Adnan hocanın gazeteci müritleri!

Her kanala bakıyorum, tanıtımlar ortak bir dille yapılıyor;

-Operasyonun ayrıntıları.. Adnan Oktar kimdir?

Gazetelere bakıyorum, anonslar aynı

-Adnan Oktar operasyonunda şok gelişme.. Örgüt nasıl yönetiliyor, parayı nereden buluyordu?

**

Meğer ne karanlık bir dünyası varmış..

Ne gizli ilişkileri varmış..

Vallahi 29 yıllık gazeteciyim.. Uzmanlık alanım olmamakla birlikte, ben bile ıcığını cıcığını biliyorum..

Bu nasıl bir operasyon senaryosudur ki, adam kedicikleri ile televizyon ekranında kıvıracak kadar ortadayken, bir anda gizemli yapıya dönüştü..

Adnan Oktar'ın kim olduğunu, ne olduğunu bilmeyen mi var Allah aşkına..

Mavi Marmara olayının ardından ekrana çıkıp, "İsrail'e dil uzattırmayız" dediğinde neredeydiniz?

"Reisi destekliyoruz" diyerek mi perdeledi bu gizliliği?

**

Bunları yazarken gözüm ekranda.. Yine çıktı bir spiker, şok gelişmelerden bahsediyor..

Ekranın adını vermeyeyim de, bir suflaj yapayım;

-Sevgili kardeşim, Adnan Oktar ve şürekasıyla ilgili şok ayrıntıları merak ediyorsan, HABER MÜDÜRÜ'ne sor.. Kendisi de müritlerdendir..

**

Şu sektör beni öldürecek.. Adnan Oktar'la ilgili "Şok şok şok" diye manşet atan arkadaşların yönettiği gazetelere bakıp, gülüyorum..

O sayfayı yapan arkadaşların bir bölümü, zamanında Ortaköy'deki, Çatalca'daki evden çıkmıyordu..

Tam göbeğindeydiniz.. Hoca adına meslektaşlarınıza "İŞ BİRLİĞİ" teklif ediyordunuz..

"Adnan Oktar kimdir?" diye manşet atıp, yazılar döşetiyorsunuz da, en iyi siz biliyorsunuz kim olduğunu..

Bu tiyatro niye..

**

Komplo teorileri havalarda uçuşuyor..

Yok devlet Adnan Oktar'ı çaktırmadan izlemişmiş de, bağlantılarını sessiz sedasız not alıyormuş da, günü gelince de düğmeye basmış da..

Ah be kardeşim, memlekette bir sürü saçmalık yaşanırken, GÜNDEM PERDELEMEKTEN başka bir şey değil bu iş..

O kadar kafayı, bu saçma sapan sorulara yoracağına, ekran koruyucunun ardında olup bitenlere yor da işe yarasın..

Sahi bir soru da ben sorayım;

-Bırak Adnan Oktar kimdir demeyi de, kimdir Adnan Oktar'ın basın dünyasındaki müritleri?

Bakma tiyatroya.. Asıl soru bu..

***

Meral Akşener'e suç duyurusu...

-Pensilvanya projesi..

-fetönün siyasi ayağı..

-Toplanan imzalarda fetö taraması yapılsın..

-fetönün MHP'yi bitirme planının maşaları..

-Tarlada kurultay düzenleyen fetö militanları..

Bunlar MHP tarafından Meral Akşener ve arkadaşlarına edilen sözlerden bazıları..

Ve dün ne oldu?

Bunları söyleyenler, gidip Meral Akşener hakkında suç duyurusunda bulundu..

Sebep;

-Meral Akşener bize hakaret etti..

**

Merak ediyor insan.. Ne diyecekler mahkemede?

Mesela, "Kendisine hakaret etmemize neden olduğu için şikayetçiyiz hâkim Bey" mi diyecekler?

Güler misiniz, ağlar mısınız bilmem, karar sizin..

