‘Adana köprü başı’
ADANA - Adana’dayım. Seçim atmosferini yoklamaya Adana’dan başladım.
30 Mart mahallî seçimleri Türkiye’nin kaderini belirleyecektir.
Bu seçimlerde AKP’ye verilen her oy PKK’ya verilmiş sayılacaktır. PKK’nın güçlenmesini, bağımsız devlet kurmasını, Türkiye’den toprak koparmasını istemiyorsanız Ak Parti’ye oy vermeyeceksiniz!
PKK, Marxist bir kuruluştur; “din”le problemlidir ve bu açığını Ak Parti’yle kapatmaktadır.
PKK/AKP ortaklığıyla Türkiye’nin dönüşümü; insanlarımızın birbirine yabancılaştırılmasını, “Türk” düşmanlığının önünün açılmasını, milletin/ümmetin parçalanmasını getirecektir.
Eğer Kur’ân’a inanıyorsanız, AKP’ye vereceğiniz her reyin sizi Kur’ân’dan uzaklaştıracağını da düşünmelisiniz. R. T. Erdoğan’ın, ümmeti, 36 parçaya ayırmasının Kur’ân-ı Kerîm’deki anlamını bilirseniz ne demek istediğimi anlarsınız:
“Minellezîne ferrakû dînehum ve kânû şiyean kullu hızbin bi-mâ le-deyhim ferihûne.” (“Dinlerini darmadağınık edip grup grup olan kimselerden olmayın. (Ki onlardan) her bir grup kendi katındaki (dinî anlayış) ile sevinip böbürlenmektedir.”) (Rûm, 30/32)
Eğer Türkiye’nin dönüşmesini değil, gelişmesini, birliğini, dirliğini, tek çatı altında insanların her birinin birer şahsiyetli varlık olarak yaşamasını istiyorsanız kesinlikle Ak Parti’den uzak duracaksınız.
“Din” kullanılarak ülkenin nasıl soyulduğuna, insanların nasıl yolunduğuna daha yakın zamanda şahitsiniz.
Tüyü bitmemiş yetimin hakkı “din-hayır” adına yeniyor. “En Tepe”nin çocukları nüfuz ticaretiyle zenginleşiyor ve her kuruşu sizin cebinizden çıkıyor.
Cemaat/AKP kavgasının çok ötesinde, derin meselelerimiz vardır; onun için söz konusu Câmia, meselesini asla şahsîleştirmemeli, senin adamın, benim adamım noktasından öteye geçmelidir.
Çok şükür Adana’da insanlarımızın kalıplaşmış mezhep-meşrep-kanaat zihniyetini kırdıklarını, tek aday etrafında kenetlenmek gerektiğini idrak ettiklerini gördüm.
Öyle bir berzahtan geçiyoruz ki, bigâne durmak bile PKK/AKP ortaklığının değirmenine su taşımak demektir!
Câmia, içlerindeki omurgası eğri, dik duramayan, ileri adım atarken ayakları titreyen, atsa dahi ateşe basmış gibi iki adım geri sıçrayan “tipler”i ikaz etmelidir.
Bu seçimler bir fırsat... Bir hükûmet sandıkla gelmeli ve sandıkla gitmelidir. Onun için herkes üzerine düşeni yapmalıdır. Câmia unutmasın ki, temellerinde Ülkücülerin de harcı vardır. Fedakâr ve vefakâr insanlar, hasbî hizmetlerde bulunmuşlardır. Alparslan Türkeş’in Gülen Hoca’ya yazdığı mektubu okuyun... Göreceksiniz, muhtevası çok şeyi ifade ediyor; tarihî bir vesikadır. (Bkz. Arslan Tekin, Alparslan Türkeş ve Liderlik.)
Bu saatten sonra AKP ile kavga edip sonra yaranmaya kalkanlar, ezileceklerini bilmelidirler.
Adana’yı MHP’liler, “Adana köprü başı / Çatladı sabır taşı / Gel el ele verelim / Dosta düşmana karşı” türküsüyle inletiyorlar.