Bakalım ne kadar demokratlar?
Türkiye'de bir türlü dengelenip durulmayan siyaset, bu defa, öyle acele bir seçim kararı aldı ki, daha değişen anayasa hükümlerine uygun kanunlar çıkmadı.
Neden böyle yaptılar?
İnce hesaplar vardı.
İYİ Parti seçime girmeyecekti.
Ekonominin millet üzerindeki ağır baskısı tam olarak hissedilmeyecekti.
AKP kendi yarattığı açığı halktan gizleyerek bir oldu bitti ile seçimi kazanacak ve gene "atı alan Üsküdar'ı geçmiş olacaktı.."
CHP hamle yaptı..
İttifakın tahmin edemediği yerden gelen bu hamle bir anda şok etkisi yarattı..
Güneş Motel'e benzettiler..
Olmadı.
Çünkü Güneş Motel olayında bir ayartma ve sinsi bir pazarlık sonucu, partisinden habersiz milletvekillerinin istifa ettirilmesi vardı. Hâlbuki şimdi durum öyle değildi. Bizzat CHP Parti Grup Başkanı'nın ağzından nedenini açıklayarak 15 milletvekilinin istifasını istemişti. Ardından bu gelişmeyi yine istifa eden CHP parti sözcüsü kamuoyuna açıklamaktaydı.
Olacak şey değildi.
Bir sol parti, 15 milletvekilini bir sağ partiye gönderiyordu ve gerekçe olarak da demokrasinin geliştirilmesini, İYİ Parti'nin seçimlere katılma hakkına zarar gelmemesini gösteriyordu.
Müthiş bir fedakârlık...
Cumhur İttifakı şaşkına döndü.
Başladılar hakarete. Öyle ki hakaretlerin bini bir para..
Hâlbuki ani ve baskın seçim kararını kimseye sormadan aldılar. "Ne yapalım, İYİ Parti de gelecek seçimde seçime girsin" dediler. Buradan da anlaşılacağı gibi seçim stratejisini İYİ Parti'nin devre dışı bırakılması üzerine kurdular.
Peki, böyle bir hesap içinde olmak ahlaki mi? Doğru ve halis bir niyet mi?
Hayır!
Eğer siz oyun kuruyor ve gizli bir ajanda taşıyor, bütün hesapları da buna göre yapıyorsanız, elbette bunun bir karşı hamlesi de olacaktı..
Neden kızıyorsunuz?
Doğru olanı yapsaydınız, demokrasiyi bir tatlı yarışa dönüştürerek, sövmeden, dövmeden, ağır bunalım yaratmadan, bütün gelişmiş demokrasilerdeki gibi sağlıklı kampanyalarla yürütülecek bir seçim ortamı oluştursaydınız, her halde buna kalkışan olmazdı.
Türkiye 150 yıldır iktidar kavgasını, düşmanlaştırma üzerinden sürdürüyor. Bir türlü normalleşemedik. Her siyasal ideoloji bir an evvel iktidar olup, kendi yönetim sistemini kurmak ve bunu millete en doğrusu budur diye dayatmak istiyor. Kurulu düzeni değiştirmeme gerek yok. Demokrasi ve cumhuriyetle yolumuza devam edeceğiz. Siyasi yarışımızı buna göre yapacağız diyen parti sayısı bir ya da iki. Bu sebeple Türkiye'de rejim her zaman tehdit altındadır.
İşte bakın.. Durum ortada. Hatırlayın.. 15 yıllık iktidarı boyunca AKP'nin en temel siyasi mücadelesi hep bu yönde idi. Rejimi değiştirmek ve kendilerinin uygun gördüğü rejimi, halka dayatmak.. Bunun için neler yapıldığını tarih yazacaktır. Biz içinde yaşadık.
Adil bir seçim yapmadılar.
Bütün medya kontrollerinde.
Medya, sabahtan akşama kadar, en küçük ilçe kongrelerini bile canlı yayınladı. Peki, anayasanın eşitlik ve halkın haber alma hakkına sadık kalarak neden muhalefetin kongrelerini de tek tek aynı ölçekte yayınlayan yoktu?
İşte propaganda süreci başlıyor. Bakalım, herkesi demokrasi dışılıkla, ahlaksızlıkla, Güneş Motel ile suçlayan iktidar aklı, ne kadar uygar, ne kadar eşitlikçi ve ne kadar hukukun üstünlüğüne, vatandaşın eşit bilgi almasına destek olacak?