AKP’nin kaderi 17 kişinin elinde!
Anayasa’nın “Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer” hükmünü hatırlatarak “AKP’nin Tayyip Erdoğan başkanlığında alacağı bütün kararlar Anayasa’ya göre geçersizdir” demiştik.
Aslında Abdullah Gül’ün genel başkan olmasını önlemekle meşgul olan Tayyip Erdoğan’a Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı müdahale etmeli ve partiye de kurumsal olarak uyarıda bulunmalıydı.
Yapılması gerekeni CHP resmen duyurdu ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına dilekçe ile başvurarak Erdoğan’ın, 27 Ağustos’ta yapılacak parti kongresini yönetmesini önleyecek idari ve yasal önlemlerin ivedilikle alınması talebinde bulundu.
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, başvuru dilekçesinde Erdoğan’ın Başbakanlık, AKP Genel Başkanlığı ve Cumhurbaşkanlığı görevlerini hep birlikte kullanması ve sürdürmesinin; AKP yetkili kurullarının da bu eyleme iştirak etmesinin, Anayasa’nın 101,102 ve 103.maddeleri ile Siyasi Partiler Yasası’nın 104. maddesine aykırı olduğunu belirtti.
***
AKP ise “Biz üniversitelerden ve kendi hukukçularımızdan görüş aldık. Erdoğan, yemin edince görevine başlayacak ve önceki görevleri o zaman sona erecek” diyerek Anayasa’yı çiğnemeye devam ediyor!
AKP kurumsal olarak Anayasa suçunun odağı durumundadır.
Anayasa, cumhurbaşkanının siyasi partiler arasında tarafsızlığını esas aldığı için, seçilen kişinin partisi ile ilişiğinin hemen kesilmesi gerekiyor. “Ben yemin edene kadar, partimde kendime bağlı bir kadro oluşturayım, genel başkanı da ben belirleyeyim, Cumhurbaşkanlığı’na başlayınca, çalışacağım başbakanı şimdiden ben seçmiş olayım” derseniz, bu, daha göreve başlamadan Anayasa’yı çiğnemek olur!
CHP’nin dilekçesinde “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı inisiyatif ve sorumluluk alarak; bu sürece hukuk yoluyla müdahale etmelidir. Yapılacak inceleme sonucunda, Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması amacıyla, iş bu başvurunun yapılması zorunluluğu doğmuştur” deniliyor.
Kısacası son kararı Anayasa Mahkemesi verecektir.
***
Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin ve İslam ülkelerinin parçalanması demek olan Büyük Orta Doğu Projesi eş başkanlığı görevini üstlenmiş bulunması, AKP’nin kapatılması için tek başına yeterliydi ama şu son eylemler de kapatma sebebidir.
Anayasa’nın 68 ve 69’uncu maddeleri, “Siyasî partilerin tüzük ve programları ile eylemleri, devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve lâik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz; sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz; suç işlenmesini teşvik edemez” diyor.
Bir siyasî partinin bu hükümlere aykırı eylemlerinden ötürü temelli kapatılmasına, ancak, onun bu nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak haline geldiğinin Anayasa Mahkemesi’nce tespit edilmesi halinde karar verilebiliyor.
***
Peki, odak nasıl olunuyor? Onun cevabı da var: “Bir siyasî parti, bu nitelikteki fiilleri, büyük kongre veya genel başkan veya merkez karar veya yönetim organları veya TBMM’deki grup genel kurulu veya grup yönetim kurulunca zımnen veya açıkça benimsediği yahut bu fiiller doğrudan doğruya anılan parti organlarınca kararlılık içinde işlendiği takdirde, söz konusu fiillerin odağı haline gelmiş sayılır.”
Hep birlikte Anayasa suçu işleyen Tayyip Erdoğan ve AKP yetkili kurullarının kaderi, çoğunluğunu Abdullah Gül’ün atadığı Anayasa Mahkemesi üyelerinin, yani 17 kişinin elindedir...