Ayıptır, günahtır
Kimsenin müzik zevkine karışmam. Tercihim değildir ama hip-hop, rap ve benzerlerini dinleyenlere saygı duyarım. Bu kez sabrım taştı. İlk gününden beri severek izlediğim O Ses Türkiye'de son yılların en büyük rezaletine tanık oldum. İspanyol virtüöz Vincent Gomes gibi gitar çalan, bir Flamenko solisti kadar başarılı yorum yapan Ozan Ahmedov'u elediler. Çoğul kullanıyorum çünkü Azerbaycanlı genç imece usulü gönderildi. Tercihlerini kullandıkları Orkan'ın ne özelliği vardı? Dümdüz şarkıya bile nefesi yetmedi. Söylediği parçaya Amerikan sistemi not versem 10 üstünden 3 olur.
Türkiye'de bu akımı yerleştirmeye çalışanların başını Acun Ilıcalı çekiyor. Her işinin birtakım hesaplara dayanması normal. Örneğin diğer kanalının vuruş-kırış sporlarına ağırlık vermesi gibi. Ancak, 250 kiloluk birine istediği tarzda şarkı söyletmesine ne diyelim? Menduh bunlardan biri. Ses diye bir şey yok. Acun, Mai Tai projesini Survivor'da kullanabilir. Ancak O Ses Türkiye'de değil. Yakında sezonu kapatacak bu yarışmanın jüri üyelerini emellerine alet etmesi yakışmıyor. Ozan'ı eletirken yaptığı haksızlığın bal gibi farkındaydı. "Seneye benim davetlimsin" demesi açıkça vicdanını rahatlatma gayretiydi. Eğer sevdiği ve dinlediği müzik tarzının yayılması için çabasını sürdürecekse -öyle görünüyor- özel yarışma düzenlemeli. Ilıcalı'ya son sözüm "Ben artık oldum" havasından vazgeçmesi. Şöyle bir geçmişi hatırlamasını öneririm. Karacan Hanedanı, Simaviler, Erol Aksoy hatta Karamehmet nerede? Tanıdığımı sandığım Acun Ilıcalı bu önerimi iyi değerlendirsin. Yıllar önce yolladığı bana kızgınlığını ifade ettiği "Senin yaşındakiler çoktan genel yayın müdürü oldu"yu unutmadım. Şimdi cevaplandırayım; "O maili aldığım güne kadar 3 ayrı yayın organında 3 defa Genel Yayın Müdürlüğü yapmıştım. Yetiştirdiğim gençlerin sayısı ise 100'ün üstünde. Hepsi önemli yer ve görevde. Her zaman prensibim -yattığım zaman vicdan azabı duymamam- oldu. Kendisine önerim önce Ozan'a sonra Gökmen'e uygulanan haksızlıkları yeniden değerlendirmesi. "Bahça Duvarından Aştım"la bir -Godzilla Görüntü-ye tur atlatılmaz. Tekrarlıyorum Ozan'a yapılan ayıptır ve günahtır. Bu oyunun piyonları Hadise, Murat Boz, Gökhan ve Hakan kardeşlere de üzüntülerimi ayrıca yolluyorum.
...
Bu arada aynı yarışmada, giyim-kuşam markaları perdeleniyordu. Ne oldu da Gökhan'ın "Alligator" amblemli kıyafetleri sansürden çıktı. Reklam anlaşması yapılıp vergi kapsamına mı alındı?
***
Yanlış düzeltildi
Prof. Dr. İlber Ortaylı'yla tanışmam Akşam gazetesi yıllarımda oldu. Birkaç kez de telefonla konuşma şansını buldum. İlber Hoca, derya. Hitap ve sohbetleri ortada; "Bilge Adam". Onlar gibi olabilme arzusu duyduğum kişilerden. Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Sevil Atasoy'la birlikte NTV'deki söyleşilerini iple çekiyorum. Ancak sonuncusu -hem de canlı- saat 02:01'de bitti. Sarka sarka herkesi yatırdı. İnatla sonuna kadar dayandım. Çünkü konu başlığı ilgi alanım olan "Topkapı Sarayı, Saray Teşkilatı" idi. Epey söylendiğimi de itiraf etmeliyim. Ertesi gün aynı ekrana döndüğümde "Gel Zaman Git Zaman"ın tekrarlandığını fark ettim. Bir kez daha izledim. Sinirlenmeden ve mutlulukla. Dikkat edin "keyif" kelimesini kullanmam. Zira merhum Şakir Süter bunu yazdığımda hemen odama dalardı. Söylediği tek cümle ise "Keyif eşşekte olur. Yapma"ydı. Bu yasağı aklımdan hiç çıkarmam.
***
Birikmiş bazı cevaplar
Vedat Erzi'nin mesajına öncelikle karşılık vermek istiyorum. Güner Kuban'la tanışmıştım. Hollanda'da yaşıyordu. Merhum ressam Ömer Uluç arkadaşım aracı olmuştu. Erzi'nin sözünü ettiği "Bir Vatan Aşkına" adlı hatırat kütüphanemde duruyor. İmzalı olarak başköşede.
...
Levent Hardalaç, "Tarkan, TSM söyleyecekse radyo sanatçılarından ders almalı" diyenlerden. Methiyelerine ayrıca teşekkürler. A. İhsan'ın "Bizim için kıymetli ve önemlisiniz" şeklindeki övgülerine minnettarım. İsa Yıldırım, "Pazar yazılarınızla İstanbul dışındaki İstanbul sevdalılarına adeta hasret gidertiyorsunuz" diyenlerden.
...
Geçenlerde Prof. Dr. Ömer Özsoy'un soyadını Ersoy yapmışım. Beni uyaran Hocanın kardeşi Şefik Özsoy'dan özür diliyorum.