Acun Ilıcalı KKTC diyemiyor
Rıdvan Dilmen-Murat Boz'la öne çıkan "Evet"çilerde gözler Acun Ilıcalı'ya çevrilmişti. Tüm bastırmalara rağmen kampanyaya destek vermedi. Referandumda yüzde 48.6'lık oranı yakalayanların olası tepkisini böylece önlemiş oldu. Bir kısım insanların ısrarları yine de bu kurguya dahil etmedi. Anlayacağınız, akıllı davrandı. Tıpkı fanatik Fenerbahçeli olmasına rağmen diğer camialarla iyi ilişkiler kurmasındaki gibiydi.
Survivor izlenme payı açısından iyi gitmekte. Artık "Dominik ikinci vatan". Yarışma rating açısından lider. Prime Time'dan Tam Gün'e kadar hep liste başı. Acun Medya bu defa Yunanistan'a el attı. Survivor orada da en tepede. Bu ülkenin tarihinde görülmeyen "ekran tutkusu" yaşanmakta.
Dominik'te başlayan yarışma, kısa süre sonra Yavru Vatan'da final yapacak. Ancak Acun'un ağzından "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti" lafı duydunuz mu? KKTC bile demiyor. Peki neden? Çünkü bunu söylediği an Yunanistan'daki desteği bitecek. Olay, komşumuzdaki yayınlarının sona ermesine bile sebep olacak. Acun kendine göre çözüm bulmuş gibi: "Kuzey Kıbrıs". Kimse bu "ince diplomasi"nin farkında değil!
***
Sıkıntılı tipler
Tartışmalarda müdahaleciler genelde hükümet yanlılarıdır. Tek tük de olsa arada CHP'lileri fark ediyoruz. Bunlardan biri, belki de en sivrisi Gökhan Günaydın. Eski milletvekili, konuşmalarında hep uçlarda. Yetmiyormuş gibi, karşı görüşte olanları engelleyip duruyor. Bu kez kendisi kadar hırçın Mehmet Metiner'i patlattı. Tarafsız Bölge'de tam "Fetö'cüler için mutabakat sağlandı" derken Günaydın yine yaptı yapacağını. Metiner'i çıldırttı. Ahmet Hakan Coşkun'un müdahaleleri ise yerinde idi. Beğendim.
...
Deniz Bayramoğlu, çoktandır kendi dünyasını kurdu. Mümkün olduğu kadar siyasete bulaşmıyor. İyi de yapıyor. Artık kendine has "Gündem Özel"i var. İstanbul'un fetih yıldönümünü bu çerçevede ele aldı. Erhan Afyoncu, İskender Pala ve Beşir Ayvazoğlu'nu bir araya getirme fikri güzeldi. Dopdolu üç isim, 29 Mayıs'ın önemini işlediler. İçlerinde değerlendirme yaparsam ilk sıraya Ayvazoğlu'nu oturturum. Aklınıza hangi konu geliyorsa, onda mevcut. Edebiyat ve tarih öncelikli.
***
Hangi gerçek?
TV-8'de "Gerçeğin Peşinde"nin anonsları Serap Ezgü ile başladı. Yayına geçildiğinde Ezgü kalktı Paköz yazıldı. Sebebi belli idi. İlk eşi Sümer Ezgü, mahkemeye başvurup "Soyadımı kullanamaz" kararı aldırmıştı.
Öte yandan bu tip yapımların artacağı inancındayım. Müge Anlı tekeldi. İnci Ertuğrul'la kan kaybetmeye başladı. Şimdi de yeni rakibi Serap Paköz oldu. Okan Bayülgen'in "Eli Kanlı"sına cephe açan açana.
***
Meddah gibi
Yılın 11 ayı kayıpları oynayan M. Ali Erbil, ramazanla ortalara çıkıyor. Bu şovmeni kimi belediyelerin yaşatmaya çalıştığı meddahlara benzetiyorum. Bu kez iki yapımda birden Erbil'i görüyoruz. İlki "Türk Malı" adlı dizi. Geçmişte Şafak Sezer vardı. Şimdi de var. Yanına M. Ali eklendi. Başarılı bayan komedyen Hasibe Eren'i de görüyoruz. Nergis Kumbasar, "eski eş durumundan" diğer bayan unsuru. Aynı tas aynı hamam. Değişen bir şey yok. M. Ali'nin sulu zamparalıkları devam etmekte. Tutar mı? Çok zor. Çünkü senaryo grubu daha birinci sahnede kopyalamaya başladı.
...
M. Ali Erbil'in sunduğu Çarkıfelek de yeniden yayında. Bunca dini yapım arasında tebessüm ettirmeyi amaçladığı belli. Erbil'in ise ne yapacağı ortada. Dilerim, ölçüyü kaçırmaz.
***
Bu nasıl hakem?
Alanya-Galatasaray maçına takıldım. Halil Mutlu Meler isimli "genç yetenek" diye övülen hakemi seyrettikçe üzüldüm. Galatasaray'ın yüzde yüz penaltısını vermedi. Oysa hareket, birkaç metre önünde yapılmıştı. Aradan 60 saniye geçmeden Alanya için olmayan penaltı çaldı. Ahmet'in elleri arkada ve bedenine yapışıktı. Ümitler böyleyse, ötekileri düşünün. Bu hakemlerle işimiz zor.
Cim-Bom'da iki kişiye değinmek istiyorum. Kaleci Muslera, çalıştırıcısı Taffarel gittiğinden beri dökülüyor. Teknik Direktör Tudor ise çabuk havalandı. Yaptığı gereksiz değişikliklerle az daha maçı veriyordu. Ümit Davala'nın benzetmesiyle "ondan bi cacık olmaz". Seneye bu lafı hatırlarsınız.