B. Çekmece'ye yargısız infaz
FOX TV'deki belediye başkanını soluksuz izledim. Bu bir savunma idi. Yıllardır Demokles'in Kılıcı gibi sallandırılan yalanlara cevap verildi. Ben gerçekleri biliyorum. Ancak Başkan Hasan Akgün'ün ağzından yeniden duymakla mutlu oldum. Dilinin ucuna kadar getirip, söyleyemediği tezgahın arkasında eski bir belediye başkanının sülalesi var. Bu kalabalık aile, bölgedeki sosyal tesisleri yutma gayretiyle başladılar. Bu aile gariban bir kokoreççinin yerine göz dikecek kadar gözü dönmüş. Zavallı kokoreççi ve iki oğlu sonunda ellerini kana bulamak zorunda kaldılar. Dükkanlarının kapanması bir yana cezaevine girdiler. Akgün'ün isim vermeden sözünü ettiği bu çete "en büyük vurgun çabası"nı ihaleye çıkarılan yer için gösterdi. "Albatros Parkı satılıyor-satıldı" yaygaraları kopartılan yerin ne park ne de yeşil alanla ilgisi var. Denizden çok geri planda. Bu noktada Ulusal Kanal'a ve tabii ki Doğu Perinçek'e bir kaç söz söylemek istiyorum. Hayatı karalanarak geçmişler böylesi yalana dolana nasıl itibar ederler? Yaptıkları habercilik değil. "İftira kampanya"sı demek mümkün.
Tek tek bakalım
1979 yılında, yani 38 sene önce 500 bin metrekarelik alanı imara açan zamanın Bayındırlık ve İskân Bakanlığı. İmar iznini 2007 ve 2011'de iki kez dar alana çeken Büyükçekmece'nin mevcut Belediye Başkanı. Sonunda turistik tesis ve ticaret merkezi yapılacak alan, 1979'da izin verilenin ancak onda biri. Yeşil alanla, parkla uzaktan yakından hiç bir ilgisi yok. İki seçim önce Büyükçekmece'ye bağlı olan sanayi bölgesini koparıp Esenyurt'a bağladılar. Yani Ak Partili yönetime. B. Çekmece böylece gelirlerinin tamamını kaybetti. Maaşları bile zar zor öder hale getirildi. Eğer bu son satış gerçekleşirse kasasına biraz para girecek ve nispeten rahatlayacak.
Tuhafıma giden uç solcuların mafyaya destek vermesi. Ortada satılan ya da peşkeş çekilen tek santimetrekare yer yok ki. Üstelik inşa edilecek otel ve iş yerleri görmezden geliniyor. İki binin üstünde bölge insanı burada çalışıp ekmek yiyecek.
Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün'ü destekleyenlerdenim. Çünkü gerçekleri iyi biliyorum. Bir yandan da "arazi mafyası" ile mücadele etmekte. Aklı başında olan herkes Akgün'ün yanında olmalı. En başta da Ulusalcılar. Bir de teşekkürüm var. Bu da uzun yıllar birlikte çalıştığımız İsmail Küçükkaya'ya. Doğrudan yana tavır koyduğu için kutluyorum.
***
Karşı oyu iyi okumalı
Yüksek Seçim Kurulu'nun CHP'nin itirazına verdiği ret kararının gerekçesi açıklandı; tirajikomik. Upuzun bir savunma. Aralardan birkaç cümleyi çıkarmakla yetineceğim. "Tam kanunsuzluk koşulları oluşmamıştır". Bu ne demek? Esnaf lokantasında pilav üstü kuru siparişi mi? Kanunsuzluk ya var ya yoktur. Taciz vakalarındaki "duhul olayı"nın tarifini mi yapıyorlar? Daha fazlasını yazamıyorum bunu da siz anlayın. Sonra ekleniyor; "Sandık kurulunun hatası". Bir yerde suçun itirafı değil mi? Yetmiyor "tek usul hatasıyla seçim iptal edilmez" denerek tarihi vebalden kurtulmak mümkün değildir.
Muhalefet şerhi koyan üye Cengiz Topaktaş'ın bir cümlesi her şeyi anlatmaya yeterli; "YSK, kanun koyucu gibi davranmıştır".
***
Erdoğan vites büyüttü
Başbakan Binali Yıldırım "Büyük kongreyi 2018'de yaparız" demişti. Durum bir anda değişiverdi. Bu iş 21 Mayıs'ta olacak. Erdoğan'ın olayı hızlandırdığı anlaşılıyor. Yine ilginç bir tarih bulundu. 21 Mayıs 1950'de Adnan Menderes Başbakan, Celal Bayar Cumhurbaşkanı olmuştu. Gerçekten tuhafıma gidiyor. Birilerinin tarihsel planlama yaptığına iyice inanmaya başladım. Ak Parti'de bunlarla ilgilenen özel bir ekip olduğu kesin.
Olağanüstü Kongre'den kimin çıkacağı nasılsa belli. Ondan sonra Erdoğan'ın "çifte patronluğu" aynîleşecek.
Öte yandan ekranlara bakıyorum hâlâ hayal kuranlar var. Gül ve ekibini gayrete getirme çabasından vazgeçmiyorlar. Bunlara Doç. Dr. Barış Doster'in sözleriyle cevap vereceğim; "Abdullah Gül'ün hiç risk aldığını gördünüz mü?" Aynen katılıyorum. Erdoğan, Ak Parti kongresine katılacak delegelerin tamamının oyu ile Başkan olacaktır.
***
ÖZEL NOT: Kilyos açıklarında batan Rus savaş gemisi, Peter Sellers'in "Kükreyen Fare" isimli filmini hatırlattı. Polonya yapımı "casus teknesi" tam 47 yaşında. Bizim hurdacıların tabiriyle jiletlik. Bundan medet uman Rusya Federasyonu'nun süper güç olduğunu söyleyebilir misiniz?