Şu sözler dünkü Bahçeli'ye aittir: "Toplumu kamplara ayırandan cumhurbaşkanı olmaz. Teröriste kucak açandan, bebek katiliyle müzakere edenden Cumhurbaşkanı olmaz. Youtube'u kapatan Twitter'ı engelleyen, kişisel hakları budayandan Cumhurbaşkanı olmaz. Evdeki parayı sıfırlarken haysiyetini sıfırlayandan Cumhurbaşkanı olmaz. Her vatan evladı Cumhurbaşkanı olur. Ama Recep Tayyip Erdoğan'dan Cumhurbaşkanı olmaz."
Çok ağır olan bu sözlerin altını çizerek Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olması için yapması gerekenleri de yine Bahçeli şöyle ifade ediyor: "Cumhurbaşkanlığı Anayasal çerçevede kalmalıdır. Yeminine sadık olmalıdır... Recep Tayyip Erdoğan'dan Cumhurbaşkanı olmaz. Olmamalıdır. Recep Tayyip Erdoğan, 17 Aralık-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet olayından aklanmadan, paklanmadan, ailesinin hesabını vermeden, 4 Bakanını Meclis'te Yüce Divan'a göndermeden, Cumhurbaşkanı olamaz, olmamalıdır" diyor ve ilave ediyor..
"İlle de Recep Tayyip Erdoğan diyorsanız, diyebilirsiniz fakat sonunda bu ülkede sosyal hareketler başlar felaketler gelirse, sorumlusu sadece Recep Tayyip Erdoğan olmaz, ona bu desteği verenler de sorumlu olur."
Bugünkü Bahçeli ne diyor?
Henüz AKP'nin Cumhurbaşkanı adayı ilan edilmemiştir. Ama o durumdan vazife çıkararak herkesten önce iradesini ortaya koyar. 'Cumhurbaşkanı adayı çıkarmayacağız, aday olursa Erdoğan'ı destekleyeceğiz'. Bunları da aynen şu cümlelerle ifade ediyor: "MHP'nin Cumhurbaşkanı adayı yoktur, MHP Genel Başkanı aday olmayacaktır. MHP olursa ittifakla, olmazsa kendi partisi olarak milletvekilliği seçimine girer. Cumhurbaşkanı seçiminde Erdoğan'ı destekleme kararı alır."
"Recep Tayyip Erdoğan veya herhangi birisi Cumhurbaşkanı olduğunda, kuracağı hükümetin içerisinde biz şu kadar bakan isteriz gibi bir ahlak dışı davranışın içinde olamaz. Kendisine destek verdik diye ortaklık şeklinde, koalisyon devam edermiş gibi bir anlayışla sağdan soldan sapmaları kabul etmez... MHP'nin hükümetin oluşması sırasında bir talebi olmaz."
Bahçeli, siyasi partiden ziyade AKP'ye faydalı bir STK tavrıyla hareket edeceğini, MHP'ye umudunu bağlamış kitlelerin taleplerinin önemli olmadığını, esas olanın Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olması olduğunun altını çiziyor. Kızılay'a kan bağışı yapar gibi AKP'ye karşılıksız destek vereceğini söylüyor.
AKP'nin sözcüsü gibi!
İşi bu noktada da bırakmıyor ve Erdoğan'ın karşısına rakip olarak çıkma ihtimali olan Abdullah Gül'ü de AKP'nin sözcüsü gibi uyararak şöyle diyor: "Sayın Abdullah Gül Bey, AK Parti içinde özel ve önemli yeri olan bir şahsiyettir. Recep Tayyip Erdoğan ve parti kurucuları ile önemli çalışmaları olmuştur. Cumhurbaşkanı olmuştur. Türkiye'nin bugünkü konjonktüründe, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçiş sürecinin sağlıklı olmasında herhangi bir engelleyici yanlışı yaşamamasında yarar vardır. Abdullah Gül Bey'in böyle bir süreçte ben adayım diye ortaya çıkması izah edilebilecek bir durum değildir. Sağın solun dolduruşuna gelmemesinde yarar vardır."
Hatırlanacağı üzere Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı seçilmesinde de Bahçeli belirleyici bir rol üstlenmişti. Bahçeli'nin karşılıksız, şartsız ve sınırsız (367) desteği karşılığından Gül cumhurbaşkanı olmuş onun cumhurbaşkanlığı sürecinde MHP'liler ve ülkücülerin bürokraside tırpanla biçilmesi aynen devam etmiştir.
Bahçeli, nazikçe Erdoğan'dan görüşme talebinde bulunuyor ve bu görüşme olmasa da durumdan vazife çıkararak üstlendiği sorumluluğu yerine getireceğini kararlı cümlelerle şöyle ifade ediyor: "İleriki günlerde, arzu ediliyorsa bir görüşme talebi olduğu takdirde görüşülür. Olmadığı takdirde biz görüşlerimizi tekrarlayarak yükleneceğimiz sorumluluğu yerine getirme gayreti içinde olabiliriz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu jestlere karşı Bahçeli'yle görüşme için randevu veriyor. Ardından Bahçeli'den grup toplantısında, "desteğimiz seçimlerle sınırlı kalmayacak, 2019'dan sonraki 5 yıl boyunca iş birliğini gönül huzuruyla yapacağız" açıklaması geliyor.
Sonuç: Yirmi yıldır MHP'liler "Devletin başına Devlet Bahçeli gelecek" diye slogan attılar. Bahçeli bu sloganı, 'Devletin başına Erdoğan gelecek' şeklinde değiştirdi. Hepsi bu...
