Arafat’a “zehir” komplosu gündemde!
Kenan Akın
Filistin; 10 yıl önce, yitirdiği büyük liderini dünya ise “zehir” komplosunu unutmuyor.
“Kenan Elleri” yıllardır hem öksüz, hem de yetim...
Ne var ki yarım asırdan fazla, damgasını Orta Doğu’ya vuran ve bütün dünya tarafından yakından tanınan, izlenen bir liderin öyküsü halen ağızdan ağza dolaşıyor.
Arafat’ın hayatı gerçekten de hem “gizemli” hem “trajik” boyutlar taşıyor.
Neresinden başlanırsa, en önemli yer oluyor.
Arafat’ın serüveni de, sondan öne doğru yol alıyor.
Arafat, bir zamanlar “Buraya özgürlük silahı ve bir zeytin dalıyla geldim. Elimdeki zeytin dalının düşmesine fırsat vermeyin” diye çığlıklar atmıştı.
Yıllar önce büyük bir dikkatle kullandığı bu mesajının üzerinden sayısını unuttuğu onlarca olay gelip geçmişti.
Orta Doğu güneşinin çürüttüğü cesetlerin üzerinden “çaresizce” ışıldamaya çabalayan zeytin dallarını, tankların acımasız paletleri her seferinde ezip geçiyordu.
“Kenan Elleri” nin trajik tarihinde Ebu Ammar’ın “öyküsü” gerçekten de, hem renkli hem düşündürücü, hem de ibret verici sayılıyor.
Her şeyden önce, sayısını unuttuğu nice suikast girişimlerinden kurtulmuştu.
...Ve sonunda Arafat ölümle de günlerce mücadele ettikten sonra, Hakk’a yürüyordu.
Zaten hayatı boyunca “ölüm tehlikesi” peşini ne zaman bırakmıştı ki?
Ölümüyle birlikte zehirlendiği iddiaları ortaya atılmıştı.
Oysa; yıllar yılı, Filistin’in özgürlüğü için yazmıştı, konuşmuştu, bağırmıştı, çalışmıştı, savaşmıştı.
Ne yazık ki, hür ve bağımsız bir Filistin Devleti’ni göremeden yol alıyordu.
2. Dünya Savaşı’nın bitimiyle birlikte, topraklarından koparılan Filistinlilerin özgürlük daha doğrusu bağımsızlık mücadelesinin bedeli ağırdı ve halen sürüyor.
Barut, kan ve acıyla yoğrulmuş özgürlük mücadelesi Arafat’ın benliğinde yatıyordu
Çektiği ve gördüğü zulüm onu eritmişti.
Artık, mavi ve zaman zaman kırmızı, siyah benekli poşusu, gözlerinde siyah çerçeveli “kocaman” gözlüğü ve belinde meşhur tabancasıyla, Yaser Arafat silueti Filistin gecelerinde boy atmıyor.
Yıllardan beri, horlanan, aşağılanan esir muamelesi yapılan, zulüm gören Filistinliler O’nun gölgesinde şahsiyet buluyordu.
“Küçük bir ulusun gerçekten de büyük lideri olmak” özetlenebilecek alın yazısı, onun yarım yüzyıldan fazladır, yılmadan, bıkmadan verdiği mücadelenin bayrağını taşıdığı için Filistin Devriminin simgesi halini alıyor.
Ancak, Arafat için bağımsızlık mücadelesi demek önüne çıkan imkânlardan yararlanmak demekti.
Ne var ki; Ramallah’a sadece sırları gömülmüştü.
Sırları içinde en merak edilenler de ölüm nedeni ve var olduğu iddia edilen serveti.
Asıl mezarı Kudüs-ül Şerif’te olacaktı.
Şimdi Filistinlilerin yaşam mücadelesine yeni bir hedef daha ekleniyordu.
Gerçekten de, Arafat zehirlenmiş miydi?
O’na en yakın arkadaşı Kaddumi, zehirlendiğini iddia ediyor.
Sekreteri de, Arafat’ın kulağından zehirlendiğini söylüyor.
Nitekim; Filistin’in efsanevi lideri Yaser Arafat’ın zehirlenerek öldürüldüğü yönündeki iddiaları güçlendirecek bir haber de dünyanın en saygın tıp dergilerinden Lancet’ta yayınlanıyordu.
İsviçreli bilim insanlarının, Arafat’ın kişisel eşyaları üzerinde yaptığı incelemelerle ilgili bir değerlendirme yapan ünlü İngiliz dergisi, Kasım 2004’te 75 yaşında hayatını kaybeden Filistin liderinin polonyum 210 radyoaktif maddesiyle zehirlenmiş olabileceğini doğruluyor.
Lancet konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Adli incelemeye dayanılarak elde edilen bulgular, Arafat’ın 210Po ile zehirlenme ihtimalini destekliyor.
Naşının 2012 yılında mezardan çıkarılmasının tavsiye edilmesi için yeterli şüphe vardı” deniliyor.
İsviçre’nin Lozan Üniversitesi’nden uzmanlar; Arafat’ın elbiseleri ve diş fırçasındaki kan, idrar ve salya örnekleri üzerinde yaptıkları inceleme sonucunda yüksek oranda radyoaktif madde tespit ettiği biliniyor.
Arafat’ın naaşı, daha detaylı incelenmesi için Kasım 2012’de mezardan çıkarılıyordu.
Tarihte hiçbir şey “gizli” kalmıyor.
Arafat’ın ölümünden 10 yıl geçmiş olmasına rağmen, “zehir komplosu” unutulmamasına rağmen, İsrail Mescid-i Aksa’ya yine saldırıyor.