Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Asimetrik yayın TRT ve Erdoğan

Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, devlet adına radyo ve televizyon yayınlarını gerçekleştirmek amacıyla 1964’te, özel yasayla özerk tüzel bir kişiliğe sahip olarak kuruldu. 1972’deki anayasa değişiklikleri ile kurum “TARAFSIZ” bir kamu iktisadi kuruluş olarak tanımlandı. Anayasanın 133. maddesinin 1993’te değiştirilmesiyle özel ve radyo ve televizyon yayınları serbest bırakılırken, TRT’ye ise özerkliği ve tarafsızlığı anayasada hükme bağlanan kamu hizmeti yayıncısı olarak hizmet görevi verilmiştir.
2954 sayılı Türkiye Radyo Televizyon Kanununun 5. maddesinin (m) fıkrası aynen şöyle diyor: “Kamuoyunun sağlıklı ve serbestçe oluşabilmesi için kamuoyunu ilgilendirecek konularda yeterli yayın yapmak; Tek yönlü, taraf tutan yayın yapmamak ve bir siyasi partinin, grubun, çıkar çevresinin, inanç veya düşüncenin menfaatlerine alet olmamak”.
Yasa TRT’ye devletin televizyonu olmak görevini verirken, TRT, parti televizyonu haline gelmiştir. Görevleri yasalarla ortaya konulmasına karşın TRT, kamunun değil AKP’nin yayın organı gibi faaliyet göstermektedir.
Cumhurbaşkanı seçim sürecinde TRT’nin gerçekleştirdiği yayınlar her şeyi açıklar niteliktedir. Sanki TRT, demokratik hukuk devleti olan Türkiye’nin değil de tek partili totaliter bir ülkenin televizyonu gibi yayınlarını gerçekleştirmiştir.
Cumhurbaşkanı adaylarından Tayyip Erdoğan’a 3 Temmuz’da TRT Türk TV. 30 dakika süre verirken, diğer iki adaya yayınlarda yer vermemişlerdir. 4 Temmuz yayınlarında TRT Türk; Erdoğan’a 1 saat 20 saniye, İhsanoğlu’na bir dakika, Demirtaş’a ise hiç yer vermemiştir.
Cumhurbaşkanı adayı olan Tayyip Erdoğan’a 4-5-6 Temmuz’da TRT Türk’te toplam 305 dakika yer verilirken diğer adaylara hiç yer verilmemiş, aynı tarihte TRT Haber’de Başbakan’a 205 dakika, İhsanoğlu’na 1 dakika 20 saniye, Demirtaş’a 45 saniye yer verilmiştir. TRT yorumcuları da adeta ‘siyasi amigo’ gibi Tayyip Erdoğan lehinde söylemlerde bulunmuşlardır.
Böyle bir yanlı yayını ancak Hitler Almanya’sında Goebbels gerçekleştirebilir. Anayasaya rağmen TRT’yi pervasızca parti televizyonu haline getirmek yasalara meydan okumak anlamına gelmektedir.
Diğer yandan Başbakan Erdoğan’ın adaylığının açıklandığı yayın ile yaptığı mitinge ilişkin yayın sürelerini talep eden RTÜK üyelerine, programların “TRT’nin uydu linki düştü o yüzden kaydedemedik” savunması yapması ise durumun ne denli gülünç bir hal aldığını göstermektedir.
Konuyla ilgili olarak AKP’nin Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Erdoğan’ı İbrahim Tatlıses veya Orhan Gencebay’a benzeterek, “Onların medyada göreceği ilgiyle bir taverna sanatçısının göreceği ilgi aynı olabilir mi” diye cevap veriyor. Bu cevap aslında itiraftır. Anlaşılıyor ki AKP, kendi kontrollerindeki TRT yönetimiyle yanlı yayın yapma konusunda hem fikirdir.
Konunun RTÜK’e intikal etmesi üzerine RTÜK’ün AKP’li Başkan Vekili Fendoğlu, TRT’nin asimetrik yayınıyla ilgili olarak, “Medya haber değeri peşindedir. Bir konunun haber değeri varsa o adayın o sözlerinden alır ama haber değeri, niteliği yoksa adayların bazı konuşmalarını almayabilir” diyor.
Yayınlarında her siyasi partiye karşı eşit ve tarafsız yayın yapmakla görevlendirilmiş bir kurum, iktidar partisinin yayın organı haline getirilmiştir. Bu kabul edilemez bir durumdur. Cumhurbaşkanlığı seçimi gibi bir konunun “haber değeri” ya da “taverna-arabesk sanatçısı” bağlamında ucuz ve uçuk değerlendirilmesini ancak akıl tutulması yaşayanlar yapabilir.
TRT, yasalarla belirlenmiş olan amacına ihanet eden, iktidar tarafından da kimliği yok edilmiş olan bir kuruluş haline gelmiştir. TRT, bugün AKP’nin propaganda ve ajitasyon makinesidir. Taraflı ve bağımlı yayın yapmaktadır. TRT iktidarın algı yönetim aracı olarak kullanılmaktadır. Milletten topladığı vergilerle finanse edilen bu kuruluşun yasalara rağmen yanlı yayın yapması kabul edilemez!

Yazarın Diğer Yazıları