ABD'deki kaos Türkiye'ye ne getirir?
ABD'de büyük bir kaos yaşanıyor. Bu kaos, ABD'nin İslam dünyasına saldırılarını bile gölgede bırakacak kadar tehlikeli bir dünya kaosu haline gelebilir. ABD Başkanı Trump'ın, özellikle Çin'i hedef alarak çelik ve alüminyum ithalatına gümrük vergisi koyması, çok ciddi bir dönüşümün dışa vurumu.
***
Trump, Neo-Con'ları yanına alarak "Önce Amerika" diyor ve korumacılık duvarlarını yükseltiyor. Buna karşılık bugüne kadar Amerikan politikalarını oluşturan CFR'nin yani Dış İlişkiler Konseyi'nin 15 yıldır başkanlığını yapan Richard N. Haass, nedense "Yeni Delhi" mahrecini koyarak yayınladığı yazısında iki dünya savaşından sonra ABD'nin kurduğu liberal dünya düzenini şimdi ABD'nin yıktığını ifade ederek, sesini yükseltiyor.
Richard N. Haass, 2001-2003 yılları arasında ABD Dışişleri Bakanlığı'nda "Politika Planlama Direktörü" ve Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın baş danışmanı idi. 1989 ile 1993 yılları arasında da Başkan George H. W. Bush'un özel asistanlığını yapmış ve "Millî Güvenlik Kurulu'nda kıdemli direktörlük" görevini üstlenmişti!
***
Haass, şimdi Twitter ve Facebook sayfalarında, Time dergisinin "ABD yalnız" kapağını yayınlıyor! Bir savaş harabesinde, ağaç dalına asılmış ama ucu parçalanmış ABD bayrağının fotoğrafını koyarak özetle şu görüşleri savunuyor:
"İki dünya savaşından sonra, demokratik ülkeler, hukukun üstünlüğüne ve ülkelerin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygıya dayanan liberal bir uluslararası sistem yaratmaya girişti. Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası, IMF ve Dünya Ticaret Örgütü bu amaçla inşa edildi. ABD, bu düzeni, gücüyle korudu. Ama bugün, 70 yıllık liberal düzenin geleceği şüphelidir ve tarihinde hiç olmadığı kadar zorlanmaktadır.
Liberalizm geri çekiliyor. Demokrasiler büyüyen popülizmin etkilerini hissediyor. Avrupa'da politik aşırılıkların partileri güç kazanmıştır. Birleşik Krallık'ta AB'den ayrılma lehine oylama, liberal düzenin kaybını gösteriyor. ABD bile, kendi başkanından, ülke medyasına, mahkemelerine ve yasa uygulayıcı kurumlarına dönük, benzeri görülmemiş saldırılar yaşıyor. Başta Çin, Rusya ve Türkiye'de olmak üzere otoriter sistemler daha da ağırlaştı. Macaristan ve Polonya gibi ülkeler, genç demokrasilerinin kaderine ilgisiz görünüyor.
Korumacılık artıyor. Aynı zamanda, büyük güç rekabeti, Soğuk Savaş geri dönüyor. Rusya, 2016 seçimlerini etkileme çabalarıyla ABD egemenliğini ihlâl etti. Kuzey Kore'deki nükleer tehdit, Suriye ve Yemen'de insani kâbuslar, Venezuela'nın durumu, liberal düzeni zayıflatıyor.
Bu durum, her şeyden önce ABD'nin değişen tutumundan, kaynaklanıyor. Trump, NATO'yu bile sorgulamaya başladı. Amerika'nın yirmi yılı aşkın süredir oynadığı rolü terk etme kararı, bir dönüm noktasıdır. Liberal dünya düzeni, ABD'siz hayatta kalamaz, çünkü diğer ülkeler bunu sürdürebilmek için gereken araçlardan yoksundur. Sonuçta, Amerikalılar ve diğerleri için daha az özgür, daha az müreffeh ve daha az barışçıl bir dünya olacak."
***
Nejat Eslen ise "Türkiye, bu konuları konuşmuyor bile! Oysa yeni bir dünya kuruluyor ve en kritik ülke Türkiye! Küresel liderlik hedefini açıklayan Çin, tarihi İpekyolu Projesi için Türkiye'ye tek Yuanlık bir yatırım yapmıyor. İpekyolu Projesi, Türkiye'den geçerse büyük refah artışı sağlar fakat Türkiye Çin'den alacağı hava savunma sistemini Rusya'dan aldı. Buna karşılık ABD'nin nükleer bombaları, İncirlik Üssü'nde ve ABD'nin Hava Savunma Sistemi Kürecik'te bulunuyor. Bu çelişkili durumu denge politikaları ile izah edemeyiz. Denge dönemi de artık geçti. Türkiye, yeni bir dünya kurulurken bir karar vermek zorunda." diyor.