Ama ben en çok, suç duyurusunda bulunan kişinin, Hülya Avşar'ın bile atar-gider yaptığı ve o giderin altında kalan genel sekreter İsmet Büyükataman olmasına güldüm..

Hülya Hanım topu çatala taktı, İsmet Bey o günden beri kendine gelemedi..

***

Yaz-boz tahtası...

Daha birkaç gün oldu.. 730 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile öyle uygun gördü beyefendi..

Rektör olmak için 'Profesörlük' şartı kaldırıldı..

Bir damada hazine teslim edilince, diğerine de 'Rektörlük' verilecek heral diye düşündüm..

Ve zaten hep güleriz ağlanacak halimize..

Otomobil kullanmak için ehliyet zorunluluğunu kaldırmak gibi..

Ameliyata girmek için tıp doktorluğu şartını kaldırmak gibi..

Anne olmak için, kadın olma şartını kaldırmak gibi..

**

Sosyal medyada iki satır yazıp, "Böyle şey olur mu?" dediğimizde, kendini "Türk Milliyetçisi" zanneden bazı isimlerden geldi ilk tepki;

-Sen reisten daha mı iyi bilicen?

Ne çabuk reis oldusunu konuşmuyorum bile, herkes yolunda..

Ama buyur şimdi, üç gün önce çıkarılan kararname, dün iptal edildi..

Şimdi en az 3 yıllık profesörlük şartı getirildi..

Haliyle merak ediyor ve sorası geliyor insanın;

-Reisten daha mı iyi biliyormuşuz?

İnat edip sordum vallahi.. Özelden mesaj attım iki tanesine;

-Ne oldu sevgili kardeşim.. Bir sürü laf ettiniz.. Bak yeniden değişti kural..

Kem-küm bekliyordum en azından.. Sözleşmiş gibi ne dediler biliyor musunuz;

-Biz demedik mi, reis en iyisini bilir.. Demek ki doğrusu buydu..

Pes desem kesmez.. Yuh desem manası yok..

Bu zekaya, bu algıya karşı işimiz zor..

İmkansız değil elbette ama işimiz çok zor be kardeşim..

***

Cari açık, üç vakte kapanır!

Ürettiğimiz fıstığın 35 bin ton fazlası var ama fıstık ithal ediyoruz..

Ürünün fazlası varken dışarıdan alabilen tarım politikasının Türkiye'yi getirdiği nokta, 16 yılda 3.5 milyon hektar tarım alanımız binalarla dolmuş.. 16 yılda, ambarı sayıldığımız ürünlerin bile olduğu tarım ürünü listesine 184 milyar dolar harcamışız..

Ziraat Mühendisleri Odası çıkarmış tabloyu..

Eski parayla 888 katrilyon lira..

Bir yandan cari açıktan şikayet edişimiz, diğer yanda 16 yılda üretebildiğimiz ürünlerin bile ithaline saçılmış 888 katrilyon liramız var..

Ha gayret.. Ziraatin mühendislerine de "Kimsin sen ya" der, bu kafayla üç vakte kalmaz kapatırız açığı.. (!)

***

Bekir Bey tam süper oldu...

Herkes birbirine soruyor;

-Yeni sistemle bildiğin Anayasa ihlalleri yapılıyor.. Bu nasıl iş?

Anayasa Komisyonu Başkanlığı'na Bekir Bozdağ'ın getirildiği Türkiye'de yaşıyoruz..

Anayasa hayata ve hayatın gerçeklerine uydurulmuyor.. Kanunlar Anayasa'ya uydurulmuyor artık..

Kanunu da anayasası da bir kişinin ihtiyaçlarına uyduruluyor..

Dolayısıyla, Bekir Bozdağ'ın 'Komisyonunun' başına getirildiği Anayasa'nın, bırakın ihlalini, kevgire dönmesin diye duasına yoğunlaşın derim...

Yazarın Diğer Yazıları