BBP’nin düzenlediği “Çözüm süreci mi bölünme süreci mi” panelinde konuşan Em. Org. Edip Başer, devletin “şehitler gelmeye devam mı etsin” gibi sözleri kullanmasının yılgınlık ifadesi olduğunu söyledi. Başer, “Bunu dediğiniz an bağımsızlığı kaybetmiş olursunuz” dedi.
Taviz, talep doğurur
Terör örgütü PKK’nın silahıyla varlığını sürdürdüğüne dikkat çeken Başer, “Bazı yerlerde yönetimi de ele aldılar. Eğer siz teröristle masaya oturduysanız bunların talepleri her seferinde artacaktır. Ta ki Kürt devletinin kurulmasına kadar” diye konuştu.
PKK, bekçi köpeği
PKK’nın iç savaş tehdidinden endişe duyduğunu vurgulayan Başer, “Emperyalist ülkeler, Kürt devletinin kurulması için uğraşıyor. Çünkü, bölgede kendilerinin ve İsrail’in çıkarlarını koruyacak böyle bir bekçi köpeğine ihtiyaçları var” ifadesini kullandı.
BBP’nin düzenlediği “Çözüm Süreci mi Bölünme Süreci mi” adlı panele katılan konuşmacılar, sözde çözüm sürecinde terör örgütüne teslim
olunduğunu söyledi
Haber: Salim YAVAŞOĞLU
Emekli Orgeneral Edip Başer, terör örgütü PKK ile yürütülen müzakerelere tepki göstererek, bir devletin “Ne yapalım, şehitler gelmeye devam mı etsin” ya da “Analar ağlamasın” gibi sözleri kullanmasının yılgınlık ifadesi olduğunu söyledi. Büyük Birlik Partisi’nin (BBP) düzenlediği “Çözüm Süreci mi Bölünme Süreci mi” adlı panele emekli Orgeneral Edip Başer, Yeniçağ Gazetesi yazarı Arslan Tekin ve BBP MKYK Üyesi Ahmet Yelis konuşmacı olarak katıldı. BBP Genel Başkan Yardımcısı Bayram Karaca’nın moderatörlüğünü üstlendiği panelde konuşan emekli Orgeneral Edip Başer, terörle müzakere değil mücadele olacağının altını çizerek, “Ne zaman terör örgütü silahlarını bırakır devletin güvenlik birimlerine teslim olur, kendi varlığını sonlandırır ancak o zaman müzakere olabilir” dedi.
Muhatap alınmadılar
Başer, İspanya’daki ETA ile İrlanda’daki IRA’nın varlıklarını sonlandırdıklarına değinerek, “Ancak bu süreçte ne İspanya. ne de İngiltere bunlarla müzakere etmedi, muhatap almadı. ‘Ne yapalım şehitler gelmeye devam mı etsin’ ya da ‘Analar ağlamasın’ gibi sözleri ancak ben veya bir şehit annesi söyleyebilir. Ama bir devlet söyleyemez. Bu bir yılgınlık ifadesidir. Bunu dediğiniz zaman artık bağımsızlığınızı kaybetmiş olursunuz. İkincisi gelecek nesillere yeni zafiyetler bırakmış olursunuz” diye konuştu. Edip Başer şunları söyledi: “Çok afedersiniz bir köpek sürüsüne teslim mi olacağız? Bir konuda başarısızlık varsa bu konuda neden başarılı olamadık diye sorgulamalıyız. TV’lerde özellikle bir Türk, Kürt ayrımı körükleniyor. Bu çözüm süreci sayesinde bölgede terör örgütü tamamen hakim duruma getirildi. Kendi valilerini, kaymakamlarını atıyorlar. Siz terörle masaya oturduysanız bunların talepleri her seferinde artacaktır. Kürt devletinin kurulmasına kadar.”
