Asıl operasyon nereye yapılmalı?..
Çocuklar, masumlar, "sabi"ler... Çoğu sevgiye ve korumaya muhtaç, toplumun savunmasız canlıları... Ve en çok da siyasetten torpilli bağnazlık yuvalarında hırpalanıyor, yaşamları karartılıyor, kirletiliyor onlar...
Yalnızca çocukları ve toplum sağlığını vurmuyor tarikat yurtlarındaki iğrenç "tecavüz" vakaları... Ne yazık ki çocuklara yönelik saldırıların içinde "tarikat", "imam" ve sözde "din" dersi "öğretmen"leri gibi figürler olunca, güzelim İslam dini de yara alıyor...
Ortaya çıkartılan onlarca tecavüz vakası medyaya yansıdı, toplumda infial oluştu ama "yurt" adı altındaki, gözden uzak "hücre"lerde olaylar bitecek gibi değil... İşte son yıllarda ülkeyi sarsan vakalardan birkaçı;
Türkiye, 2015 yılında Karaman'da bir öğretmenin tarikat evlerinde en az 45 erkek öğrenciye tecavüz ettiği iddiasıyla sarsıldı...
Ensar Vakfı ve Karaman Anadolu İmam Hatip ve İmam Hatip Lisesi Mezunları ve Mensupları Derneği'ne (KAİMDER) yakın kişilerin kiraladığı evlerde kalan 9 ve 10 yaşlarındaki öğrencilere tecavüz eden öğretmen tutuklandı...
CHP Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu, 2016 yılında, Kahramanmaraş'ta bir tarikata ait öğrenci yurdunda 10 yaşındaki 4 erkek çocuğuna tecavüz edildiğini ortaya çıkardı...
Adıyaman'ın Besni ilçesinde Süleymancılara ait olduğu bilinen Hayrünnisa Gölbaşı Çocuk Yurdu'nda kalan iki erkek çocuğun geçtiğimiz eylül ayında "yurt" müdürü İ.T.'nin tecavüzüne uğradığı medyaya yansıdı...
Gümüşhane'de, ortağı olduğu yurtta kalan kızlara tecavüz ettiği öne sürülen bir işadamının yolaçtığı rezaletin AKP yönetiminde olan kardeşi tarafından "örtbas edildi"ği iddiaları CHP'liler tarafından TBMM gündemine getirildi...
Ve son rezalet yine bir "tarikat yurdu"nda yaşandı, hem de İzmir gibi bir kentte... Dikili'deki Özel Miyase Yılmaz ortaöğretim erkek öğrenci yurdunda hizmetli olarak çalışan erkek görevli Ö.F.E.'nin, 7 öğrenciye tecavüz ettiği iddia edildi...
Peki; nereye kadar gidecek bu rezaletler, göstermelik soruşturmaların aksine, kim harekete geçecek?..
AKP'Yİ TARİKATLAR MI ENGELLİYOR?..
Yurtlardaki rezaletlerin perde gerisinde sarsıcı, düşündürücü çok derin paradokslar da var...
Çelişkiler, ihmal yumağında kirli ilişkileri "ört"erken, yalnızca çocuğa ihanetin utanmazlığı sorgulanmamalı... İki ayrı mekanizmanın gafleti ya da vurdumduymazlığını da suratlara çarpmak lazım;
Türkiye özellikle son üç yıldır tarikat- cemaat yurtlarındaki tecavüz, dayak, falaka ve yangın gibi vahşetlerle sarsılırken, hangi körlük "aile"leri gafletten uyandırmıyor acaba?..
İhmal ve alçaklığın girdabında yayılan tecavüz-yangın vahşeti gibi toplumu sarsan vakalarla ilgili haberleri okumuyor mu kırsaldaki aileler, endişe etmiyorlar mı?..
Gazeteler "yurt" sapıklarıyla ilgili manşet üzerine manşet atarken ve tarikat yurtlarında, utanmazlık zinciri gibi çocukların boynuna dolanan iğrençlikler televizyonlarda ifşa edilirken, nasıl uyanmaz aileler gafletten?..
Onbinlerce çocuk neden halen kuşkulu yurtlarda tutulur ve aileler evlatlarını niçin daha "güvenli kurum"lara teslim etmezlar acaba?..
Ve asıl soru AKP iktidarının bakanlarına; Yurt rezaletlerinin başka boyutları da iğrenç vakalarla açığa çıkmadan önce İçişleri, Sağlık ve Milli Eğitim'in yanısıra aileden sorumlu devlet bakanlığı neden kapsamlı bir "operasyon" başlatmaz?..
Müfettişler- uzmanlar neden ülkedeki tüm yurtlara ani baskınlar düzenlemez, inceleme yapmaz ve tüm çocukları psikologlar gözetiminde dinlemez?..
Sormak lazım; çocukları "korumak"la görevli devlet neden yurt rezaletleri konusunda teyakkuz halinde ve atak değil?..
Tarikat ve camaatlerden mi; kimden korkar, neden bekler, neden çekinir ve neden susar sorumlular?.. Kim yanıt verecek, kim koruyacak çocukları acaba?..
3.YAZI
Falaka zabıtasının ilhamı!..
Şimdiki hikayenin mekanı "yurt" değil ama, figürlerinden birinin "falaka" zihniyetinden esinlendiği de bal gibi ortada!..
Uzaktan bakılınca, esir kampı gibi de algılanabilir manzara!.. Üniformalı genç korku ve panik halinde ne hikmetse, esas duruşa geçmiş...
Ve bir zavallı yaklaşıyor yanına, öfkeyle, hırsla... Sorgusuz- sualsiz bir şiddet manzarası ki, insanlık adına utanç verici... Gencecik bir adama tokat üstüne tokat, hakaret üstüne hakaret!..
Bu zavallı saldırgana yanıt vermeyen irade aslında o genç adam değil, boyun eğdiren "ekmek parası" kaygısı...
Vursa yarı boyundaki saldırgana, eminim gözünü hastanede açacak... Ama her zamanki gibi şiddete uğrayan hedef, herkesin ortasında bayılarak yere düşüyor ve hastaneye götürülüyor...
Rezaletin yaşandığı yer dünyanın her tarafında şiddet manzaralarına sahne olan askeri "kışla"lardan biri değil...
Ama hiç kuşkunuz olmasın, meydan dayağının mekanı AKP'nin yönettiği İstanbul Büyükşehir Belediyesi olunca akla, tarikat yurtlarındaki "falaka" manzaraları da geliyor!..
İBB Başkanı Mevlüt Uysal, Kenan Fidan adlı zabıta memurunu herkesin önünde döverek hastanelik eden Zabıta Daire Başkanı Tayfun Karali'nin yoğun tepkiler üzerine görevden uzaklaştırdığını açıklamış...
Peki; "alikıran başkesen" gibi davranan ve tüm Türkiye'yi isyan ettiren bu saldırganla ilgili İstanbul Cumhuriyet Savcılığı ne yapacak acaba?..
Ve tabii ki asıl soruya gelince; İBB bürokratı olacak zavallı kendi memuruna meydan dayağı atarak "ilham" verirse, sık sık seyyar satıcılara dayakla gündeme gelen zabıtalar, görevlerini şiddet uygularak yürütmekten geri dururlar mı?..
Şiddet unsurlarının da "kurtlar vadisi" sarmalını örnek aldığı şu yaşamda, hiçbir şey rastlantı değil aslında!!!