Acı kayıplarımız
Bir yıla yakın zamandır çok acı kayıplarım oldu. Can dostlarımdan, arkadaşlarımdan bazı tanıdıklarımdan güzel insanlar sonbahar yaprakları gibi toprağa düştüler. Geçtiğimiz salı günü de Mehmet Özel'i çok sevdiği vatan toprağına verdik. O'nu Kültür Bakanı olduğum zaman tanıdım. Konya'nın Taşkent ilçesi Çepni köyünde 1932 yılında dünyaya gelmişti. Kendi Genel Müdürlüğünün yayınladığı Köy Enstitüleri kitabında Mehmet Özel'in yamalı bir gömlekle çekilmiş fotoğrafı vardı. 6 veya 7 yaşında bir çocuktu ama öylesine kararlı bakıyordu ki günümüzün Mehmet Özel'ini çiziyordu. Köy Enstitüsü'nü bitirdikten sonra çeşitli okullarda resim öğretmenliği yaptı ve hemşerisi eski Konya Mevlana Müzesi Müdürü Mehmet Önder'in Kültür Bakanlığı'na müsteşar olmasıyla bu bakanlıkta görev aldı. Kademe kademe yükselerek Güzel Sanatlar Genel Müdürü oldu. Bakanlığın en önemli birimi olan bu genel müdürlükte 30 yıla yakın süre kaldı. Merhum akıl almaz bir enerjiye sahipti. Hizmet süresi içinde devlet korolarını, müzik topluluklarını, müzeleri, sanat galerilerini kurdu. Yurtdışında Galiçya, Bağdat, Kahire şehitliklerini birer viranelik olmaktan kurtarıp ayağa kaldırmayı başardı. O kendisi gibi milyonları cehaletin pençesinde yok olmaktan kurtarıp meslek sahibi kılan, verimli bir hale getiren, onurlu bir hayata kavuşturan Cumhuriyet'e aşıktı. Atatürk'e, İnönü'ye gerçekten büyük saygısı ve sevgisi vardı. Yurt içindeki şehitlikleri Çanakkale başta olmak üzere Afyon'daki bütün şehitlikleri teker teker ele aldı. En güzel heykellerle süsledi. Bakan olduktan sonra Mehmet Beyle kendi hazırladığım plan ve programı konuştuk. "Yurt dışında onarılacak en önemli eserlerin başında Budapeşte'deki Gül Baba Türbesi geliyor" dedim. Rahmetli tebessüm etti, müsaade rica etti, 10 dakika sonra Gül Baba Türbesi'nin maketiyle geldi. Türbenin ve çevresinin arazisini, yazışmalar sonunda Budapeşte Belediye Reisi bir kuruş almadan devletimize verdi. Cihan Padişahı Kanuni'ye Cuma namazı kıldırırken imam olan Gül Baba heyecandan kalp krizi geçirip vefat eder. Şimdi Gül Baba gül bahçelerinin çevrelediği türbesinde yatıyor. Şadırvanlardan devamlı sular akıyor. Muhteşem bahçenin Müslüman Türk geleneğinde var olan namazgâhlarında açıkta pek çok insanın namaz kılması mümkün. Budapeşte'de evlenen Hıristiyan gençler Gül Baba Türbesi'ni ziyareti asırlardır bir gelenek haline getirmiş. Bu konuda Merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in değerli desteklerini ve gelişmeleri heyecanla takibini şükrânla hatırlıyorum. Mehmet Özel Anıtkabir Müzesini, I. Cihan Harbi ve Kurtuluş Savaşı müzelerini, askeri müzeleri milli mücadeleye karargâh olmuş binaları ayağa kaldırmak için ömrünü seve seve verdi. O övünmeyi hiç tatmamış bir hizmet adamıydı.
***
Emekli olduktan sonra Mehmet Özel askeri anıt ve müzelere büyük bir gayretle hizmet etti. Ancak artık yorulmuş, sağlığı da bozulmuştu. "Mehmet'çiğim şu hatıralarını yazdıralım" derdim. Hatta bu konuda plan ve programımızı yapmıştık. Ne yazık ki Alzheimer hastalığı, pençesini bu güzel insana attı. Kısa bir süre sonra gözlerini kaybetti. Oğuz'un Çepni boyunun bu yiğit evladından çok değerli hatıralar dinledim. Toplumlar yetiştirdikleri değerli evlatlarına vefa gösterdikleri ölçüde yeni değerlerin yetişmesinin kapısını açar. Bu ölçüyle merhum Mehmet Özel'in başladığı ve bitirdiği Anıtkabir Müzesi, I. Cihan Harbi ve Kurtuluş Savaşı Müzelerine Milli Savunma Bakanlığı ve Sayın komutanlar "Bu eserlerin mimarı, yapıcısı Mehmet Özel'dir" diyerek bir pirinç levha koymayı şükran borcu bilmelidir. Biz toplum olarak ne yazık ki yapılan büyük ve güzel işleri çok çabuk olağan sayan bir yapıdayız. Gerek özel dünyamızda gerek toplum hayatımızda vefalı olalım. Vefanın bereketi bitmez...
***
Avukat Ahmet Vural'ın "Kendim Olabilmek" adlı eseriyle bütün hatıralarıyla hafızamda dirilen kayınpederi Avukat Mehmet Irmak'ı da şükranla, rahmetle yad ediyorum. Milletinin büyüklüğüne inanmış bu uğurda bütün acıları çekmiş bir mücadele adamıydı. Dil okulunda tutukluyken O'nunla iki ranzanın sığdığı bir odayı bir yıla yakın bölüşmüştük. İyi bir aile babası ve millet sevdalısıydı. Türk siyasetinin son 25 yılını Sayın A. Vural bu kitabında çok objektif ve namuslu bir biçimde naklediyor. Dikkatle okunmasını tavsiye ederim.
Aziz Mehmet Özel ve 3 ay önce vefat eden değerli eğitimci eşi Nermin Hanım'a, İzmit'in yiğit evladı sevgili kardeşim Nihat Gürer'e, burada yer veremediğim bütün kayıplarımıza, gönlümüzün en sıcak Fatihalarıyla rahmet diliyorum.