Ak Saray değil, Ak vatan çalınıyor!
Iğdır’da çaldıkları eşyalarla kurdukları evde yaşayan 4 kişi, polisin takibi sonucu yakalandı. Evde yapılan aramada, zanlıların kullandıkları tüm eşyalar ile mutfaktaki çay, şeker ve kahvenin dahi çalıntı olduğu tespit edildi. Anadolu Ajansı muhabiri Mehmet Özcan’ın haberine göre Iğdır polisi, evde bulunan koltuk takımı, baza, televizyon, ütü, elektrikli testere, çatal-bıçak takımı, tencere, saç kurutma makinesi, iki çift ayakkabı, halı ve çeşitli ev eşyaları ile çay, kahve ve şeker gibi gıda malzemelerine el koydu.
Peki halktan kaçırılan parayla, Atatürk’ün bizzat emek vererek kurduğu ve millete emanet ettiği orman çiftliği üzerine bin odalı saray yapılırsa, bu suçu kim takip edecek?
Sayıştay, takip etmeye çalışıyor!
***
“Halktan kaçırılan para” diyorum, çünkü bu bilgi Sayıştay raporunda geçiyor. Cumhuriyet gazetesinden Ayşe Sayın’ın haberine göre Sayıştay raporundan haberdar olan CHP Grup Başkanvekili ve Sinop Milletvekili Engin Altay, verdiği soru önergesinde, binanın kaba inşaat işlerinin 26 Nisan 2012 tarihinde, teklif esasına göre 68 milyon 490 bin liraya, ince işlerinin ise yine teklif fiyat esasına göre 351 milyon liraya 12 Mart 2013 tarihinde TOKİ tarafından gizlice REC Uluslararası İnşaat Sanayi Yatırım ve Ticaret A.Ş.’ye verildiğini belirterek “Rapora göre kaba ve ince inşaat işlerindeki kalemler için yüklenici firmaya, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın birim fiyatlarının yüzde 2 binine yakın oranlar üzerinden fazla ödeme yapıldı” dedi.
Raporda hangi birim için ne kadar fazla ödeme yapıldığı ayrıntılarıyla belirtiliyor.
***
Gerçi, sadece halktan kaçırılan paralarla saray yapmıyorlar. Yine 2013 yılı Sayıştay Denetim Raporu’na göre, Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bağlı taşınmazlar, ihale edilmeden, işgalci konumundaki kişilere kiraya verildi ve bunlarla kira sözleşmesi düzenlendi. Örneğin; Kayseri Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nde 114 adet taşınmaz, Tokat Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nde 34 adet taşınmaz işgalcilerle sözleşme veya protokol yapılarak gerçek ve tüzel kişilere kiraya verildi. Bazı kiracıların, idareden izin almadan, halk arasında “hava parası” olarak bilinen yüksek bedeller karşılığında kira sözleşmelerini üçüncü şahıslara devrettiği ortaya çıktı.
Yani, dükkânları, çarşıları, olduğu gibi
çalmışlar!
***
Tabii bunlar yeterli olmayınca gözlerini meralara diktiler. Trakya’daki meraları, büyük şirketlere kiralamaya kalkıştılar! Şayet Trakya halkı sessiz kalırsa, uygulamayı, Karadeniz ve Akdeniz’deki meralara da yaymak istedikleri anlaşılıyor!
“Ergenekon ve Balyoz gibi davalar uydurarak terörle mücadele eden subayları cezaevlerine atan, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni, teröristlere yumuşak davranan valilerin emrine veren, koskoca Güneydoğu Anadolu bölgesini PKK’nın emir ve görüşlerine terk eden bir siyasi iktidardan başka ne beklenir ki?” diyebilirsiniz.
Tabii ki ayakkabı kutularında, yatak odasındaki kasalarda kayıt dışı milyonlarca dolarla suçüstü yakalananlara veya evin bodrumunda milyar dolara yakın parayı sıfırlayanlara kimsenin dokunamadığı, hırsızın polis kovaladığı bir ülkede vatan satılırken de güçlü bir ses çıkmaz, çıkamaz! Hırsızlığa evet diyen bir toplum, meralar köylünün elinden alınıyormuş veya koca bir bölge, vatandan fiilen koparılıyormuş diye keyfini bozmaz.
Ne zaman onun cebine dokunurlar, o zaman kıyameti koparır!
Saraydan kız kaçırılmıyor, Ak Saray dolusu para ile birlikte Kırım Türkleri’nin “Ak Topraklar” dediği Ak vatan çalınıyor; vatan!