AKP bayıldı!..

İç siyaset kulis ve haberlerinin iyice geri plana düştüğü, değersizleştiği, önemsizleştiği klasik Ankara Salı’sından2 bomba haber vereceğim.
Birincisi;
Bölücü terör örgütü PKK, terör bölgesinde 2 milyon TL değerinde ilaç topladı.
İkincisi;
Dışişleri Bakanlığı’ndaki “Süleyman Şah Kriz Masası” kırmızı alarma geçti.
İlkinden devam edelim; Çözüm süreci zırvalarının tirent topik (!) yaptığı günlerde, bölücü terör örgütü, paralel devletin tüm alt ve üst yapı çalışmalarını tamamlarken planladığı halk ayaklanmasının lojistik hazırlıklarını da ihmal etmedi. PKK, ağırlıklı Hakkâri ve ilçelerinden olmak üzere terör bölgesinde 2 milyon TL değerinde ilaç topladı. Katil sürüsü, ayaklanmada militanlarını tedavi etmek için hem yerleri belirleyip hem ilaçları temin etme çalışmasını da birlikte yürütüyor. İstihbarat birimleri, militan sayısını arttıran bölücü örgütün son 6 ay içerisinde 2 milyon TL değerinde ilaç topladığına dikkat çekiyor. Ulaştığım bilgilere göre, “PKK, Kobani eylemlerinden sonra IŞİD’e karşı savaşacak deyip örgüte topladığı militanların çoğunu Türkiye’de yaşanacak ayaklanma için hazırlıyor ve en ufak bir kıvılcımda bir çok noktadan saldırılacak ve ilk saldırılarda Suriye’deki gibi bir güvenli bölge oluşturarak militanlarını oraya yığacak”.
Peki, gerçek süreç nasıl işliyor?
Terör örgütü, çözülme süreci ile ulaştığı zirve noktasını taçlandırmak için gerekli tüm hazırlıkları yapıyor ve ayaklanma çıkacak olan il ve ilçeleri teker teker tespit etti. Ayaklanma aşamasında yaralanacak militanlarını devletin kurumlarında tedavi ettiremezse ve tedavi görmediği için ölürse bu prestij kaybı yaşatır düşüncesi ile öncesinde ilaç stoku yapıyor. Militanlarını ise “Biz bir devletiz ve devlet askeri için gereken bütün ihtiyaçları karşılayacaktır. Bizde, savaş esnasında yaralanan militanlarımızı hızlı bir şekilde tedavi ettireceğiz. Bu gördüğünüz ilaçlar ve malzemeler ise bunlar için hazırlanıyor” şeklinde görsellerle motive ediyor. Bölgedeki güvenilir kaynaklardan ulaştığım bilgilere göre; terör örgütü il ve ilçelerden özellikle eczaneler aracılığı ile 2 milyon TL değerinde ilaç topladı. Kaynaklar, “Eczaneye belirli bir miktar yazılarak süre veriliyor, sürenin tamamlanmasından sonra gidip o ilaçlar alınıyor. Ayrıca İl ve ilçe merkezlerinde bulunan sağlık ocaklarından destekçileri aracılığı ile ilaç, sargı bezi, batikon, ağrı kesici, tansiyon, antidepresan ve benzeri malzemeler temin ediyor. Ayrıca hastane ve sağlık ocaklarında kullanılan enjektörler veya bir seferlik malzemeleri yine yandaşları aracılığı ile temin edip stokta tutuyor. Bununlar yetinmeyen terör örgütü kendine yakın dernekler aracılığı ile ’Kobani’ye topluyoruz’ bahanesi ile toplanan ilaçların yüzde 80’ni’ni stokta tutuyor kalan kısmını gönderiyor” diyor.
PKK yandaşı iktidar, gündemi bebek katlinin Nevruz mesajı ile oyalarken, Öcalan’ın 10 maddesi bölgede etkisini göstermeye başladı. “Özerklik” hazırlıkları tamamlanmak üzere Öcalan’ın açıklamasından sonra YDG-H harekete geçti silahlı birliklerini mahallelere paylaştırdı. Her mahallede “Yurtsever Devrimci Halk Gücü” adında silahlı 30-50 kişi görevlendirildi ve “hazır olun” talimatı verildi. Güvenlik birimleri ise çaresizlik içerisinde ne yapacağını şaşırmış durumda. Güvenlik birimlerinin bana anlattıklarını aynen aktarıyorum:
“Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde 15 mahallede YDG-H üyeleri hazır olun talimatı ile gruplarını belirledi. Emir geldiğinde ilk silahlı saldırı yapacak olan grup isimleri ve mahallelerde bulunan saldırıda yardım alacakları kişi ve ailelerin kimliklerini tespit ederek hazırlıklara başladı. Görevlendirmeleri isim isim yapan terör örgütü ilçede bulunan güvenlik güçlerine ait mahallelere ise daha fazla YDG-H’li görevlendirerek gelecek emirle birlikte saldırı talimatı verdi.”
Ulaştığım bilgilere göre; terör örgütü Yüksekova’da yaklaşık 650-700 civarında YDG-H’liyi mahallelerde görevlendirdi ayrıca oluşturulan grupları silahlandırdı. Bölgede çaresizlik içinde kıvranan “yöneticiler” ise “Madem bir şey yapamıyoruz bari bütün kuvvetlerimiz ile sadece il ve ilçe yöneticilerini koruyalım” pozisyonuna geçti.. Vali veya diğer yöneticiler, eskiden 1 ekip merkez ile irtibatlı çalışıp korunurken şimdi bu 5 katına çıkarılmış durumda. Ancak, 25 araçlık koruma ekibi ile ilçeler geziliyor. Güzergâhlar tamamen trafiğe kapatılıyor bu şekilde tedbir almaya çalışılıyor.
Peki!.. Öcalan’ın çağrısı ile PKK’nın kongre toplayıp Türkiye’ye karşı silahsızlanma masalları ne durumda?.. AKP kulislerinde konuşulanlara göre, terör örgütü Mayıs içinde kongre toplayacak. Halbuki bu kongrenin terör örgütünün rutin aralıklarla yaptığı iç değerlendirme kongresi olduğu Ankara’da bilinen gerçek. Yani; seçime kadar eşeği boyayıp at diye satma peşindeler. Sonra herkes kendi yoluna!..
Geçelim ikinci habere;
Suriye’de bulunan Türk toprağı Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu’nun, “Şah-Fırat” adı verilen operasyonla taşınması yeni bir krize yol açtı. Dışişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı yetkilileri tarafından oluşturulan Dışişleri Bakanlığı’ndaki “Süleyman Şah Kriz Masası” Türkiye’nin uluslararası hukuk tarafından cezalandırılmaması için yoğun bir şekilde çalışmaya başladı. Son dönemde ABD’nin Suriye’de Esad rejimiyle masaya oturabileceklerine yönelik sinyal vermeye başlaması Türk tarafında krizi daha da derinleştirdi. Esad’ın ortalık yatıştıktan sonra BM’ye müracaat ederek Türkiye’yi işgalci bir ülke durumuna sokmasından endişe ediliyor. Bakanlık da ki masada 4 konu başlığı üzerinden uzmanlar çalışıyor;
1-TÜRKİYE TOPRAĞINDAN MI VAZGEÇTİ?..

