Salim Yavaşoğlu'nun araştırması:
13 yıllık sır tartışılıyor: AKP nasıl kuruldu?
Bülent Ecevit’in Başbakan olduğu DSP, MHP ve ANAP koalisyon hükümetinde bakanlık yapan DSP Genel Başkanı Masum Türker, AKP’nin bir sivil darbe ürünü olduğunu söyledi. ABD’nin, Saddam Hüseyin rejimini bahane ederek Irak’taki enerji kaynaklarını kontrol etmek istediğini belirten Türker, “Ancak Bülent Ecevit, ABD’nin Irak’a müdahale etmesini istemiyordu. ABD, önce askerleri ikna etmeye çalıştı ancak başaramadı. Çünkü askerin karşısında bunu istemeyen bir Bülent Ecevit vardı. Ecevit, hakkaniyetli bir yönetim sergiliyordu ve AB uyum yasalarına uygun anayasal düzenlemeler yapmaya başlamıştı. İdam cezası kaldırılmış, Türkiye’de iç savaş bitmişti. Bu yüzden asker, Ecevit’e doğrudan müdahale edemiyordu. Bir kaç ay evvel Fazilet Partisi içerisinde kendilerine ’Yenilikçiler’diyen bir grup, AKP’nin temellerini atmıştı bile” dedi.
Erdoğan ABD’ye gitti
Türker, AKP’nin kurucularından Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın o günlerde ANAR’ın da başında olduğunu kaydederek şu açıklamayı yaptı: “ANAR, yapılan araştırmalarda AKP’nin yüzde 34 oy alacağını vurgulayarak kamuoyunu hazırlamaya başladı. Bu arada Dick Cheney İstanbul’a gelip Ecevit ile bir görüşme yaptı ve ABD’nin Irak operasyonuna Türkiye’nin destek vermesini istedi. Ancak Ecevit kabul etmedi. İşte o günden sonra George W. Bush, Ecevit yerine Kemal Derviş’i muhatap almaya başladı. Bunu da geçenlerde eski Bakan Zeki Çakan bana teyit etti. ABD tüm bu yaşananlara rağmen Ecevit’e son bir şans vermek için Cheney’i tekrar Türkiye’ye yolladı. Ecevit yine ret cevabı verdi. Bu arada Cheney’nin gelmesinden kısa bir süre önce de AKP adına Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan ABD’ye gitmişti.”
Fazilet’in kapatılması
O dönemde Necmettin Erbakan’ın hapse atılmasının tartışıldığına dikkat çeken Türker anlatımını şöyle sürdürdü: “Ecevit, siyasi olarak bu durumu etik bulmadı ve Erbakan’ın hapse girmemesi için gerekli anayasal düzenlemeyi yapmak istedi. Erdoğan ve AKP’yi kuran ’yenilikçi’arkadaşları, Erbakan’ı kurtaracak düzenlemenin oylanmasında ’hayır’dedi. ’Neden oy vermiyorsunuz, genel başkanınız kurtulacak’dedik. Aldığımız cevap karşısında çok şaşırdık: Biz, Fazilet Partisi’nin kapanmasını istiyoruz. Bunun sebebi de partiden ayrılmış gibi değil de parti kapandığı için ayrılmak zorunda kaldıkları imajını vermek içindi. Bu da AKP’nin kurulması adına gerekli oyunun çok iyi oynandığını gösteriyor bize. Daha sonra ABD, düğmeye tam olarak bastı ve DSP içinden milletvekili ayartmaya çalıştılar. RTÜK yasasının geçmesinden hemen sonra Ecevit hastalandı. Onun hastalığıyla birlikte de ciddi bir neşriyat başladı.” Türker, Türkiye’de o dönemde ciddi bir değişim istendiğini öne sürerek şunları anlattı: “AKP’liler bu değişime talip oldukları gibi bunu hazırladılar da. Daha sonra erken seçime gidilme fikri ortaya atıldı. Ancak biz DSP olarak gidilmemesi yönünde karar aldık. Derviş ise apar topar Hollanda’ya giderek ’hükümet erken seçimi engelliyor, oysa ülke buna hazır’ diye bir konuşma yaptı.
5-8 milyar dolarlık kredi
Bu süreçte Derviş bana da Irak savaşı için Türkiye’ye hibe olarak 1 milyar dolar ya da çok düşük faizle 5 ile 8 milyar dolar arasında bir kredi alınması gerektiğini empoze etmeye çalıştı. Ben, buna ihtiyacımız olmadığını söyledim ve 100 günlük bakanlığım süresince de para alınmaması için elimden geleni yaptım. AKP, bir sivil darbe ürünüdür. Ekonomik problemler, koalisyonla bu işin olmayacağının ABD tarafından dayatılması bir sivil darbeydi.”
