AKP'li bakanlar da tutuklanacak mı?
Diyarbakır'da "özerklik" ilan edebilecekleri yönünde açıklamalar yapan Sur İlçesi Belediye eş başkanları DBP'li Seyit Narin, Fatma Şık Barut, Silvan Belediye Başkanı Yüksel Bodakçı, Hakkâri Belediye Başkanı Dilek Hatipoğlu, Belediye Meclis Üyesi Nurullah Çiftçi ile HDP Merkez İlçe Başkanı İsmail Sihat Kaya, "Devletin birliğini bozmak, devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmak" suçlamasıyla tutuklandı.
Peki HDP ile Dolmabahçe'deki mutabakatın konusu neydi?
***
Mutabakatın ikinci maddesinde, "Ulus Devlet tanımının, demokratikleşme yoluyla değiştirilmesi, Kürtlerin temel hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınması. 'Demokratik Özerklik' adı altında özyönetim modellerinin geliştirilmesi" isteniyordu.
Mutabakata göre PKK, bir "sivil toplum örgütü olarak" kabul edilecek ve faaliyetleri kısıtlanmayacaktı!
Mutabakata göre "Demokratik cumhuriyet, ortak vatan, milletin demokratik ölçülerle tanımlanması, çoğulcu demokratik sistem içerisinde yasal ve anayasal güvencelere kavuşturulması: Kürt kimliğinin anayasal güvence altına alınması" öngörülüyor, Anayasa'daki "Türklük" yerine "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı" getiriliyordu.
Ve nihayet, bu değişikliklerin yapılabilmesi için "Demokratik vatandaşı ve toplulukları ulus-devlete karşı korumayı esas alan toplumsal uzlaşmayla oluşmuş bir anayasa" isteniyordu.
***
Yani Türkiye'nin Türk milletinin devlet olduğu kabulü yerine, etnik kimlikleri Türklere karşı koruma altına alan bir Anayasa hazırlanması isteniyordu. Oysa Türklük, Anayasal olarak etnik bir tanım değil, milletin ortak adıydı. Anayasa'daki Türklük, "Türkiye Cumhuriyetini kuran halka Türk Milleti denilir" kabulünden yola çıkılarak, "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes Türk'tür" şeklini almıştı.
Diyarbakır'da öz yönetimden, özerklikten bahseden belediye başkanları tutuklanıyor ama Dolmabahçe'de PKK'nın siyasi temsilcileri ile "öz yönetim mutabakatı"na varan kişiler AKP Hükümeti'nde bakanlık yapıyor!
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, özerklik isteyen belediye başkanlarına yasaları uyguluyor ama özyönetim modellerinin geliştirilmesi için PKK ile mutabakata varan AKP hükümetinin bakanlarına ve HDP milletvekillerine yasa işlemiyor!
Böyle çelişkiler içinde bir devlet yapısı sürdürülebilir mi?
Hendek savaşı!
PKK, bazı ilçelerde hendek kazarak, özerklik ilân ederken, Ağrı Dağı'nın Iğdır tarafında bulunan Korhan Yaylası yolunun Iğdır-Doğubayazıt kara yoluyla bağlantısı, Iğdır Valiliğinin talimatıyla iş makineleriyle hendek açılıp hafriyat dökülerek kesildi!
Iğdır Vali Vekili Mevlüt Özmen, PKK'nın kaçırdığı araçlarla, bombalı bir eylem yapmasını önlemek amacıyla yolu kapattıklarını söyledi. Özmen, "Yukarıdaki 4 araç aşağı inmeden hiçbir şekilde yolu açmayı düşünmüyoruz. O arabalar yukarıda durdukça o hendek orada duracak" dedi.
Terör örgütleri bu yola başvurabilir ama günümüzde bir devletin, kendi sınırları içinde hendek kazması çok garip değil mi? "Yukarısı" denilen yer, devletin sınırları içinde değil mi?
Kemal Cabıoğlu...
Kemal ağabey, Türk Milleti'ni daha ileri götürebilmek için hayatını vakfeden insanlardan biriydi. Bu sebeple, her soruna bir çözüm geliştirmek için çalışır, öneriler geliştirir ve bu doğrultuda kamuoyu oluşturmak ister, doğrudan siyasi parti liderlerine başvurur, yol, yöntem gösterir, çok da etkili olurdu. Zaman zaman beni de gazetede ziyaret eder, görüşlerini açıklar ve yazılarını elden teslim ederdi. Bazen de çay içmeye davet ederdi. Saatlerce ülke meselelerini konuşurduk. İstese Süleyman Demirel'in güçlü olduğu dönemlerde milletvekili, bakan olabilirdi ama o, arka planda kalmayı tercih ederdi. Zaten onun gönlü MHP'de idi. MHP davasının iddianamesinden de görüleceği gibi bir zamanlar partiye maddi yardımda bulunanlar listesinde Kemal Cabıoğlu birinci sıradaydı. Allah rahmet eylesin.