AKP’nin daha büyük projeleri!

Tayyip Erdoğan, dün de son iki sene içinde dinleme vakalarının bir milyonu geçtiğini söyledi ve bunun bir skandal olduğunu belirtti! AKP ve kadroları tertemiz olsa, hiçbir yolsuzluğa bulaşmamış bile olsa sadece bu itiraf, hükümetin istifasını gerektirir!
Hükümet sizseniz ve dinlemeleri, “Ne istediniz de vermedik” dediğiniz kadrolar yapmışsa, bunun sorumlusu da sizsiniz. Evet yasadışı dinlemeler suçtur ama bu yolu açan sizsiniz!

***

Erdoğan birkaç gün önce de “Bir başbakanı dünyanın hiçbir yerinde dinleyemezsiniz, bir cumhurbaşkanını, bir genelkurmay başkanını, bakanları dinleyemezsiniz. Savcı tamamen keyfi bir şekilde devletin mahrem telefon görüşmelerini dinlemiştir. Hukuksuzluk sadece dinlemeden ibaret değildir, gizli bir dosyada yer alan dinlemeler de birilerine servis edilmiş, bu yolla da savcı ya da bu dinleme yapan memurlar ayrıca Anayasa’yı, yasaları çiğnemiştir” diye şikâyet ediyor. İyi de şikâyet edecek olan siz değilsiniz, siz hükümetsiniz. Sizin görev verdiğiniz adamlar, sizi dinlemişse bundan şikâyet etmeye ne hakkınız var?
Erdoğan yine “Düşünebiliyor musunuz? TÜBİTAK gibi kurum merkezinde bu dinlemeleri yapıyor ve siz ‘burası güvenli hattır’ diye öyle zannediyorsunuz. Halbuki ‘güvenli hat’ diye bir şey söz konusu değil. ’Güvenli hat’ diye söylenen bu kriptolu telefonlar, bunu inşa eden, tesis eden, üreten, imal eden yer tarafından merkezde dinleniyor, orada depolanıyor” diyor.
TÜBİTAK’a o dinleyicileri kim yerleştirdi?
2008 yılında TÜBİTAK Kanunu’nda değişiklik yapmadınız mı?
“14 Bilim Kurulu üyesinden 7’si Başbakan tarafından atanır” kuralını siz getirmediniz mi? Ve bu kuralı uygulamadınız mı? Geçici madde ile kuruma açıktan atamalar yapmadınız mı?
Kanun değiştiği zaman, gazeteler, “TÜBİTAK da tamam” diye başlık atmadı mı?
“Kripto” ları o kuruma kim yerleştirdi?

***

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ise “Bir ülkenin cumhurbaşkanını, başbakanını, enerji bakanını 2,5 yıl resmi kayıtlarla dinleyeceksiniz... Siz onu dinleyince, topladığınız bilgileri komşunuza mı verirsiniz yoksa daha uzaklara mı verirsiniz?” diye sorduktan sonra “Biz bu konuya safiyane yaklaşamayız. Bunun adı başka bir şey oluyor ve siz o ülkenin bakanını dinlerken çok farklı gerekçeler ortaya koyuyorsunuz. Belki terör örgütüne üye olmuştur diyorsunuz. Böyle bir komedi olamaz. Peki o zaman şunu sorarsınız; ’paralel devlet siz miydiniz, yoksa bir başkası mıydı’diye...” şeklinde konuştu.
Kısacası devleti yönetemediklerini, acziyetlerini itiraf ediyorlar.
Bu durumda istifa etmeleri gerekmez mi?

***

AKP Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Erdem de “AK Parti’den başka projesi olan parti var mı? Yok. Ufukları yok ki projeleri olsun. 2023 hedefimizde 21 projemiz var. Bunlar hayata geçtiği zaman Türkiye’nin bir yıllık ihracatı 500 milyar dolar olacak” diyor.
Evet AKP’nin projelerini hep birlikte görüyoruz. İş adamlarına salma salarak para havuzu oluşturmak, bu para ile gazete ve televizyonları satın almak, İran ile kayıt dışı ticaret yaptırarak komisyon almak, evin bodrum katına sığacak kadar para depolamak, bakan çocuklarına operasyon yapıldığı saatlerde, kendi oğlunuzu arayıp paraları sıfırlamasını istemek... Bunlar büyük bir projenin parçaları değil mi?
Gerçekten, hiçbir siyasi partide bu kadar büyük rüşvet alma ufku yok!
Şimdi “daha büyük proje” denilince insanın aklına daha büyük havuz, daha büyük villa ve daha büyük bodrum katı geliyor!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Koltuğa yapışmış, ’Ben buradan gitmem’diyor. ‘Karnım doymadı’ diyor. Arkadaş, sen kaç lirayla doyacaksan açıkla. Vallahi bir kampanya açacağım. Parayı sana vereceğim. Bu milletin yakasından düş artık” diyor ama hâlâ istifa etmiyorlar!

Yazarın Diğer Yazıları