Akşener direnişi!
24 Haziran baskın seçim kararıyla birlikte AK Parti "Bu oyunun kurucusu benim, istediğimi alırım istediğimi almam" mesajı verdi.
O günlerde Recep Tayyip Erdoğan, AK Partili sözcüler ve Devlet Bahçeli'nin beden dilleri rahat, kendine güvenen bir haldeydi. Söylemler de buna paralellik gösteriyordu.
Karar sonrasında AK Parti'nin seçim propagandasının oturacağı ana metin de belirlenmişti.
Batı ve Avrupa karşıtlığı söylemleri ile suni kavga başlatıldı. Erdoğan, Almanya ve Avusturya'yı hedef almaya başlamıştı bile.
Buna rağmen adı konmamış bir tedirginlik hissediliyordu. Hükümete yakın medyada bile aynı soru vardı; "İYİ Parti seçimlere katılacak mı?"
AK Parti ve MHP kendinden emindi. Soruya yanıt verilmiyor, geçiştiriliyordu. YSK'dan da açıklama bir türlü gelemiyor, muhatap bile bulunamıyordu.
Hiç kimsenin beklemediği bir anda 15 vekilin CHP'den İYİ Parti'ye geçmesi siyasi hesapları altüst etti.
İktidar cephesinden Güneş Motel söylemleri geliyordu. Oysa Güneş Motel olayında hükümeti düşürmek için rakip partiden Bakanlık karşılığı vekil transferi yapılmıştı. Yeni kurulan hükümette parti değiştiren vekillere Bakanlık verilmişti.
Ama İYİ Parti'ye transferler bambaşka bir durumu ortaya çıkarıyor. Birbirine rakip partiler, demokrasiyi işletebilmek için fedakârlık yapıyor.
Transfer kararı sonrasında siyasette işler tamamen değişti. Son yıllarda rastlayamadığımız, 2002 öncesi günleri hatırlatan bir gündem ortaya çıktı.
Siyasi parti liderleri üst üste görüşmeler yapıyor, kulisler, hesaplar, analizler... Son derece heyecanlı ve demokrasiye katkı yapan süreçler yaşanıyor.
İYİ Parti'yi daha önce hiç telaffuz etmeyen Erdoğan, "Sözde İYİ Parti" tanımlamasıyla topa girdi. Bahçeli de son zamanlarda hakaretlerini azalttığı İYİ Parti'yi yine ve yeniden hedef almaya başladı, hem de ağır bir dille.
Hâl böyle olunca, AK Parti ve MHP'nin evdeki hesapları çarşıya uymadı.
En büyük değişim ise Erdoğan ve Bahçeli'nin beden ve söylem dilinde gerçekleşti. Çünkü kurucusu oldukları oyunun bir anda seyircisi haline geldiler.
Erken seçim kararı aldıklarını açıkladıkları günkü beden dillerini, söylemlerini kaybettiler. Yüzler asabileşti, hakaretler üst üste geldi ve gelmeye devam ediyor.
Farkında olmadan oyunun kontrolünü kaybetmenin gerginliğini yaşıyorlar.
Muhalefet büyük bir hava yakalamış durumda. Hükümet yanlısı medya da bu havayı kırabilmek için yeni bir Ekmeleddin vakası oluşturmak istiyor. Bu yüzden Erdoğan'ın ilk turda seçimleri kazanmasının önü açılmak isteniyor.
En büyük plan ise muhalefetin ancak "çatı aday" ile şansının olabileceği üzerine kurulmuş. İlk günlerde yapılan görüşmeler gösteriyor ki; muhalefetteki bazı partiler bu zokayı yutmuş durumda.
Eğer Meral Akşener ve İYİ Parti ikna edilebilseydi bir çatı aday konsepti oluşturulacaktı.
Bu noktada bir hakkı teslim etmek gerekiyor. Akşener, CHP'den 15 vekil transferine rağmen hiçbir şekilde kararlılığından vazgeçmedi. Adaylıktan feragat edip "Gül çatı adayımız olabilir" demedi. Bunu yapsaydı Erdoğan'ın ilk turda seçilme ihtimali oldukça yükselecekti.
Akşener'in bu direnişi CHP'deki söylemleri de değiştirdi. Özgür Özel yaptığı açıklama ile "Abdullah Gül hiçbir zaman gündemimizde olmadı" dedi. Ama günlerdir böyle bir yalanlama gelmemişti. Çünkü Akşener'in razı olmayacağı anlaşılmıştı.
Abdullah Gül çatı aday olabilecek bir profil hiçbir zaman olmadı. O yüzden ancak Saadet ve AK Parti'den geçen vekillerin adayı olabilir, olmalı da... Şu andan itibaren geri adım atması da siyasi kariyerinin bitmesi anlamına gelecek. Çünkü iş son derece ciddi.
Muhalefet oyun dışında kaldığı seçimlerde oyun kurucu konumuna gelmiş durumda.
Eğer büyük bir hata yapılmaz ve aday belirleme sürecinde mantıklı hareket edilirse, seçimlerin ikinci tura kalmasına kesin gözüyle bakılıyor.
O yüzden her partinin tabanını doğru okuyarak kendi adaylarını çıkarması en mantıklı yol olacak.
Gül'ün Katar ziyareti
Erken seçim kararı alınmasından tam 7 gün önce Gül çifti önemli bir ziyaret gerçekleştirdi. ABD'nin Orta Doğu'daki uydularından biri olan Katar, Abdullah Gül ve eşini ağırladı. Hem de bizzat Katar Emiri'nin davetiyle...
Gül de bu ziyareti sosyal medya hesabından paylaşarak mesajını vermiş oldu!
Katar'ın sıcak parası, Türkiye'de "Siyasal İslam"dan beslenen partiler için her zaman yön belirleyici olmuştur.
Dolayısıyla Gül'ün çatı aday yapılmak istenmesinin bir de dış ayağı var.
Karizması azalan Erdoğan'ın yerine farklı bir siyasi görüşten geliyormuş gibi Abdullah Gül getirilecek, yükselen muhalefet seçim kazandığını sanarak uyutulacak.
İşin özü itibariyle; günden güne çöken "Siyasal İslam Projesi", Abdullah Gül üzerinden güncellenmek isteniyor!