Abdullah Gül isterse...
Türkiye'de siyasetin yumuşak karnı Abdullah Gül.. Özellikle AKP'nin kırılgan tarafı tam da burası.
Nereden anladım?
Saldırılardan..
Abdullah Gül'e bu kadar çok saldırı olmasının sebebi endişe ve korkudan kaynaklanıyor. Çünkü Abdullah Gül, içlerinden birisi ve 11. Cumhurbaşkanı olmanın ötesinde AKP iktidarlarının ilk Başbakanı aynı zamanda da en hassas noktası.
Ekibinde bulunan isimler de önemli..
Babacan mesela.
Şöyle 30-40 kişilik etkili bir grupla çıkış yaptığını düşünün.
İşte tam oradan kırılabilir AKP.
Tam oradan bölünebilir.
Tam oradan yıkılabilir.
Bunu bildikleri için önlem almak adına Abdullah Gül'e diz çöktürmek istiyorlar. Baskılayıp Futbol diliyle söylersek markaja alıyorlar. Kontrolde tutmak istiyorlar.
Düşünün..
Abdullah Gül, ister kazansın ister kazanamasın. Bal gibi kayıp edeceğini bile bile, seçime girse, mesela Saadet Partisi'ne destek verse aynı zamanda da destek alsa... Bir kere Saadet siyasal prim yapar.
Etki gücü artar..
En az üç adım öne çıkar.
Siyasal rüzgâr üfürmeye başlar..
Söyleyin bakalım. Bu durumda Bahçeli'nin verdiği destek tek başına 51'i bulmaya yeter mi?
Kesinlikle yetmez.
Yine düşünün bakalım.
Abdullah Gül ortak aday olmasa bile Saadet Partisi saflarından, bir seçim ittifakıyla, Erdoğan dışındaki bir adaya, Türkiye'nin sağlık ve selameti için oy isterse ne olur?
Söyleyeyim.
Siyasal dengeler önemli ölçüde bozulur..
Hesaplar altüst olur.
Ama unutulmasın. Abdullah Gül'ün de yumuşak karnı var. O da Davutoğlu..
Davutoğlu, Suriye politikalarının mimarı olarak görülüyor..
Başka?
Süleyman Şah Türbesi'ni vatanından kaçıran adam olarak biliniyor..
Lakin buna rağmen AKP içinde gidişatı beğenmeyenler için bir toplanma merkezi, bir kamp lideri işlevi görebilir Abdullah Gül..
Peki, muhalefetin adayı olabilir mi?
Sanmam.
Ne CHP tabanı ve ne de İYİ Parti tabanı kendisini hoş karşılamaz.
Neden?
Çünkü başta İngiltere olmak üzere Batı'nın iyi adamı olarak algılanıyor. Mesela milliyetçiler ödül ve nişan için de olsa İngiliz kılıcı önünde eğilmiş bir başkandan hiç hoşlanmazlar.
Türk duruşu lazım..
Bükülmemiş bir bilek ve bükülmeyen bir baş.
Bunu isterler..
Toparlarsak Abdullah Gül meselesi, AKP içinde Demokles'in Kılıcı gibi..
Gül ile ilgili yapılan suçlamalara bakın mesela..
Ne diyorlar: "Partili Cumhurbaşkanlığına karşı çıktı."
Ne kadar saçma bir suçlama..
Affedersiniz..
Gül, 11. Cumhurbaşkanı.
Yani tepe yöneticisi olduğu sistemi savunuyor. Bundan daha doğal ne olabilir? Devlet Başkanı, başkanı olduğu sistemi savunmayacak da kimi savunacak?
Efendim parti?
Parti, devlet varlığının üstünde bir kurum değil ki. Asıl kurum, hepsinin üstünde olan kurum, devletin kendisidir... Partiler yıkılıp yok olursa kimseye bir şey olmaz ama devlet yıkılırsa herkese bir değil bir çok şey olur..
Sonuç olarak Abdullah Gül isterse 2019 seçimlerinde Türkiye Cumhuriyeti'ni yeniden ana çizgisine oturtabilir..
Tabii isterse..