“Hükümeti çalıştırmamak için bazı çirkin oyunlar ve tezgahlar kuruldu”
Merkez Partisi Genel Başkanı Abdurrahim Karslı’nın evindeki toplantıya katılanlardan Devlet eski Bakanı Merkez Partisi Genel Başkan Yardımcısı Aydın Tümen, Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak’ın “AKP, bir proje olarak ABD, İngiltere ve İsrail tarafından kuruldu” şeklindeki sözleri söylediğini doğruladı. Tümen, Dilipak’ın muhtemelen bu işin bu noktaya gelebileceğini belki de düşünemediğini belirterek, “Farkına varmadan geçmişle ilgili konuları açıkladı. Orada Zaman gazetesi yazarı Ali Bulaç da vardı. Daha önceki süreçte hep beraber ortak hareket ediyorduk düşüncesiyle konuyu gündeme getirdi. Daha sonra bazı şeylerde ayrı düştüler. O, aralarındaki irtibatı kurabilmek amacıyla belki de böyle bir anlatımın içerisine girdi. Bilemiyorum tabii psikolojisini. Onu değerlendirmek bana düşmez zaten” şeklinde konuştu.
DSP olarak parçalandık
Dilipak’ın bu bilgileri neden açıkladığının çok önemli olmadığını ifade eden Tümen, “Benim için önemli olan orada anlatılanlardır. Çünkü 2000’li yıllarda ben grup başkanvekiliyken DSP’de biz bu süreci bizzat yaşadık. Ama onların kimlerle irtibata geçtiklerini, nasıl bu işleri kotardıklarını net olarak bilmemiz mümkün değildi. Tabii ki bir çok şeyi hissettik o dönemde. Çünkü biz DSP olarak parçalandık. Hükümeti çalıştırmamak için bir takım oyunlar ve tezgahlar kuruldu. Hükümete ve parlamentodaki siyasi partilere karşı ciddi bir kamuoyu oluşturuldu. Bugün bu çerçeveden bakıldığı zaman o günkü gelişmeleri çok rahat okuyabiliyorsunuz” açıklamasını yaptı.
Bir kaç kez doğruladı
Tümen, anlatımlarla ortaya çıkanların bir milli felaket olduğunu kaydederek şöyle devam etti: “İşin gerçeği şu: Karslı’nın anlattıkları tamamen doğru. Dilipak’ın kendisi de zaten bunu bir kaç kez doğruladı. ’Bunlar doğru ama eksik anlatmışlar’dedi. Eksik anlatılan da şu: 2007’den sonraki süreçte Tayyip Bey artık kendi iradesini ortaya koyuyor, bağımsız davranıyor’falan gibi söylediğini ifade ediyor.Yani bunun bir anlamı yok. O eksik dediği kısım şu aşamada hiçbir şekilde bir şey ifade etmez. Çünkü benim için hâlâ ülkemdeki bu gelişmelerin milletimi bir felakete götürdüğü aşikâr. Bizim içimizdeki insanların Türkiye’ye ve Türkiye’nin etrafındaki gelişmelere şekil vermek isteyen unsurlarla kol kola girip onların stratejisine ortak olan, onların stratejisine hizmet eden bir yapının Türkiye’yi yönetiyor olması bizi bir milli felakete sürükleyecektir. Bunu önlemek için bir yapı oluşturduk ve bu yapının karşısında mücadele veriyoruz.” Aydın Tümen sözlerini şöyle tamamladı: “O tanımlamalar şöyleydi: ’Siyasi İslam yükseliyor. Siz bizim desteğimizi almadan iktidara gelemezsiniz. Ancak bizimle irtibatlı olacaksınız. İstediklerimizi kabul ederseniz biz sizi iktidara taşırız.’Bunları açık ve net ifade etti kendisi. Onlar ne istedi, ne veririz dediler? Bunların hepsini tek tek maddeler halinde açıkladı. Hatta Güneydoğu’nun federatif bir yapıya kavuşturulması gibi bir takım ifadeler bile kullanıldı. Bunlar zaten kendilerinin mutabık olduğu konular.
Sınırların değişmesi
İrtibata geçmek isteyen kişilerin kafalarında olan hadiseler. Büyük Ortadoğu’da sınırların değişmesi nedir? Bana söylermisiniz? Suriye’yi bu hale getirmek, o bölgede bir devletin kurulmasına yol açacak en büyük neden değil midir? Büyük Ortadoğu Projesi’nde sınırların değiştirilmesine destek olunması denince benim aklıma bu gelir. Başka ne gelecek?”