B planı: Öcalan’dan medet
Başbakan Recep T. Erdoğan nihayet ses verdi. Çocukları kaçırılan aileler feryat edip ortalığı ayağa kaldırmasalardı, R. T. Erdoğan oralı bile değildi.
R. T. Erdoğan geçen salı TBMM’de partisinin grup toplantısında PKK/BDP/HDP’den yardım istedi: “Çıkın Kandil’e, çocukları getirin... Askerleri daha önce getirmiştiniz.” dedi ve ekledi:
“Eğer getirmezseniz B planını, C planını devreye sokarız.”
B planı herhâlde askerî operasyon değil... İmralı gibi bir koz elindeyken operasyondan bahsedemez; üstelik operasyon Abdullah Öcalan ve Kandil’e verilmiş sözlerin geri alınması anlamına da gelir. B planı İmralı’ya bizzat gidip A. Öcalan’ın insafından istimdat etmektir!
A. Öcalan’ın eline belki bir telefon verirler:
“Serok Bey, lütfen arar mısınız Cemil Bayık Beyefendi’yi, biz zorda kalıyoruz. Analar çocuklarını istiyorlar, halkın vicdanına hitap ediyorlar. Sizin yolunuzu açmamız güçleşiyor, birlikte ’iki devlet’e bu şartlarda gidemeyiz... Lütfen Abdullah Öcalan Beyefendi... Söyleyin çocukları göndersinler.”
B planı dediği başka ne olabilir ki... C planı ise bir iki tankı sınırda oraya bura oynatmaktır.
Şu da bir gerçek ki PKK, taktik hata işlemiştir. Anaların gözyaşları PKK’nın dönüm noktasıdır.
Anneler-babalar, “Çocuklarımızı istiyoruz!” diye meydanlara çıktılarsa, herkes bir an duracak ve ince ince düşünecektir. PKK’nın silâhı elinde tutan Kandil kolu arsız arsız konuşuyor bir de... Kaçırdıkları çocukları göndermeye hiç niyetli değiller:
“Türk devletinin, Apo’nun geliştirdiği demokratik çözüm sürecine olumlu bir cevap vermemesine tutum olarak son dönemde Kürt gençliğinin gerilla saflarına katılımı yoğunlaşmıştır... Bu gençleri savaş dışı alanlarda eğiteceğiz.”
Ara cümlelerde de bir sürü zırva... Hele şu cümle “çözümcü” AKP yönetiminin kulağına küpe olsun: “Türk sömürgeci devleti küçük yaştaki birçok çocuğumuzu cezaevlerinde çürütmekte ve tecavüze kadar varan insanlık ve ahlak dışı uygulamalara tabi tutmaktadır.”
AKP yönetimi, PKK’ya o kadar bağımlı ki çocukları kaçırılan anaların gözyaşlarından faydalanmayı bile bilmiyor.
Akıl almıyor ama altı gündür Diyarbakır-Bingöl arasında irtibat kesik... PKK yola dozer sokmuş; arabalar geçemiyor. Bir hükûmet yetkilisi çıkıp demiyor: “Nedir bu?”
Hangi ülkede görülebilir böyle bir şey; Suriye’de, Irak’ta, Nijerya’da ancak...
Saplantı hâline gelmiş; “Kan akmıyor, şehit cenazeleri gelmiyor...”
Ülkenin bir kısmını PKK’ya teslim etmişsin, aynı teraneyi okuyup duruyorsun.
Nihai hâlde Türk milleti iki devlete razı olmayacağına göre, daha büyük çatışma kapıda demektir.
Bu ne anlama geliyor biliyor musunuz? Olağanüstü hâlde devleti şu anda yönetenlerin, “idam” fermanının imzalanmasıdır. Savaş çıkınca Anayasa falan askıya alınır.
PKK, hükûmetle de, Güneydoğu insanıyla da dalga geçiyor ve “çözüm”ün “hep bana hep bana” olduğunu gösteriyor.
PKK, kendi mantığı içinde yürüyor.
AKP, PKK’nın meydan okuması karşısında susacak, analar ağlamaya devam edecek, yeni analar meydanlara çadırlar kuracak... Ve AKP o zaman gününü görecek!