AKP bugün yaptıklarını yapması için kuruldu!

AKP bugün yaptıklarını  yapması için kuruldu!

Prof. Dr. Yalçın Küçük, “Türkiye’de yürütülen açılım faaliyetleriyle birlikte Irak ve Suriye’deki gelişmelerin AKP’nin kuruluşuyla bağlantılı olduğundan hiç kuşku duymamak gerekir” dedi.


Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak’ın, “AKP bir proje partisidir. Amerika, İngiltere ve İsrail destekleriyle kuruldu” yönündeki açıklamalarını değerlendiren Prof. Dr. Yalçın Küçük, AKP’nin ABD ve İsrail tarafından bugün yaptıklarını yapması için kurulduğunu söyledi. Yalçın Küçük, AKP’nin nasıl bir proje olduğu sorusunu şöyle yanıtladı: “Bu ilişkiler Ali Bulaç’ın yazısında bahsettiği 1998 yılından çok daha önceleri de vardı. Bir defa yine benim ortaya çıkarttığım Şevket Kazan’ın itiraz ettiği meşhur hikâye var. Refah Partisi ile Tel Aviv arasında 1996’da gizli anlaşma yapıldı. Bir de 1958’de var. Bunu zorladılar, her türlü zorladılar. Ama kabul etmek gerekir ki Necmettin Erbakan bunlara çok karşı koydu. Türkiye ile İsrail arasındaki gizli olan bu anlaşma stratejiyi de aşan, ikisi arasında bir devlet olma şeklidir. Bu anlaşmayı Abdullah Gül’ün pişirdiğini biliyoruz. İçlerinden de söylediler. Abdullah Gül o tarihte Devlet Bakanı’dır ama bir tür gizli Dışişleri Bakanı’ydı. Öyle söylenirdi. Ancak şurası muhakkak ki, Büyük Britanya’nın artık bu tür bir nüfusu yok. Onu neden söylediler bilinmiyor.”
 

Washington ve Tel Aviv
Küçük, bu projeyi İsrail ile Washington’un beraberce pişirdikleri konusunda hiçbir kuşkuya yer olmadığını belirterek şunları söyledi: “Washington ile Tel Aviv’i yan yana getirdiğimiz zaman özellikle Ortadoğu ve Türkiye konusunda iki ayrı güç, otorite, iktidar diye düşünmemek lazım. İkisi tektir. Dolayısıyla bu doğrudur. AKP öyle bir kucakta kuruldu. AKP hükümetinin kuruluşunda oligarşinin özellikle Aydın Doğan’ın büyük çabaları var. Uzun müddet de bağımlı hareket etti. AKP’nin bir kuruluş, bir operasyon olduğu bellidir. AKP kurulmadı, kuruldu. Gelmedi getirildi. Yeni olan tarafı şu: Dilipak bunu  niye böyle şöyledi? Ondan sonra da Ali Bulaç. Babıali’de olan herkes biliyordu bunu. Açıklamak ihtiyacını duymuştur ve iyi olmuştur. Söylenenden daha fazlası doğrudur. AKP başkası tarafından kuruldu. Kuruluşunda da önemli olan Necmettin Erbakan’dan ayrılmaktır. Erbakan Hoca’da dış ilişkileri unutalım, bir emekçi sesi vardır. ’Yoksula iş bulacağım, sanayileşmeye önem vereceğim’der. Bunlarda bu yoktur, koptular.”  

AKP 12 Eylül’ün devamı
Prof. Dr. Yalçın Küçük, AKP’nin bir proje olarak geliştirilmesinin amaçlarını ise şöyle açıkladı: “Bir kere Türkiye’nin Batı ile hiçbir sorunu olmayacak. Tel Aviv ile  Washington’un etkisi yüksektir. Ama onun kadar önemli olan oligarşinin istemi. Oligarşi böyle bir rejimi hiçbir şekilde bulamazdı ve çok istedi. Bakın AKP iktidar olduğundan beri doğru dürüst bir tek grev yok. AKP’nin ilk çıkardığı yasa işçi haklarını budamak olmuştu. Kenan Evren’e dava falan tarihin cilvesidir. AKP, 12 Eylül’ün devamıdır. Büyük işadamlarınının ve zenginlerin rolünü gözden ırak tutamayız. Necmettin Hoca, Avrupa Birliği’ne (AB) ‘Hristiyan kulübü’ derdi. Bunlar, 2004’te Aydın Doğan ve büyük Türk zenginlerinin ’gir’demesiyle girdiler. Bu İslami parti için büyük bir adımdır. Kendinden kopma ve ihanettir. AKP ile onu kuran güçler ne mi yapmak istedi? Bugün yaptıklarını yapmak istedi. Mersinli köylüye ‘Al ananı git’ dedi. Hiçbir şey yok ortada. Sendika yok, aydın yok. Hiçbir şey yok. Şu anda da bunları yapanlar geri çekiliyor.”
 

