AKP’nin teslimiyeti
PKK, tamamen şehre indi. Şırnak’ta kurtarılmış mahallelerinde “otonom” ilân ediyorlar. Yüzleri kapalı, elleri silâhlı saatlerce tören düzenliyorlar, bildiri okuyorlar, hendek kazıyorlar ve “ajan” diye adam öldürüyorlar.
Ne validen, ne kaymakamdan, ne emniyet müdüründen, ne TSK yetkililerinden, ne hükûmet üyelerinden bir söz var. Saraya yerleşen zat da suskun.
Sessizlik, PKK ile hükûmet arasında bir mutabakatın olduğunu göstermiyor mu?
Bu ülkenin her bir taşından, her bir ağacından, her bir hayvanından, her bir insanından devleti yönetenler sorumlu değil mi?!
Herhâlde halk AKP’ye, ülkenin bir bölgesinin maşalara teslim etsin diye oy vermedi.
Ülkenin bir kısmını bile bile, teslim ediyorlar, adına “çözüm” diyorlar.
PKK’nın Kandil’deki başı Cemil Bayık, AKP yönetimiyle mutabakatını açıkça söylüyor:
“Devlet Kürdistan’ı artık yönetemiyor; bu yüzden bizden talep ediyor. Fakat bir yandan terörist diyeceksin, diğer yandan da gel kamu düzenini sağla çağrısı yapacaksın; bu kabul edilemez.”
Cemil kızıyor ama, AKP yönetimi ve saraydaki zat “terörist” sözünü zâhiren kullanıyor, yoksa PKK’yı “terörist” gördüklerinden değil. Yüreklerindeki ses, “PKK’lılar, kurtuluş mücadelesi veren mücahitler!” diyor.
AKP’nin Diyarbakır Milletvekili Salim Ensarioğlu, PKK’ya içten içe hayran:
“PKK’nın kontrolsüz bir örgüt olmadığını örgütü tanıyanlar iyi bilir. PKK, 1 milyon insanı Diyarbakır’da yürütür, bir tek taş dahi attırmayabilir. Ama istese 1 milyon insanı bir seferde de terörize edebilir. Öyle barış sürecinin devam ettiği bir dönemde, birilerinin barış sürecini sıkıntıya sokacak, seyrini değiştirecek bir takım suikastler, faili meçhuller işlemesi örgüt için de kabul edilebilir bir şey değil.”
Salim, PKK’yı en iyi tanıyacak isimlerden. PKK’yı koruyor. Ona göre PKK cinayet işlemezmiş.
PKK’nın korunmaya ihtiyacı yok ki... Ne yapıyorlarsa bilerek yapıyorlar. Adamlar cinayetlerini sahipleniyorlar. Bazen sahiplenmiyorlarsa taktik icabı. Murat Karayılan’ın, “Cinayetleri sahiplenmeyin.” diye dağdakilere emir verdiğini basın-yayın organlarına sızdıranlar da devlet yetkilileri.
Tarım Bakanı Mehdi Eker Diyarbakırlıdır. Herhâlde halk PKK zulmünden dert yanmış olacak, Diyarbakırlılara, demeye getiriyor ki, “PKK ne kadarınızı öldürebilir ki... Siz PKK’dan daha fazlasınız!”
“Çaresizlik” tarifinde örnek vermek istediğinizde Mehdi Eker’in sözünü hatırlayın! Adam “Ölün! Sizi bitiremezler!” diyor:
DHA’nın geçtiği haberi okuyalım:
“Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, bölgede birçok yatırıma engel olunduğunu, halkın tehdit edildiğini, insanların göçe zorlandığını belirterek, ’Diyarbakırlının bunlara karşı çıkması lâzım. Sesimizi yükseltmemiz lâzım, hepimizi öldürecek hâlleri yok. Bütün dükkânları yakacak hâlleri de yok. Eğer biz bugün bunlara karşı susarsak, eğer bugün milletten haraç alma, haraca bağlama teşebbüslerine biz sessiz kalırsak, inanın bunlar bir bir herkese bu zulmü gösterecekler.’dedi.”
Mehdi Eker! Sen bir hükûmet üyesisin. Devlet olarak tedbir almak senin vazifen. Sen ise halkı PKK’ya kırdırmak istiyorsun!
Gerçekten AKP-PKK’nın gizli protokolü var ki, örgüt bu kadar pervasız.