Allah’ım! Ne büyük acı!
Her facianın ardından Allah beterinden saklasın, deriz. Depremler oluyor, 10 binler hayatını yitiriyor; bütün aile yok oluyor, 100 binler evsiz barksız kalıyor.
Sel basıyor, canlı-cansız önüne ne gelirse sürükleyip götürüyor... Bir iz bile bırakmıyor.
Savaşlar oluyor... Etrafımızda işte... Her gün kanıksadığınız rakamlar karşımıza çıkıyor; 100 binler bile artık bizi dehşete düşürmüyor.
Maden ocakları göçüyor, bir, üç, beş, on... derken rakamlar büyüyor, 100’lerle ifade ediliyor.
En son Soma’da başımıza gelen facia... Allah esirgesin!
“Kullu nefsin zâikatu’l-mevti summe ileynâ turce’ûn.” (“Her can ölümü tadacaktır. Sonra bize döndürüleceksiniz.”) (Ankebût, 29/57).
Bu ölümler sıralı ölümler değil; beklenmeyen ölümler. Kan ağlıyoruz, içimiz daralıyor. Üzüntümüz çok büyük çok, çok...
Manisa-Soma’da maden ocağındaki facia, telâfisi imkânsız yaralar açtı. Yüzlerce ana, yüzlerce dul, binlerce yetim, ömür boyu buruk bir yürekle yaşayacak. O insanlar, her ne olursa olsun, üç kuruşluk emek karşılığı, hepimizin ihtiyacı için öldüler.
Allah bizi sınıyor diyeceğiz, tevekkül edelim diyeceğiz, Takdir-i ilâhî diyeceğiz, kendimizi avutacağız. Ya tedbir? Cenab-ı Hak, bütün tedbirinizi alın, sonra tevekkül edin ve takdir-i ilâhîye razı olun demiyor mu?
Demek ki, bir şeyler aksıyor. İnsan hayatı söz konusuysa ne olursa olsun, hükûmeti, muhalefeti kim söylerse söylesin kulak verilmelidir.
CHP, Soma’daki maden ocakları için araştırma önergesi vermiş, MHP’nin de desteklediği önerge, daha yeni 24 Nisan’da, AKP oylarıyla reddedilmişti. Önergenin görüşülmesi sırasında CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel kürsüye çıkmış ve siyaset tarihinin kara sayfası, AKP’nin akıl almaz partizanlığını dile getirmişti:
“Sayın Başbakan Manisa’da Cumhuriyet Meydanı’na çıkar, der ki ’Somalı işçi kardeşlerim burada mı?... ‘Askeri bir disiplinle 3 bin tane dizilmiş Somalı maden işçisi baretleri kaldırırlar. Neşesiz, mutsuz, heyecansız dimdik dururlar. Çünkü bir gün önce onların yemek fişleri madende toplanmıştır. Ertesi gün miting alanı çıkışında geri dağıtılacaktır. Başbakan selâmlanacak, çıkarken kimlik geri alınacaktır. Yevmiye işlemektedir, Başbakan için görev yapılmaktadır. Selamı çakarsın, çakmadıysan ertesi gün işinden olursun. İşinden olmayanlar madene inerler. Maden patlar, işçi ölür. Ölen ölür, kalan sağlar Recep Tayyip Erdoğan’a yetmektedir.”
Maden ocaklarında aksayan nedir? Ölümler neden oluyor? Hepsi araştırılacaktı. AKP Hükûmeti neden karşı çıktı?
17 Aralık ve 25 Aralık yolsuzluk operasyonlarının önünün kesilmek istenmesi/kesilmesi aklıma geliyor. Yine AKP bağlantılı bir yolsuzluk mu, rüşvet mi, nüfuz ticareti mi söz konusu? Ocakları işleten şirketlerle nasıl bir bağ kurulmuş ki, AKP, araştırma önergesini reddediyor?
Özgür Özel’in bahsettiği partizanlık mı, yoksa daha derinlerde bir şeyler mi var?
Soma’nın üstü örtülemez...
Acımız çok büyük... Tarifsiz...
Sırf Soma maden ocaklarını araştırmak için verilen önergenin reddi ve ardından yaşanan bu facia bir başbakanı makamından etmelidir.
Ne yazık ki, diktatörlüklerde “istifa” diye bir müessese yok!