AK Parti'ye oy vermeyen 28 milyon!
24 Haziran seçimleri, tüm dezenformasyon girişimlerine, hedef göstermelere ve saldırgan siyasi söylemlere rağmen büyük bir skandala yol açılmadan tamamlandı.
İttifakları oluşturan partiler birbirlerini; FETÖ ve PKK ile iş birliği yapmakla ve vatana ihanetle suçladı. Vatandaşlar da haliyle kutuplaştı.
Seçim sonuçlarına göre AK Parti 21 milyon oy alarak Meclis'in en güçlü partisi oldu. AK Parti'yi 11 milyon oyla CHP, 5.8 milyon oyla HDP, 5.5 milyon oyla MHP, 5 milyon oyla İYİ Parti ve 1 milyon oy ile diğer partiler takip etti.
AA'nın sonuçlarına göre Türkiye'de; AK Parti'ye 21 milyon oy giderken, 28 milyon oy da diğer partilere gitmiş. 1 milyonun üzerinde de geçersiz oy var.
Bu tabloda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Herkesin Cumhurbaşkanı olma" mesajını güçlendirip, AK Parti'nin de hoşgörü iklimi çerçevesine Türkiye'yi şekillendirmesi gerekiyor.
Kim ne derse desin siyasi anlamda en çok icraatı, en çok kanunu, en çok değişikliği yapacakları bir döneme girdiler.
Devletin neredeyse tüm kadroları kendi ellerinde şekillendi. Birçok tehdit unsuru ve potansiyel rakipler saf dışı edildi. Medyanın durumu ortada...
Ama ne hikmetse ve her nedense söylemler daha da sertleşiyor.
Sanki muhalefeti canlı tutup "rakip" konumlandırmasını sürdürmek istiyorlar.
Bir emin olamama, bir gerginlik hâli var.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun dün yaptığı açıklama bunun en net örneği. Soylu diyor ki, "Valilere müsteşarım üzerinden talimat gönderdim; 'CHP İl başkanlarını bundan sonra şehit cenazelerinde protokole kabul etmeyin' diye. Bu kadar basit. Onların gideceği bir adres var. O adresi de göstereceğiz. PKK mensuplarının cenazeleri var. Biz onları çok kısıtlı kaldırtıyoruz. Onlara bir kişilik kontenjan ayıracağız. Sandıkta beraberlerse cenazede de olacaklar."
Soylu'nun bu sözlerinden çok kısa bir süre sonra Jandarma Uzman Çavuş İsa Özkan'ın Bursa'daki cenazesinde olaylar çıktı. Törene katılan bir grup, CHP'nin çelengini yere attı, CHP İl Başkanı ise protokolde en son sıraya geçti, tepkiler oldu.
Oysa şehit cenazelerinde millet olarak bir arada durur, birbirimize kenetlenirdik.
"Camide siyaset olmaz" denildikçe tersi yapıldı ve karşılığı alındı. Şimdi de şehit cenazelerinde mi siyaset yapılacak?
Kendisi veya ailesi CHP üyesi olan birçok şehidimiz, gazimiz var. Tıpkı farklı partilerden olduğu gibi...
"Ama burada verilmek istenen mesaj farklı, HDP ile iş birliği yaptığı için söylüyor" diye cevaplar geliyor.
Durum gerçekten öyle mi?
Ayn El Arab'da öldürülen PYD'lilerin cenazesine katılan AK Parti Diyarbakır milletvekili "Ben anayasaya göre suç işlemiyorum" dememiş miydi?
1990'lı yılların başında yazdığı bir kitapta "PKK bir terör örgütü değil, Kürt isyanı hareketidir" diyen kişi, defalarca AK Parti'den vekil yapılıp, oğlu da başdanışman olmamış mıydı?
Onlarca farklı örnek sıralanabilir...
Tüm bunlara rağmen, seçimlerin gerginliği de bitmek üzereyken bu sözlerle ne amaçlanıyor?
Bakın tekrar ifade ediyorum; AK Parti'ye oy veren 21 milyonun dışında 28 milyon insan da farklı partilere oy vermiş durumda... Bu, AK Parti'nin herkesi kucaklama zorunluluğunu ortaya koyuyor.
Tüm bu gerçekliğe rağmen, farklı bir şekilde hareket etmek, insanlarımızı kutuplaştırmak çok farklı sonuçlara neden olabilir.
24 Haziran gecesi AK Partili bir grubun ellerinde silahlarla yaptıkları kutlamalar herkesin ders çıkarması gereken bir örnek.
O görüntülerdeki grup, oluşturulan algı nedeniyle sanki aynı mahalledeki komşularını değil de düşmanı yenmiş gibi hareket ediyor. Bu görüntüler 2018 Türkiyesi'nde hayal edilebilir miydi?
Hiçbir seçim akşamı, şehir meydanlarında kadınların ellerine silah alarak (etrafta onlarca çocuk olmasına rağmen) sağa-sol ateş açtıklarını görmemiş, duymamıştım.
Öte yandan Soylu'nun açıklamasında bir detay daha var, "PKK'lıların cenazeleri çok sınırlı şekilde kaldırılıyor, ama CHP için bir kontenjan açılabilir."
Anlaşılan o ki tek bir cümleyle Valiler denileni yapabiliyor.
O hâlde; PKK'lı teröristlerin cenazelerinin kaldırılmasına neden izin veriliyor?