Abdullah Gül lokomotif olamadı

Aklın yolu birdir ama Ak Parti'nin ekran sözcülerinin "eylem birliği" tesadüf değil. Belli bir merkezde kararlaştırılan konular aynı zamanda işleniyor. Bunların en taze örneklerini CNNTÜRK ve NTV'den verebilirim.

Ak Parti Sözcüsü Mahir Ünal kendisiyle yapılan özel söyleşide "Muhalefet partilerinin lokomotifi yok. Hepsi boş vagonlar gibi" dedi. Tesadüfe(!) bakın eski Başbakanlık baş danışmanı ve "Atatürk karşıtı" Mustafa Şen de bir başka tartışmada Erdoğan'ı lokomotife benzetti. Yetmedi. HaberTürk'te Doç. Dr. Hasan Basri Yalçın Ak Parti Genel Başkanı'nı mükemmel lokomotif olarak nitelendirdi.

Demek ki, "Hızlı Tren muhabbeti"ne tanık olacağız. Durum Diyanet'in Cuma vaazlarını hatırlatıyor. İkinci yazı gelene kadar bu konu işlenecek.

Var mı, yok mu?

Mahir Ünal başta iktidar kesiminin "bedelli askerlik" konusundaki açıklamaları bu takımın istasyon trafiğinde karışıklık olduğunun belgesi. Önce Başbakan Yıldırım "Bedelliye sıcak bakıyorum" dedi. Ardından Başbakan Yardımcısı Fikri Işık konuştu; "Madem başbakanımız istedi, hemen hazırlıklara başlarız". Aynı gece parti sözcüsü Mahir Ünal ise "Bedelli askerlik gündemimizde yok" çıkışında bulundu. Gayet ciddi bir tonla ilave etti; "Bu, başbakanın kişisel görüşüdür". Hoppalaaa. Hadi bakalım gelin hangisine inanacağınıza siz karar verin.

Benim düşüncemi soran olursa, Ünal'a itimadım kalmadı. Aylarca "erken seçim yok" nutukları attı. Sonunda "baskın seçim" kararı çıktı. Bu örneği baz alırsak, bedelli askerliğin tazelenmesi olasılığı çok daha fazla.

Demek ki iktidar partisinde de "vagon görevi" yapanların sayısı haylice. Bunlara önerim muhalefeti karalamadan önce mutlaka boy aynasına baksınlar.

Çekildi

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül boks tabiriyle "havlu attı". Yaptığı açıklama kimi tatmin etti bilmiyorum. Peki söylediklerine kendisini inandı mı? Hele "Adaylığım, benim talebim dışında gelişti" deyişine şaşırdım. Bunu söyleyen birinin geçmişi de sorgulanır. Ondan çıkıp, "Yanlış yaptım. Türk halkından özür dilerim" demesini beklerdik. Doğru olan buydu.

"Toydan sonra nara"yı hatırlatıp, Gül'e iki soru sormak istiyorum. Alel acele tutulan "seçime hazırlık bürosu" neyin nesiydi. Bu da mı, bilgisi dışındaydı? Öteki ise geçmişten kalma bir merak; "Cumhurbaşkanı iken, Ak Parti hükümetlerinin hazırladığı hangi yasaya hayır dedi". Tamamını paşa paşa imzalamadı mı?

"Basına, aydınlara baskı yapıldığı" şeklindeki itirafta geç kalmadı mı? Eski cumhurbaşkanının, yeni benzetmeyle hiçbir zaman lokomotifliği olmadı. TCDD Müzesi'ndeki yerine dönebilir. Ara sıra birileri çıkıp, temizleyip parlatır...

***

Gerçekler

Akademisyen -Prof. Dr.- politikacı yani eski bakan Önay Alpago, iktidar hatiplerinin dahi saygıda kusur etmediği isim. Bilgisi ve hanımefendi tavırlarıyla ilgi ve beğeni toplamakta. Bu defa Gündem Özel'deydi.

Seçim sonucunu etkileyecek en önemli konuyu işledi. Çok net bir tespitte bulundu; "Asgari ücretin satın alma gücü, açlık sınırının altına indi". İşte gerçek bu. İşten atılanlar, iş bulamayan eğitimciler vs.. Büyük çoğunluk, sandık başında mührü basmadan önce cebindeki paraya bakacaktır. Ben bunları yazmadan önce BİM'de kağıt ürünlerine zam yapılmıştı. Hazır gıdalara da.

Bir film

Nedense tam 37 yıl önce yurt dışında izlediğim bir filmi hatırladım. "Zor Yıllar" isimli Bu Hollywood yapımında konu Endonezya'da geçer. Aç insanların patlaması ve Sukarno'nun bunları bastırma çabaları işlenmişti.

Bir sahnesini unutmam mümkün değil. Başkan, beş yıldızlı bir otelde verilen resepsiyona gelmektedir. Tam içeri girerken binanın beşinci katından bağırılır; "Diktatör, önce halkını doyur". Sukarno sadece parmağı ile yanındakilere bu şahsı işaret eder. Kısa süre sonra protestocunun "son çığlığı" duyulur. Adamcağız aşağı atılmıştır. Sukarno'nun bir halk ayaklanmasıyla indirildiğini ise bilmeyenler için belirteyim.

***

Yazmazsam olmaz

Rize ve Ankaragücü yeniden Süper Lig'de. Ankara ekibinin başarısını övmeye kelimeler yetmez. Tüm gelirleri hacizli takımın gerçekleştirdiği tek kelimeyle mucize. Tabii camianın zaferi. Herkes birilerini tebrik ediyor. Bana da sevgili Erman Toroğlu'nu kutlamak kaldı.

...

Kasımpaşa-Fenerbahçe maçında atılan iki golün "yardımcı hakem" sayesinde gerçekleştiğini gördüm. Dışarıdan çevrilen topu, Cüneyt Çakır bal gibi gördü. Kısa bir tereddütten sonra santrayı gösterdi. Zira işine geldi. Diğer gol ise açık ofsayttı...

Yazarın Diğer Yazıları