Türkiye, Öcalan’ı istemedi
 Ali Bulaç’ın, “1988’lerden başlamak üzere Amerikalılar sıklıkla bizlerle görüşmeye başladı” sözüne dikkat çeken Küçük, “O tarihten bir yıl geride ne olduğuna bakmalı. 1998’den bir yıl geriye gitiğinizde 1997 yılına damgasını vuran 28 Şubat bildirisidir” uyarısını yaptı. “1998 Ekim ayında Abdullah Öcalan Suriye’den çıkarıldı. 1999 Şubat ayında da Türkiye’ye teslim edildi.” Hatırlatmamız üzerine Küçük şöyle devam etti: “Hem Bülent Ecevit hem Süleyman Demirel hem de Mesut Yılmaz istemedi Öcalan’ın Türkiye’ye getirilmesini. Özellikle Ecevit ve Yılmaz hiç istemedi. Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye gelmesini Türkiye istemedi. Uçak havada döndü. Onu Şam rejimi gönderdi. Çünkü hiçbir faydası olmuyordu. Abdullah Öcalan, orada kaldığı müddetçe Şam’ın üzerine büyük baskılar geliyordu ve onlara hiç faydası olmuyordu. Türk hükümetinin Öcalan’ı ortadan kaldırma planı vardı, bunu ben açıkladım. Bana da bu bilgiyi Türt devleti verdi. Doğrudan doğruya Şam rejimi gönderdi.”

Barzani ile yeni İsrail
Bugün Türkiye’de yürütülen “açılım” faaliyetlerinin ve Irak, Suriye’deki gelişmelerin AKP’nin kuruluşuyla bağlantılı olduğundan hiçbir kuşkunun olmaması gerektiğini ifade eden Küçük sözlerini şöyle sürdürdü: “Yıllardır bu var. Bir Amerika oradan memnun değil. Amerika’nın da, şunun da, bunun da öteden beri istediği İsrail’in yanında, İsrail gibi Amerikan çıkarlarını ve politikasını savunacak bir başka oluşum. Bu oluşum Barzani’dir. Barzani, Yahudi bir aileden gelmedir. Bunu ben de söyledim, başkaları da söyledi. Barzani, dünya Yahudiliğine hiçbir zaman karşı çıkmadı. Benim tespitlerime göre de Uğur Mumcu, Barzani’yi Tel Aviv’in eğittiğini söyledikten 15 gün sonra öldürüldü. Turgut Özal, Musul’u almaktan bahsettiği için öldürüldü. Eşref Bitlis Paşa da bu işi kısmen çözmek istediği için ortadan kaldırıldı. 1993 yılı benim kitaplarımda ’İsrail Derbesi’dir. Dünyanın hiçbir ülkesinde arka arkaya üç büyük adam ortadan kaldırılmamıştır. Barack Obama, Ortadoğu’ya asker göndermiyor. Ama yakında seçim olacak, bir başka başkan gelecek, o gönderecek.”

Prof. Dr. YalçIn Küçük: Tayyip Bey oraya gelmedi, oraya getirildi!
Prof. Dr. Yalçın Küçük, eğer bu tartışma olmasaydı bu kadar önemli bilgilerin ortaya çıkmayacağını kaydederek şöyle konuştu: “Bugün Türkiye’de politikayla ilgilenen herkes bu partinin bir proje partisi olduğunu, kurgu olduğunu söylüyor. Bir tek adamları yok. Fethullah Hoca adamlar yetiştirdi. Onlarla beraber gittiler. Dolayısıyla çok açık bir noktaya geldik. Tayyip Bey çok kaybetti. Görünüşe göre uzatmaları oynuyor. Ben öyle görüyorum. Sen bu kadar ’inine gireceğim’ de sonunda ne oldu? Bir kaç polis ve Samanyolu’nun yöneticisi. Bu tartışmadan ülkenin bir çok gerçeği ortaya çıktı ve bunlar kayıtlara geçti. Tayyip Erdoğan Bey’in sırmaları döküldü. Daha da dökülecek. Karslı’nın kim söylediyse, söyledikleri bizim de söylediğimizdir. Tayyip Bey oraya gelmedi, oraya getirildi. Öte yandan AKP’nin programını bile gizli bir memorandumla (belgeyle) CFR denilen örgüt göndermiş. Gazeteci-yazar Aslan Bulut, Yeniçağ gazetesindeki köşe yazılarında ve ”Küresel Haçlı Seferi“ adlı kitabında Tayyip Erdoğan’a Amerika’dan şehirleşme adı altında eski Yunan tarzı şehir devletleri modelini öngören bir memorandum gönderildiğini şu şekilde anlattı:
 

Program bile ABD’den
”AKP’nin kuruluş sürecinde Tayyip Erdoğan’a ABD’den gönderilen gizli bir belge, bir memorandum vardı. Bu gizli belge, 3 Kasım 2002 seçimlerden önce 26 Ağustos 2001 tarihli Büyük Kurultay’da parti programı haline getirildi. Bakallı adlı lobi şirketi vasıtasıyla Erdoğan’a New York’tan gönderilen memorandumda, ’Ankara, yerel yönetimlere otonomi vermek ve milli hükümetin fonksiyonlarını yerel düzeyde merkezi olmaktan çıkarmak zorundadır. Dünya, bütün hükümetlerden bunu istemektedir. Bu memoranduma göstereceğiniz ilgiden dolayı takdirlerimizi sunarız’ deniliyordu. Şirket, ABD’nin eski Türkiye büyükelçilerinden Abramoviç tarafından yönlendiriliyordu.