danışmanlık benzeri ulufelerle yetinmesini biliyor. Anlayacağınız işi böyle hallediyorlar. Hem Türk milliyetçisiyiz diyorlar, hem de T.C.'yi, Andımız'ı yok eden partiyle iş birliği yapıyorlar. Hepsinden önemlisi, destek verdikleri kişinin "Türkçüler de bölücüdür" dediğini unutmuş havasındalar. Onlar da, karaya vuran balinaların en küçükleri.
Ortak aday
Göründüğü kadarıyla "intihar stratejisi" bu ülkeye hiç bir şey kazandırmaz. Ak Parti-MHP iş birliğinin sonuç almaması için muhalefetin ortak aday çıkarması şarttır. Bu sözlerim tüm partiler için geçerli. Anahtar CHP'nin elinde. En büyük sorumluluk Kılıçdaroğlu'nun omuzlarında. Saadet Partisi'nin başlattığı harekete destek vermeli. Hatta büyük küçük demeden her siyasi oluşumun kapısını onlar çalmalı. Hem de vakit kaybetmeksizin.
***
HDP'ye dikkat
Gece Görüşü'nde işlenen konulardan biri HDP'nin durumuydu. Son olarak Leyla Zana'nın milletvekilliği düşürülerek, bu partinin kuşa dönmüş hali meydanda. Yerelden TBMM'deki temsiline kadar biçiliyorlar. Kimilerine göre bu bir "budama". Yani, parlamento seçimlerinde daha da gürleşecekler.
Kişisel düşüncem, HDP'nin baraj sorunu yok. Ortaya atılan "eş başkanlık problemi" nasılsa çözülür. Sonuçta Kandil ile İmralı isimler konusunda mutabakata varırlar.
Kadere bakın ki, Apo'nun avukatı Hasip Kaplan'ın Sırrı Süreyya Önder'in yolunu kesme harekâtı çift hatta dönüştü. "Cin şişeden çıktı" lafının mucidi Kaplan'ın Önder'i Türk kökenli olmakla ithamı -sanki suçmuş gibi- ortalığı karıştırdı. Yine Kaplan'ın Önder'i kapalı kapılar ardında devletin adamı olmakla suçlaması ayrı problem. Kaplan kendi sözlerini ne çabuk unuttu; "Benim eşim de Türk'tür". Evlenirken etnik ayrım yok da siyasi rakip olunca mı sakınca var? Unuttuğu son eş başkan Selahattin Demirtaş bir Zaza'dır. Yani İsmail Saymaz'ın iddia ettiği gibi "orijinal Kürt kimliği" taşımıyor. Bir adım daha ileri gidersek, yakalandığında bebek katilinin söylediklerini anımsayalım; "Annem Türkmen'dir". Herkes birbirine karışmış. Hasip Kaplan'ın getirdiği yeni kritere göre başkanları da "saf kan değil".
İnanç meselesi
Özetle bıraksınlar bu oyunları. Önemli olan insanın ne hissettiğidir. Oğlum Tercüman Koleji'ne başladığının ertesi günü bana sordu; "Baba biz neyiz". Konuyu anladım. Oturdum en ince detayına kadar köklerimizi anlattım. Sonunda da "Biz Türk oğlu Türk'üz" diyerek konuyu noktaladım. O gün, bugündür hiçbir sorunumuz yok. Ortak bestemiz; "Ölürüm Türkiyem".
***
Başa dönüldü
Anayasa Mahkemesi'nin Mehmet Altan ve Şahin Alpay'la ilgili "Hak ihlali var" kararı eski kurguyu gündeme getirdi. Oysa Türkiye'nin en üst yargısı, AİHM'in hükümlerini uyguladı. Ancak bir alt kuruluş ağır cezalar bunu reddetti. Bu konuda "gerekçeyi görmedik" itirazı geçersiz. Önünde sonunda tahliyeye imza atmak zorundalar.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'ın yüklenmesini dinledikten sonra yine işler karışacak. Bu tarz çıkışları daha önceleri bizzat Erdoğan'ın ağzından duymuştuk. Ne zaman ki AYM Başkanı çay toplama peştamalını kuşandı sular duruldu. Görüyoruz ki içilen Doğu Karadeniz demleri meseleyi halledememiş. Bakalım, hortlayan inatlaşma nasıl sonuçlanacak? Hükümet etme konumundakiler yargıya bu kadar müdahale etmemelidir. Unutmasınlar ki şimdi karşı çıktıkları, gün gelir kendilerine lazım olur.
Temennim, başta Nazlı Ilıcak olmak üzere tüm gazetecilerin tutuksuz yargılanmasıdır...
...
ÖZEL NOT: CHP Başkan Vekili Bülent Tezcan'ın nazik telefonuna teşekkür ediyorum. Övgü dolu üslubuna ayrıca minnettarım.