Azrail ile Başkanlık Sözleşmesi!
Abdülkadir Selvi, Hürriyet'te "Kongre, baştan sona Erdoğan kongresiydi. Fiili olarak 'Partili Cumhurbaşkanlığı'na geçildiğinin resmiydi" diye yazdı.
Zaten Tayyip Erdoğan'ın da Binali Yıldırım'ın da mesajları bu yöndeydi.
*
Ölene kadar başkanlık!
Peki günümüzde "tek adamlık hevesi" sadece Türkiye'ye mi özgü? İlginçtir, Türk Cumhuriyetleri'nde de cumhurbaşkanları ancak ölümle değişiyor. Hemen hepsi anayasada değişiklik yaparak, ölene kadar cumhurbaşkanı adayı olmalarını garantiledi.
Son olarak nüfusunun bir kısmı Türk olan Tacikistan'da yapılan referandumda da, seçmenin yüzde 94.5'i, "Ulusun Lideri" statüsüne sahip Cumhurbaşkanı İmamali Rahman'a sınırsız defa cumhurbaşkanı seçilme hakkını tanıyan anayasa değişikliğine "evet" dedi.
Değişiklik sadece bundan ibaret değildi. 40'a yakın madde değiştirilirken cumhurbaşkanı adayı olmak için yaş sınırı da 35'ten 30'a indirildi! Anadolu Ajansı'nın haberinde "Yaş sınırının düşürülmesiyle 2020 yılında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde 33 yaşını dolduracak Cumhurbaşkanı Rahman'ın büyük oğlu Rustam Rahman'ın aday olmasının yolu da açılacak" deniliyor..
Kimin ne zaman öleceğini kim bilebilir? Bakarsınız, 29 yaşındaki oğul, 64 yaşındaki babadan önce ölür! Azrail ile sözleşme mi yaptılar ki böyle bir karar alabildiler? Aynı durum Erdoğan için de geçerli! Bu hesaplar Allah'ın gücüne gitmez mi?
*
Tek partili sisteme dönüş!
Erdoğan da "Partili Cumhurbaşkanlığı" veya "Başkanlık Sistemi" ile siyasi ömrünü uzatmaya çalışıyor.
Bir beş yıl, ardından bir beş yıl daha, sonra Tacikistan'daki gibi bir değişiklik neden olmasın? Bilâl için değil ama damat Berat için değişikliğe gerek yok. Albayrak şu anda 38 yaşında! İki yıl sonra Erdoğan'ın yerine seçilebilir!
"Milli Şef dönemi" diye İsmet İnönü'ye demediğini bırakmayan AKP kadrolarının dönüp dolaşıp geldiği yere bakın.. Üstelik o eleştirdikleri İnönü, Türkiye'nin de çok partili demokrasinin de kurucularından idi. AKP ise ülkeyi tek parti sistemine geri götürüyor!
Tabii "milli şef" diyemiyorlar.. "Ulusun lideri" ise hiç olmaz!
*
Ümmetin lideri böyle mi yapar?
Sinop'un Boyabat ilçesinin AKP'li belediye başkanı Şefik Çakıcı, Erdoğan için "ümmetin lideri", Rize için ise "kutsal topraklar" demişti!
Kendi aralarında "ümmetin lideri" diyorlardı zaten. Fakat ne hikmetse, "ümmetin lideri", İsrail ile dövüşür gibi yaparken, 22 İslam ülkesinin, bu arada Türkiye'nin parçalanması demek olan Büyük Orta Doğu Projesi'nin eş başkanlığını da sürdürüyor! İsrail ile ticaret hacmi iki kat artmış durumda! Ümmeti ise Libya ve Suriye'de birbirine düşürdüler!
"Müslüman Kardeşler Enternasyonali"nde de ısrar edemediler, çünkü onlar şimdi terör örgütünün askeri!
* * *
Bayrak şiirini kim yasaklamıştı?
Binali Yıldırım'ın AKP Genel Başkanlığı'na atanmasının onaylanması sırasında Arif Nihat Asya'nın Bayrak şiirinden mısralar okuduğunu hatırlatarak, "Türk'ü anayasadan çıkararak mı Türk bayrağını koruyacaksınız?" diye özetlenebilecek yorum yapmıştım.
Bir okurumuz hatırlattı. Bayrak şiiri, Ömer Dinçer'in Milli Eğitim Bakanlığı sırasında "öğrencilerde olumsuz düşünce ve davranışlara neden olabileceği" gerekçesiyle Türk Dili ve Edebiyatı kitaplarından çıkarılmıştı!
MHP Hatay Milletvekili Şefik Çirkin'in konuyla ilgili soru önergesini cevaplayan Dinçer, Arif Nihat Asya'nın "Bayrak" şiirinin "Sana benim gözümle bakmayanın / Mezarını kazacağım / Seni selamlamadan uçan kuşun / Yuvasını bozacağım" mısraları sebebiyle ortaöğretim Türk Edebiyatı kitaplarından çıkarıldığını açıklamıştı.
Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk da konuyla ilgili bir açıklama yapmış ve "Benzer ifadeler taşıyan İstiklâl Marşı'nı da ders kitaplarından çıkaracak mısınız?" diye sormuştu.