Avrupalı Türkiye’ye ambargo mu koydu?

Avrupa Birliği Maliye ve Ekonomi bakanları her yıl, Batı Balkan ülkeleri ve Türkiye için “Ekonomik ve Mali diyalog” toplantısı yapıyor. Bu toplantıdan çıkan sonuçlarda, özetle Türkiye’nin 2015-2017 programının, AB programının temel hatlarına uymadığı, pozitif faiz olmadığı için MB’nin enflasyonda başarısız olduğu, Türkiye’nin dış borç ve cari açıkta zorlanacağı şeklinde tenkitler var.

Hükümet ise cari açığı düşürdüğünü söylüyor... Eğer önceki yıllara bakarsak, cari açıkta bir düşme var... Ancak bu düşme cari açığı bir sorun olmaktan çıkarmıyor. Nedenlerine gelince:

1- 2014 yılında cari açık bir önceki yıla göre düştü ve 45.8 milyar dolar oldu. Aynı yıl GSYH 800 milyar dolar oldu. Gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yüzde 5.7 oldu.

Bu oran gelişmekte olan ve cari açık veren ülkelerin ortalamasından yüksektir... Kaldı ki, cari fazla veren gelişmekte olan ülkeler de vardır

2- Türkiye’de cari açıkta nispi gerileme, büyümenin düşmesi nedeniyle oldu. Üretimdeki düşük büyüme ithal ara malı ve ham madde talebini sınırladı. Hükümet buna da kulp taktı; “Kontrollü Büyüme” diyor. Gerçekte ise kazın ayağı öyle değil.

Cari açık sabit sermaye yatırımların artışı ve yeni yatırımların artması nedeniyle oluşmadı. Ara malı ve ham madde ithalatı nedeniyle oluştu. Zira üretim ara malı ve ham madde ithalatına bağımlı bir yapı kazandı.

Eğer yatırım malı ithalatı nedeniyle cari açık vermiş olsaydık, yeni yatırımlar ve ihracatın artması nedeniyle cari açık yapısal olarak düşme sürecine girerdi.

Kaldı ki son üç yıldır büyüme yüzde 2 ile yüzde 3 bandında gidiyor. Büyüme olmazsa gelir artışı olmaz. Bu nedenle cari açığın finansmanı zora girer.

3- Toplam tasarrufların Gayri Safi Yurt içi Hasıla’ya (GSYH) oranını gösteren “ortalama tasarruf oranı” nın düşük olması da cari açığın ve dış borcun finansmanını zorlamaktadır. Aslında temel zorluk da buradadır.

Zira cari açık, tasarruf-yatırım açığı nedeniyle ortaya çıkıyor.

Sonuç aşağıdaki tabloda görülüyor. Tablo fiilen tasarruf oranlarının ve dış borç stokunun GSYH oranlarını, gösteriyor. Bir yandan tasarruf oranı düşerken, öte yandan dış borç stokunun GSYH’ye oranı artıyor.

2-016.jpg

4- Yabancı sermaye hareketleri de yavaşladı. Söz gelimi 2014 yılında gayrimenkul alımı dışında kalan doğrudan yabancı yatırım sermayesi olarak yalnızca 1.2 milyar dolar geldi .

Bu kapsamda önemli bir sorun da turizm gelirlerinin tehdit altında olmasıdır. Bu tehdidin Avrupa’da ve Rusya’da yaşanan ekonomik sorunları aşan bir boyutu var. Türkiye turizm için güvenli bölge olarak görülmüyor. Bunun başında Suriye politikası geliyor. Hükümetin ve muhalefetin Suriye konusundaki farklı sözleri ve tutumları da bu konuda etkili oluyor.

5- Farkına varmak istemiyoruz... Ancak Türkiye’yi tehdit eden asıl sorun resmi bir karar olmamasına rağmen, Avrupalı halkın Türkiye’ye ambargo koymuş olmasıdır. Bunun nedenleri var... Nedenlerden bazıları yine Avrupa Ekonomik ve Mali Diyalog Toplantısı’nda, alınması gereken önlemler kısmında yer alıyor. Bu önlemler aynı zamanda Avrupalının korkusunu da gösteriyor. Söz gelimi raporda hukukun üstünlüğünün güçlendirilmesi isteniyor.

Akdeniz’de olan ve gittiği ülkeye önemli döviz bırakan mega yat denilen büyük yatlar, Türkiye’ye gelmiyor. Çünkü bunlara Türkiye’de savaş var gitmeyin denilmiş. Bu yolla Avrupalı hem yatları kendinde tutuyor, hem de Türkiye’ye olan tepkisini gösteriyor ve sonuçta zımni bir ambargo uygulanıyor.

Yazarın Diğer Yazıları