AYM'ye karşı çıkmak
Eğer evrensel hukuk anlayışını, kendimizden neşet eden hukuk anlayışıyla keen-lem yekûn hale getirirsek yargı kurumları da, yargı kararları da hatta yargı mensupları da tartışılır hale gelir...
Bugün onu yaşıyoruz...
Yazar Şahin Alpay ile Mehmet Altan'ın fetöcü olmakla suçlanmaları sonucu başlayan tutukluluk halleri devam ederken Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuruları değerlendirdi ve kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile ifade ve basın özgürlüklerinin ihlâl edildiğine 6'ya karşı 11 oyla karar verdi.
Bu "Adı geçen kişilerin tahliye edilmesi lâzım" anlamında bir karardı...
Ne oldu?
AYM'nin bu kararını içeren gerekçe yazılmadığından iki ayrı Ağır Ceza Mahkemesi de Alpay ve Altan'ın tahliye taleplerini reddetti...
* * *
Bu gelişme üzerine Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, AYM'nin anayasa ve yasaların çizdiği sınırı aşarak kendisini ilk derece mahkemesi yerine koyduğunu iddia etti...
Böylece Bozdağ yeni tartışmayı başlatmış oldu; öyle anlaşılıyor ki bu durum, hem hukukçuların, hem siyasetçilerin uzun süre tartışacakları konu olacak.
* * *
Anayasa Mahkemesi, kendisini nakzedecek bir konuma getirmeyecek kadar dikkatli ve hukuku da, yasaları da iyi bilen üyelere sahiptir. Mahkemenin hak, hukuk, adalet konusunda titiz, dikkatli ve bilge kimselerden oluştuğu dikkate alınmalıdır. Bekir Bozdağ AYM'nin bu niteliklerini dikkate alsaydı yüce mahkemeye karşı çıkmazdı...
AYM, Yüce Divan niteliğinde bir yargı kurumudur... Yani ilk derece mahkemesi konumuna da sahiptir. Dolayısıyla bu son kararıyla "Kendisini ilk derece mahkemesi yerine koydu" diyerek eleştirilemez.
Ağrı Ceza Mahkemeleri, ellerine gerekçeli bir AYM kararı ulaşmadığı için tahliyelere olmaz demiştir. Bu gelişmeleri başka pencereden bakarak değerlendirmek ancak hukuku ve siyasal iradeyi zedeler.
* * *
AYM'ye karşı çıkmak hukuka karşı çıkmak olur...
Ülkeyi hukukun kıyasıya tartışıldığı bir zemin olmaktan kurtarmalıyız!
Neden olmasın
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, seçim tarihlerinin açıklamasına rağmen hâlâ erken seçimden bahsediyor, hatta tarih bile veriyor... "15 Temmuz'da sandığa gidebiliriz" diyor...
Zayıf da olsa ihtimal...
Akşener'in mutlaka bir bildiği vardır diyoruz, geçiyoruz...
Boş gezenin boş kalfası
Melih Gökçek şimdi ne yapıyor diye merak edenler vardır...
Ne yapsın, paşa paşa evinde oturuyor...
Çocukları babalarını hiçbir işe bulaştırmıyor diyorlar...
İyi yapıyorlar...
* * *
Evde boş boş oturmak herhalde sıkıntı verir insana...
Gökçek de sıkılmış olmalı ki Sözcü gazetesine baş vurarak köşe yazmak istediğini söylemiş...
Gönderilen cevap tahmin ettiğiniz gibi:
-Asla ve kat'a olmaz
* * *
Can çıkar huy çıkmaz derler ya, demek ki Gökçek, yapamayacağı işlere soyunmaktan bir türlü vazgeçemiyor...
Aynı safta buluşma
Bahçeli'nin pusulası bugünlerde sadece AKP'yi ve Erdoğan'ı gösteriyor...
MHP liderinin son tavrı üzerine adıma gönderilen e-posta sayısı, yeminle söylüyorum rekor düzeyde...
Neler diyorlar neler...
Anlaşılan Devlet Bey'in MHP'nin kapısına kilit vurmasına gerek kalmayacak...
Zira parti neredeyse tamamen boşalmış durumda.
İletilerden bu anlaşılıyor...
* * *
Yeni görüntü yadırganmasın...
Devlet Bey inşallah Yıldırım Tuğrul Bey ile yeniden aynı safta buluşacak...
Sosyal medya ve takipçilik
Hava Kuvvetlerimizde olduğu gibi sivil havacılıkta da kadın pilotlarımız çok başarılı...
Hepsi, hava yolları kuruluşlarımızda son model yolcu uçaklarını erkek meslektaşları gibi kullanıyor...
Geçenlerde bir haber vardı, bilmem dikkat ettiniz mi...
Kadın pilotlarımızın isimlerinin yer aldığı bir haber...
Şaşırdım, mesela bir kadın pilotumuzun 95 bin takipçisi varmış, bir diğerinin 30 binden fazla...
Hemen hepsinin takipçisi bu düzeyde; insan ister istemez bu takipçilerin hepsi havacılıkla ilişkili mi diye düşünüyor...
* * *
Nedir bu takip işi kuzum; kadın pilotları nasıl ve kimler takip eder, neden, niçin...
Sosyal medya hayat bulduğundan beri sadece kadın pilotlar değil daha başka mesleklerdeki insanlar da, kadın ya da erkek olsun, takip ediliyor..
Takip modası neden, niçin yaygın sorusuna cevap bulabilmiş değilim...