Aşağıya sürükleniyoruz
Trump'ın ABD başkanlık koltuğuna oturur oturmaz ilk aradığı İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu oldu. İkincisi Sisi. Ankara'dakilerin kankası Müslüman Kardeşler'i deviren Mısır'ın başındaki general.
ABD eşittir İsrail demektir. Bir ABD başkanının ilk İsrail aramaması düşünülemez. Bunu kanıksadık. Ardından Mısır Cumhurbakanı'nı aramasına ne demeli! Bu tavır Ankara'ya mesaj değil mi?
ABD'nin Türkiye'yi IŞİD'le mücadelede yalnız bırakması çok ağrıma gidiyor. Madem stratejik bir ortaklık söz konusu... Strateji içinde IŞİD'e ortak operasyon yapılması gerekiyor. Biz El-Bâb'da IŞİD'le kıyasıya bir muharebeye tutuşmuşken neden ABD yan çiziyor? El-Bâb'ın Türkiye'ye geçmesi PKK/PYD'nin planını bozacak. PKK/PYD'yi umutlandıran, palazlandıran ise ABD... PKK/PYD'nin arkalanması demek Türkiye'nin hedefe konması demektir.
El-Bâb'ın alınması zor görünüyor. Acaba, ABD, kendi stratejileri gereği, El-Bâb'da el altından IŞİD'e yardım mı ediyor?!
Diğer tarafta, Türkiye'de darbeye kalkışılıyor... Kıyamcıların "komuta merkezi" Pensilvanya'da. 247 insanımız bir gecede taranıp katledildi. Bini geçkin insanımız yaralı... Kimi ömür boyu sakat... (Köprü başında sol kolundan kurşun yiyen yeğenim hâlâ parmaklarını oynatamıyor.) Darbeci başı yüzünden 100 binden fazla insan işinden oldu. Aç bırakıldılar. Yazıdan ot mu topluyorlar, ağaç kabuğu mu dişliyorlar bilemiyorsunuz. Aileleriyle birlikte düşündüğünüzde zaman karşınıza akıl almaz bir rakam çıkıyor. (Devlet, kim olursa olsun, kendi toprağında insanı aç bırakır mı?!)
Müşahhas örneği "muktedirler"in itiraz edemeyeceği bir isim veriyor: Ahmet Taşgetiren. Ahmet Bey, 54 yaşındaki bir profesörün düşürüldüğü zelil durumu yazdı. (Star, 29 Ocak 2017). Gözleriniz dolmaktan okuyamazsınız. Önce hapsediyorlar, sonra serbest bırakıyorlar ama işinden de ediyorlar. Adam: "Sigorta yok. Maaş yok. Hasta olmaya korkuyorum." diyor.
Ayıkla! Asıl suçluyu bul! Sen Tanzanya'da, Mozambik'te, Madagaskar'da, kıyıda, bucakta darbecileri anlatıyor, mekteplerin kapattırmak istiyorsun ama yılanın başı ABD... ABD seninle birlikte hareket etmeden nereye gidersen git, bir gıdım mesafe alamazsın!
Türkiye'nin ekonomisinden hiç bahsetmeyelim. İflas eden edene... Bir ölçü vereceğim: Bir arkadaşın cami altında çay ocağına uğramıştım. "İşler kötü!" demesin mi?! İnsanlar çay içerken parasını hesap ediyor! Satışlar yarı yarıya düşmüş. (Yerinden edilmesin diye arkadaşın ismini vermiyorum.)
Perişan hâlimizi görün! Birlik olmamız gerekirken "tek adam" rejimi için gün sayanlar Türkiye'yi ikiye ayırdılar: Evetçiler, hayırcılar... Bütün mülkî âmirler "Yukarı"nın emir eri gibi. Rektörlere bakıyorsunuz, naçar "evet" kampanyasına katılıyorlar. İnsan ilminden utanır. Bulunduğu makam mutlak tarafsızlık gerektirir ama onların kabahati yok... Boyun eğmezsen boynun gider!
Bir tarihte, yurt dışında bir üniversitede ders veriyordum. Rektör, seçim zamanı, iktidar partisinin bulunduğumuz yerde seçim bürosu şefi olmasın mı! Şaşırıp kalmıştım. O rektörün o makamda oturabilmesi, ülkenin başında yıllardır hüküm süren "tek adam"ın iki dudağı arasında... Güya yüzde 90'ın üzerinde oy aldı! "Muktedir"in temsilcisi, seçimde gösterdiği "performans"tan dolayı, üniversitede, törenle rektöre plaket verdi!
Kuşatılmış ülkeyiz. İçimizde bari bölünmeyelim, diyeceğim ama, bölündük.