Akşener'in ölümle tehdit edilmesi!
Meral Akşener...
Sevebilirsiniz, sevmeyebilirsiniz... Oy verirsiniz, oy vermeyebilirsiniz... Bunlar ayrı konular.
Saldırı, hakaret, tehdit, engelleme... Bunlara ne gerek var?
Gidersin sandıkta oyunu kullanırsın, tercihini yaparsın.
Yıldırmak, aşağılamak, insanlara zarar vermek için yapılan bu hareketlerle neyi amaçlıyorsun?
Böyle bir yöntemin hangi hukukta, hangi adalet sisteminde meşruluğu, karşılığı var?
Gaziantep'te yaşananlar, Türkiye adına utanç vericiydi.
Akşener, Gaziantep'te vatandaşlara seslendikten sonra aracının dönüş yolu kesiliyor. Yolu kesen ise vatandaşın vergileriyle alınan belediye araçları.
Sonrasında bir görüntü geliyor önümüze... Akşener aracının camını açmış, kamyona bakıyor.
O fotoğraf, o kare var ya, işte Türkiye'nin özeti...
Siyasi nezaketten, siyasi erdemden, insanlıktan nasibini almamışların yöntemi.
Çok uluslu şirketlerin devlet desteği olmadan uzaya araç gönderdiği 2018 yılında, siyasetçilerin yolu çöp kamyonuyla kesiliyor.
Daha da acısı bu durum muz cumhuriyetleri gibi bir ülkede değil, binlerce yıllık devlet tecrübesi olan Türkiye'de yaşanıyor.
Bununla da yetinilmiyor.
Oluşturulan mağduriyetten sonra bir de üste çıkılıyor.
Büyükşehir Belediye Başkanı'nın yaptığı bir açıklama var ki evlere şenlik!
Tüm siyasi mitinglerde ve toplantılarda güvenlik amacıyla yolu bu şekilde kapatıyorlarmış. Böylece olası bombalı araçlar alana giremiyor, yaya geçişinin güvenliği sağlanıyormuş!
Olayın komikliğine bakar mısınız!
O külüstür kamyon, güvenliği sağlıyor, bombaları engelliyor!
Çekersin oraya güvenlik bariyerini, koyarsın önüne de zırhlı araçları anlarım.
Bu açıklamalar ülkenin nasıl bir zihniyet tarafından yönetildiğinin de acı bir örneği...
Gaziantepspor Başkanı'nın tehdidi
Türkiye'de bir futbol kulübü düşünün... Tarihi ve geçmişiyle bir şehrin parçası; Gaziantepspor...
Son yıllarda başarısız yöneticiler yüzünden kötü gidiyorlar, ama tarihi kökleri ve futbola katkıları unutulamaz.
İşte bu kulübün başkanı olan zat önceki gün kendi Twitter hesabından Meral Akşener'i FETÖ'cü ilan edip, öldürmekle tehdit ediyor.
Ardından kulübün sosyal medya sorumlusunu arayıp "Benim tweetimi Gaziantepspor resmi hesaplarından da paylaşın" talimatı veriyor.
O mesaj, Gaziantepspor'un resmi hesabından da paylaşılarak yüz binlerce kişiye gönderiliyor.
Söz konusu kişiyi biraz araştırdığınızda AKP'ye yakın olmak için her şeyi yaptığını, her fırsatta Belediye Başkanı Fatma Şahin ile fotoğraflar çektirip paylaştığını görüyorsunuz.
Bu tehditlerden sonra ne mi oluyor dersiniz? Hiçbir şey... Savcılar, hâkimler sessiz!
Bir anne, bir kadın, bir parti genel başkanı ve bir Cumhurbaşkanı adayı...
İftiraya uğrayıp, ölümle tehdit ediliyor. Adalet ise ortalarda yok.
Düşünün ki tanınan ve kitlesi olan bir kişiye bunlar yapılıyorsa, sıradan vatandaşın vay haline...
Canımıza zeval gelmeyen her gün için şükretmemiz lazım.
Bir de bu olayı tersten düşünelim...
Bir kulüp başkanı Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan'ı "FETÖ'cü ilan edip, herkese açık bir şekilde, sosyal medya üzerinden ölümle tehdit etse" acaba neler olurdu?
Türkiye'nin gündemi bir anda değişir, bırakın başkanı, o kulübün zerresi bile kalmaz.
İşte bu tablo; kişilere göre değişen, şahısların hukukunun hâkim olduğu bir sistemi anlatıyor bizlere.
Bugün Erdoğan'ı korurken, yarın bir başkasını, bugün AK Parti'yi korurken yarın bir başka partiyi koruyabilir.
Bu sistemin devamlılığı, koruyuculuğu, kapsayıcılığı yoktur.
Ancak ve ancak demokrasinin ortadan kalktığı sözde devletlerde bu gibi manzaralara şahit olursunuz.
Ne yazık ki Türkiye'nin getirildiği nokta tam da burasıdır.
Adalet ve hukuk kalmamış; güçlülerin mahkemeleri egemen olmuştur.