Cumhuriyet'ten Mahmut Lıcalı'nın haberine göre Kaboğlu, daha önce CHP’li milletvekillerine anayasa değişikliği hakkında yaptığı sunumu gelen sorular ve yapılan katkılar eşliğinde gözden geçirerek 22 sayfadan oluşan bir rapor haline getirdi. CHP’li milletvekillerine dağıtılan rapor toplam 5 bölümden oluşurken hayata geçen yeni anayasa kapsamında TBMM’nin yetkileri, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri gibi konularda bilgilendirmeler yapıldı.
Raporda, yeni anayasayla kural koyma yetkisinin TBMM’ye aidiyeti ilkesinin devam etmesine karşın yasa ve Cumhurbaşkanı kararnameleri (CBK) arasında belirsiz ve gri alanlar bulunduğu ifade edilerek, CBK ile yapılacak düzenlemeler ile TBMM’de yapılacak yasalar arasındaki ilişki konusunda şu değerlendirme yer aldı:
“CBK yoluyla yapılabilecek düzenleme alanı çok geniş ve yürütmenin yetki alanını aşıyor olmakla birlikte, CBK karşısında TBMM’nin belirleyici konumunu gözardı etmemek gerekir. TBMM, bir yandan CBK ile yapılan düzenlemeleri hukuken çerçeveleyebilir, öte yandan Anayasa Mahkemesi’ne başvuru ile yargısal denetim yolunu işletebilir.”
CBK’nin konu bakımından sınırlı bir yetki olduğu belirtilen raporda, Cumhurbaşkanı’na doğrudan seçimle verilen görev ve yetkinin kural koymak değil, kuralları uygulamak olduğu belirtildi.
Kaboğlu raporunda, CBK’nin yasa ile yarışan bir düzenleme olmadığına, tüzük yerine geçen düzenleyici bir işlem kategorisinde olduğuna işaret ederek, “Özetle CBK yasaya aykırı olamaz. Bu yoruma göre “anayasa, yasa, CBK’ biçimindeki normlar hiyerarşisi bozulmamış oluyor” dedi.
Raporda Osmanlı döneminden başlayarak Türkiye’deki anayasa değişiklikleri hakkında tarihsel süreçlere değinilerek, her bir anayasa değişikliğinin önceki anayasa hükümlerine bir tepki olarak ortaya çıktığı ancak 16 Nisan referandumuna konu olan anayasa değişikliğinin tepki özelliğini de aşarak uzun erimli anayasal kazanımları inkâr anlamına geldiği değerlendirmesi yapıldı. 16 Nisan’da kabul edilen düzenlemenin ‘Türkiye Anayasa Tarihi’ne yabancı olmakla birlikte kanun kavramını da parçaladığına dikkat çeken Kaboğlu, bir anayasaya aykırılıklar zincirinin ortaya çıktığını belirterek, “Bu nedenle son dört ay, son dört yıldır tanık olduğumuz anayasal bilgi kirliliği ile anayasasızlaştırma sürecinin çok daha belirgin bir hale geldiğinden söz edilebilir” görüşünü dile getirdi.
İÇ TÜZÜK ÖNEMLİ
Raporda, CHP’nin bundan sonra izlemesi gereken politikalara ilişkin değerlendirmeler de yapıldı. Anayasasızlaştırma sürecine karşı TBMM’de bilinçli bir mücadele verilmesi gerektiği belirtilen raporda, iç tüzük çalışmalarının bu doğrultuda çok önemli olduğu kaydedildi. Kaboğlu, raporunda şu görüşleri ifade etti:
“CHP olarak anayasa ve iç tüzük tarafından tanınan bütün olanakları zorlayarak, bilgi temelinde yasama işlevini sürekli öne çıkarmak gerekir. (...) Hedef kuşkusuz anayasal mirası yeniden kazanmak olmalı, bunun için güçlü bir anayasa siyasetine ihtiyacımız var. Anayasanın araçsallaştırılarak istismar edildiği, ihlal edildiği ve anayasa suçu işlemenin alışkanlık haline getirildiği, adeta anayasanın unutturulduğu bir ortamda anayasa gündemi oluşturmak kolay değil ama gerekli. Bunun için muhalefet partileri mümkünse birlikte anayasa siyaseti oluşturmak durumundadır.”
2007-2017 ekseninde anayasal düzenin nasıl ortadan kaldırıldığının belleklerde canlı tutulması gerektiği ifade edilen raporda, “Yıkım anayasa yoluyla gerçekleşti. Kurtuluş ve kuruluş diyalektiği ancak anayasa yolu ile sağlanabilir. CHP için anayasa gündemi gelecek kuşaklara karşı tarihsel bir sorumluluktur” denildi.