Türkiye’de Türk’ün adı silinmek isteniyor
Yeniçağ Gazetesi yazarı Arslan Tekin, çözüm derken karşımıza çözülme çıktığını kaydederek, “Önce insanlarımızı yozlaştırdılar. Türkiye’deki hareketler siyasidir. Etnik bir temele oturtulmaktadır. Kürtçe diye bir dil de oluşmamıştır. Araştırıldığında burada karşımıza Farsça çıkmaktadır.” dedi. Tekin, “Burada niyet Türkiye’nin bölünmesidir. Asırlık şark meselesinde niyet Türkleri Anadolu’dan sürmektir. Maalesef kendilerini İslamcı olarak tanımlayan bazı siyasiler Türk kimliğini de inkar ederek, PKK ile yan yana yürümektedir. Sen hapisteki Öcalan ile neyin pazarlığını yapacaksın? Adam 4 duvar arasında. O kendini kurtarmaya çalışıyor” ifadelerini kullandı. Tekin, şöyle devam etti: “ABD’nin desteğini de aldığı bir sırada PKK ile çözüm mümkün mü? En son 10 maddelik bir ev ödevinden bahsedildi, PKK, ’hükümet ev ödevini yapsın’diyor. Terörle Mücadele Kanunu’nun kaldırılmasını, Kürt kavramının anayasaya girmesini, anadilde eğitim ve özerklik istiyorlar. Türkiye’de Türk adı silinmek isteniyor. PK, Avrupa’da istediği gibi at koşturabiliyor.Avrupa ülkelerinden destek almasa bunları yapamazlardı. Şimdi kendi hükümetimiz kızdığımız Avrupalılar gibi davranıyor” dedi. Ahmet Yelis ise 2000’li yılların başına gelindiğinde küresel güçlerin Orta Doğu’da yeni bir paradigma geliştirdiklerini öne sürerek, şunları söyledi:
Türkiye duvara tosladı
“Bunda Türkiye’ye de bir rol düştü. 2011 yılına gelene kadar Türkiye, Orta Doğu projesinde kendisine verilen görevde birtakım yollar aldı. Ama küresel güçler Arap Baharı’nın kendi lehlerine gitmediğini gördükten sonra ilk çıkış noktasından Suriye kavşağında ayrıldılar. Böylece Türk hükümetinin politikası da duvara tosladı. Şimdi bölünmenin de ötesinde çözülmeye gidecek bu süreçten dönmeye çalışıyorlar. Çünkü siz bu ameliyatı bir süre sonra durdurmazsanız, bu hasta ölür. Bunu kendileri de gördüler. Lozan Anlaşması’nda belirlenen Türkiye sınırlarını ABD kabul etmemiştir. Onların nezdinde bu sınırlar hala meşru değildi. Büyük devletler planlarını uzun vadeli yaparlar. Bu ülkede yaşayanların birlik ve beraberlik konusunda hiçbir sıkıntıları yok. Ama bu ülkeyi yönetenler, bu ülkeyi, Orta Doğu’yu doğru okuyamıyorlar.”
Bekçi köpeğine ihtiyaçları var
Başer, görevi döneminde kendisine getirilen Mesud Barzani’nin bastırdığı bir Almanak’ta yer alan haritadaki Büyük Kürdistan’ın sınırları hakkında bilgi vererek, şöyle konuştu: “Bunlar hayal deniliyor. Bana göre de hayal ama biz buna müsaade etmeyeceğimiz için hayal. Ama bunu başarabilmek için de gelecekteki tehlikeler görülmeli ve yeterli önlemler alınmalıdır. Terör örgütü liderlerinin zaman zaman yaptıkları iç savaş tehdidinden de ben büyük endişe duyuyorum. Çünkü bu mesele sadece Türkiye’yi ilgilendiren bir mesele değil. Büyük küresel güçlerin eli işin içinde. Batılı emperyalist ülkeler bu devletin kurulması için yıllardır uğraşıyor. Çünkü, Orta Doğu’da kendilerinin ve İsrail’in çıkarlarını koruyacak böyle bir bekçi köpeğine ihtiyaçları var.”
PYD’ye IŞİD tehlikesi yok mu
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, panel öncesi yaptığı açılış konuşmasında, Şah Fırat operasyonunu eleştirdi. BBP Lideri Destici, “Kim ne derse desin, Süleyman Şah türbesinin nakli ricattır, geri çekilmedir, mağlubiyettir. İktidarın bunu zafer olarak sunmasının tek amacı ise seçim öncesi oy kaybetmemek. Ama bir gün gelecek Türk mahkemelerinde hesabı sorulacaktır” dedi. Büyük yanlış yapıldığını kaydeden Mustafa Destici, şöyle devam etti: “PKK’nın PYD’nin Ayn-el Arap’a sahip çıktığı kadar Türkiye Cumhuriyeti kendi toprak parçasına ve Süleyman Şah türbesine sahip çıkamamıştır. Neymiş, IŞİD tehlikesi varmış. Onlar kadar Türkiye Cumhuriyeti’nin gücü yok mu? PKK’ya PYD’ye IŞİD tehlikesi yok mu? Onlar kadar Türkiye’nin gücü yok mu? Terörist başının paçavrasının Türk bayrağının dalgalandığı hiçbir yerde dalgalanmasına müsaade edilmemelidir. Ben o bayrağı oradan indiririm,. Ne oldu da PKK eşittir PYD’diyenler, ne oldu da bugün PKK ile PYD ile iş birliği yaparak operasyon yapıyorlar. Türkiye’nin buna gücü yetmiyor mu? ’PKK eşittir PYD diyenler daha sonra koridor açtılar, peşmerge adı altında PKK’lıların, PYD’lilerin Ayn-el Arap’a geçerek teröristlerin bölücü devlet kurmasına yardım ettiler. Tek başına bu bile vatana ihanet suçudur.”