Fransızlarla yapılan 1921 Ankara Anlaşması ve Lozan’a göre, Süleyman Şah Türbesi’nin bulunduğu alan Türk toprağı sayılıyor. Türkiye, burayı boşaltmak suretiyle “kendi toprağından” vazgeçmiş oldu.
2-NAKİL OLAYI ULUSLARARASI ANLAŞMAYA DAYANMIYOR

Mevcut yer, uluslararası hukuka göre Türk toprağı sayılıyordu. Türkiye burayı boşaltarak hem toprağından vazgeçti, hem de izinsiz olarak bir ülkenin başka bir toprağını işgal etmiş oldu.
3-SURİYE, ORAYI BM KARARIYLA BOŞALTTIRABİLİR

Suriye’de olayların yatışmasıyla birlikte Şam yönetimi, BM’ye başvurmak suretiyle Süleyman Şah türbesinin yeni nakil yerini boşalttırabilir. Türkiye’den işgalci adı altında tazminat alabilir. BM, zorla çıkartma kararı verebilir.
4-İHANET SUÇU MU İŞLENDİ?

Türk Ceza Kanunu’na göre, vatan toprağının uluslararası anlaşmaya dayanmadan ve TBMM kararı olmadan terk edilmesi ’vatana ihanet’ suçu sayılıyor. Bu kararı veren Cumhurbaşkanı olmak üzere ilgililer yargılanabilir.
“7 Haziran’dan sonra büyük kaosa hazırlıklı olun” demiştim. Aktarmaya devam edeceğim!..

Yazarın Diğer Yazıları